YANGIN | Bekir Dağsever
Eşek Ziya il Horozcu Bahri öyle bir iddiaya tutuşmuşlar neredeyse birbirlerine vuracaklar bir hiç yüzünden. Düşman olup aralarına kan düşecek. Biri diyordu “Niğde’nin öküzü iyi olur,” öteki diyordu “Adıyaman’nın öküzü iyi olur.”
Çevresine toplananlardan birisi de demiyordu ki, yahu arkadaşlar öküz öküzdür; öküze kim iyi bakarsa onun öküzü iyi olur.
Bu öküz lafı uzayıp giderken işyerinin sireni acı acı çalmaya başladı. Sirenin sesi duyulunca öküz lafı kirpedek kesintiye uğradı.
Siren öyle uzun çalıyordu ki nerdeyse kulak zarlarını patlatacak. Herkes bu sese kulak kabartmıştı. Çalış şeklinden anlam çıkarmaya çalışıyorlardı. Gelen sesin sarı mı kırmızı mı beyaz alarm mı olduğunu anlamaya çalışırken bir kısmı siren hakkında yorum yapmaya başlamıştı. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimi “Saddam İncirliğe nükleer bombası atmış” kimisi “atacakmış” kimi de “İncirlik Amerikan hava üssünden kalkan bir uçaktan Misis tarafına bomba düşürmüş tehlikeli gazlar çevreye yayılmaya başlamış onun için toplanıyoruz” diye bir sürü hikâye düzüyorlardı.
Çok çeşitli yorumlarda bulunuldu. Herkes toplanma yerine doğru koşmaya başladı. Müdür, müdür mavini, nöbetçi memur, yangın ekibi çabucak toplanmış, sağa sola durmadan emirler yağdırıyorlardı.
Müdür bey; “Arkadaşlar ne bekliyoruz, hemen arabalara atlayın uzun tarlada yangın çıkmış, her taraf ekili, ekinimize sahip çıkalım” dedi. Müdür beyin böyle demesiyle traktör ve kamyon şöferleri araçlarını çalıştırdılar.
İşyeri sireni hala çalıyordu. Ama ısınmadan mıdır nedir sesi boğuk, aynen N.B.C tehlikesinin devam ettiği, sığınaklardan dışarı çıkılmaması gerektiği, tehlikenin daha geçmediği anlamında çıkıyordu.
İşçiler üçer beşer yola çıktılar. Yola çıkanların bir ucu uzun tarlaya varmıştı bile. Yangın yerine varıldığında uzun tarlada bulunan işçiler anında müdahaleyle yangını söndürmüşlerdi. Kiminin elinde kürek kiminde kazma kimi yaş bir çalı almış soğutma çalışması yapıyorlardı.
Yangına Tombalak Ali sebep olmuştu. Bu Ali’nin sayısız vukuatlarından kaçıncısı olduğunu ancak işyeri müdürü ve disiplin kurulu bilirdi. Eger onun yerinde başka biri olsaydı şimdiye çoktan işten atılırdı. Onun torpili müdürden geliyordu. Ali buraya tahta valiz, kırmızı kravatıyla ilk gelişinde babası müdür beye sıkı sıkı tembih etmişti “ İşte yeğen, bizim Ali bu. Eti senin, kemiği benim” demişti. Müdür’e uzaktan akrabaydılar.
Müdür yangının çıkış sebebini hemen öğrenmişti. Ali’yi arabasının yanına çağırdı.
—Anlat baklalım Ali, yangın nasıl oldu?
—Valla müdürüm, baktım biraz şu kenarda kurumuş ot var. Burası pislikten temizlensin diye çaktım kibriti. Ortalık birden alev topuna dönünce yangın çıkacağını anladım ama bir kere olanlar oldu. Ben hemen arkadaşları çağırdım bir yandan da 177 YANGIN HATTI’nı aramaya başladım.
Aloo !! aloo!! Karşıdaki ben alo
dedikçe “Ne alosu pısmam, ben Bedo!! Bedo!!” dedi. Sonra işin aslını öğrendim
ki telefona esas bakan santral görevlisi yemeğe gitmiş, yerine Bedirhan diye
birini bırakmışlar. İtfaiye geldi ama geç geldi. Zaten ben telefon etmekten
döndüğümde yangını arkadaşlar çevirmişlerdi.