Vazgeçtim bu dünyadan | Sultan Karataş
Tek ölüm paklar beni
Değmez bu yangın yeri
Avuç açmaya değmez
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
William SHAKESPEARE
Çeviri : Can YÜCEL
Shakespeare’in bu sonesinde; dünyaya karşı duyduğu kızgınlık ve bitkinliği ifade eden karanlık… İç karartıcı bu dizeleri her okuyuşta bir zaman algısı karmaşası yaşarım…
- yüzyılın başlarında, dünyaya veda eden Shakespeare, bir şair duyarlılığıyla karanlık o günlerde de yaşanmış ve şair bu günleri de yazmış adeta.
Şimdilerde, iyi bişeyler söylemek lazım desek de, pek fazla ileriye gidemiyor sözcükler.
Yoksullukla, ölüm yarışıyor dünyanın her yanında…
Görüp de, görmemezlikten gelesi de değil…
Sadece üzgünüz çoğumuz, tanıklık ettiğimiz çağa dair. Yaşamaktan utanç duyacak kadar…
Akıp giden zamana müdahele edememenin ağırlığı var, birçoğumuzun üzerinde.
Zamansızdır aslında tüm gitmeler ve gidiyor bildik bilmedik çok insan; intiharlar, ölümler…
Kavga etmekten, kırmaktan kırılmaktan lime lime bir hayat şimdi elimizde…
Yorgunluk var, hüzün ve acı yüklenmiş küçük bir dünya var avucumuzda… Küçük bir dünya, yanı yöresi, koca bir uçurum dünya.
Bu yorgunluk ve yılgınlığın geçmeye zamanı olur mu bilemem ancak ömür son hızla geçip gidiyor, gitti gidecek
Bir kuş kadar gücümüz, yüreğimiz olamadı…
İnsan kaldı, bedbaht olmak için bir tek insan…
Dünya hâlâ bir ‘yangın yeri’.
…
Sultan Karataş