Yazar Şair Hilmi Yavuz Kimdir?
Hilmi Yavuz, Yahya Hikmet ve Vecide Hanım’ın tek çocuğu olarak 14 Nisan 1936’da İstanbul’da dünyaya gelir. Kaymakam olan babasının görevi nedeniyle muhtelif yerlerde okur. Okuyan aydın baba, duyarlı bir anne, onun şair dünyasında belirleyici rol oynar.
Kendisine şiire ilgisi bağlamında yöneltilen bir soruya verdiği yanıt, şiirinin alt yapısı bakımından ipuçları da taşır:
“Tek bir sözcükle yalnızlık diye yanıtlayabilirim çocukluğu, 1940-1950 yılları arasında, Anadolu’da, taşrada geçmiş bir memur (bürokrat) ailesinden geliyorum ben. Üstelik tek çocuktum; annem ve babam da, benim dünyayı tanımaya başladığım yıllarda yaşlı kişilerdi artık… Babamın görev yaptığı kentlerin hiçbirinde elektrik yoktu; savaş yıllarıydı… Evde sürekli ben bildim bileli kitap, dergi ve gazete olurdu. Şark-İslam Klasikleri’ne meraklıydı babam. Akşamları, çok yorgun değilse eğer, haznesi çiçek işlemeli gaz lambasının ışığında şiir bile okurdu yüksek sesle. Tevfik Fikret ya da Süleyman Nesip’ten… Gaz lambasının duvarda oluşturduğu ışık ve gölgeler, bir kaleydeskop gibi sürekli değişikliklerle garip ve anlaşılmaz imgeler getiriyorlardı. Taşra evlerinin el ayak çekildikten sonraki sessizliği içinde şiirin sözü, duvardaki bu hep değişen imgeyle birleşiyordu. Sonra odama çekilirdim. Bu oyun, bu kez odamda sürer giderdi. Lambanın duvardaki imgelerini, deyim yerindeyse, okurdum ben.”
Hilmi Yavuz, Kabataş Erkek Lisesi’nin birinci sınıfındayken arkadaşları Hasan Pulur, Mete Uğur, Emin Faik Kul, Ergin Atlıhan ve Öznur Görkem ile birlikte el yazılarıyla Sesimiz adlı bir dergi çıkarırlar.
Hilmi Yavuz ilk şiirini bu dergide yayımlar. Bu dergiyi daha sonra Dönüm adıyla okul dergisi olarak matbaada bastırırlar. Edebiyat öğretmenleri Behçet Necatigil’in yönetiminde çıkan bu dergide, şiir ve yazılarını yayımlar.
15 Nisan 1954’te, Edip Cansever’in Dirlik Düzenlik adını taşıyan şiir kitabı üzerine Dönüm dergisindeki yazısı, ilk eleştirisi olur. Sabahların Türküsü adlı ilk şiirini ise yine bu dergide, 1 Aralık 1952’de yayımlar: “… bir aşk şiiriydi; bir nostalji çocukluğa duyulan özlemdi. Yeni yetmenin, duygularını ve geride bıraktığı yıllara duyduğu özlemi anlatan bir şiirdi.”
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolur. Üniversite yıllarında hukuktan çok edebiyatla ilgilenen Hilmi Yavuz, fakültenin birinci sınıfında Erdal Öz, Onat Kutlar, Adnan Özyalçıner ve Kemal Özer ile birlikte dergi çıkarmaya karar verir. Adını A koydukları bu dergiye Engin Ertem, Hikmet Sami Türk, Ünal Tekinalp, Önay Sözer yazılarıyla destek verirler.
Pertevniyal Lisesi son sınıf öğrencisi olan Doğan Hızlan da bu dergide yer alır. İlk sayısı 15 Ocak 1956 tarihinde yayımlanan derginin finansmanını kendileri karşılar. Yazışma adresi olarak da Hilmi Yavuz’un ev adresi verilir. Derginin yayın hayatı uzun sürer. Hilmi Yavuz, gazeteciliğe başladıktan sonra bile yayımladığı yazı ve şiirlerle a dergisiyle ilişkisini sürdürür.
