Uzun Yolculuk | Mehmet Mevlüt Bulanık
Güneş battı
Hayal aşklarla geçiyor akşam
Duvarlara dilsiz gölgeler çarpıyor
şiir zıpkınla iniyor deniz dibine
Tuzlanan gözlerim anılara dalıp dalıp çıkıyor
Gökyüzünü denizden alıyorum
İki dudak arasında
Kendine kanayan
Ay doğuyor
ıı
Vuruşarak
Uzun bir sefere çıkıyorum
Anda ışığa yapışan sesler parlıyor
Zeytin yapraklı tacıma yansıyan ay
Pus içinde asılı kalıyor
Ey! Geçmiş ile gelecek zamana akan
Her adımda bir uçurum asi çağım
Ey! Aynalara sızan sedef kakmal bıçak yansıması gençliğim,
alev diliyle yüreğimi yalayan acılar
kanatlı ütopik aşklar
alanlar
Ve bir sevdanın tarihi nasıl anlatılır.
Tuz bastığım yaram da
Dün gibi gün / bugün
Eskimeden kalan düş
Saklımda
Ve o ilk sevişmeler
halâ aklımda.
ııı
Uyandım
Yaşadığım uzun bir kıştan sonra / upuzun
Uzanmışken dokularıma mavilik
Ah! Yıllar öncesi yazın bittiğini gizlemeye çalışıyorum
Diz vurduğum zifiri gecede
Çığlık çığlığa oysa bahar
Damgalı yüreğimin sıcağı yüzümle
Kalkıp gittim
Perdeleri açık bıraktım
Ihlamur ve limon kokulu evler aradım
Çıktığım sokaklarda
Uzun bir masalda / gece hevesli pır pır ateş böcekleri
Kondu parmaklarıma
Çıkmazlarını, hanlarını gezdim başkentim antakya’nın
Söğüt dallarına tutunarak yüzdüm
Asi sularında
Sabah oldu…
—-