Hukuk eğitimini, edebiyata duyduğu ilgi nedeniyle yarım bırakır. Ailesi ekonomik olarak zor durumdadır. Bu nedenle 1952-1957 yılları arasında, Vatan Gazetesi’nde muhabir olarak çalışır.
1960 yılında Vatan Gazetesi muhabiri olarak staj görmesi için, ABD Indiana’ya gönderilir.
1964 tarihinde Can Yücel’den boşalan, BBC’nin Türkçe Yayın Servisi’ne kabul edilir. Londra’ya gitmeden iki gün önce oyuncu Esin Eden ile evlenir.
Hilmi Yavuz, iki oğlunun dünyaya geldiği ilk evliliğini bitirdikten sonra, 1977’de evlendiği Sander Yayınevi’nin editörü Nuran Ülken ile ayrılmaya karar verir. Yarıda kalan yüksek öğrenimini, Londra Üniversitesi’nde aldığı felsefe eğitimiyle tamamlar.
Dönüşünde Cumhuriyet, Milliyet, Yeni Ortam gazetelerine (bir kısmı Ali Hikmet imzasıyla) eleştiriler, incelemeler yazar. 1969 yılında yayımlanan ilk şiir kitabı Bakış Kuşu’nda yoğun anlatımla edebiyat eleştirmenlerinin dikkatini çeker.
Daha sonraki kitaplarında tematik çerçevede her biri bir bütün olan şiir kitapları yayınlar. O şiirlerinde anlam katmanları çok olan, çağrışım yönünden zengin kelimeleri kullanmaya özen gösteren bir dil ustasıdır.
Hilmi Yavuz’un her şiir kitabı, şiirle ilgili bir problemin yine şiir yoluyla çözümlenmesidir. Her kitapta problem, ikili bir yapı halinde ortaya konur ve kitabın sonunda bu ikiliğin ortadan kalkması amaçlanır. Şiirleri, bazıları kitaplarına isim olur. Çağrışım dünyası zengin kelimeler üzerine kuruludur. Şiirinin anahtar kelimeleri olarak değerlendirilebilir.
Doğu Şiirleri kitabı ile 1978 tarihinde Yeditepe Şiir Armağanı’nı kazanır.
1981 tarihli Yaz Şiirleri kitabında, kullandığı sözcükler, sevgiliye hitabı, benzetmeleri, seslenişleri ve tasvirleriyle okuru kendi şiir dünyasına davet eder. Yaz kelimesi, değişik kimlikler halinde, zengin içeriğiyle, şiirlerinin can damarını oluşturur adeta. Kimi şiirinde bir eylemi, kimisinde bir mevsimi ve bir şiirinde de ritmik söyleyişleri nitelendirir.
Hilmi Yavuz’un ahenkli, lirik bir dili vardır. O, şiir dilini kurarken halk ve divan şiiri söyleyiş özelliklerinden, türkülerden, masallardan, menkıbelerden faydalanır. Şiirlerini, sembollerle, mazmunlarla (Divan Edebiyatı’nda bazı kavramları ifade etmek için kullanılan kalıplaşmış sözler) çağrışımı zengin kelimelerle, lirik bir dille kaleme alır. O, şiirlerinde Divan Edebiyatı unsurlarını taklitçiliğe düşmeden kullanır, modern olanla geleneği birleştirerek özgün şiirler yazar.
Hilmi Yavuz’un şiiri hem doğu, hem batı kaynaklı zengin bir edebi birikimin ürünüdür.
Hilmi Yavuz’un Bedreddin Üzerine Şiirler kitabı Nazım Hikmet’in, Gizemli Şiirler mutasavvıf şairlerin, Zaman Şiirleri Tanpınar ve Bergson’un zaman anlayışının, Ayna Şiirleri divan şairlerinin, Akşam Şiirleri ise Ahmet Haşim’in açılımlarıdır. Bu bakımdan edebiyatımızdaki en belirgin metinler arası (metinlerin anlamının başka metinler tarafından şekillendirilmesi) şairdir denebilir.
1992 yılında, Ayna Şiirleri kitabı yayımlanır. Kitabın son bölümü “Yitik bir aşk için sonnetler” Nuran Hanım’a ithaf edilmiştir.