Uğruna Şiirler Yazılmış Kadınlar ve Onlarla Ölümsüzleşen Şiirler
Edebiyat tarihimizde büyük şairlere ve büyük şiirlere ilham kaynağı olmuş kadınlar, onlara armağan edilen şiirlerle o şairleri, bir anlamda ölümsüzleştirdiler.
Celile Hanım – Yahya Kemal
Yahya Kemal’in ünlü şair Nazım Hikmet’in annesi, ressam Celile Hanım ile olan aşkları dillere destandır. Yahya Kemal’in Nazım Hikmet’e ders verirken tanıştığı Celile Hanım ile olan ilişkisi mutlu sonla noktalanmamış, bu aşktan geriye şairin ölüme yazıldığı zannedilen ama aslında Celile Hanım’ın Heybeliada’dan İstanbul’a doğru yol alışında yaşadığı kederi anlattığı meşhur şiiri kalmıştır.
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişşe zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli Biçare gönüller!
Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Muazzez Akkaya – Sezai Karakoç
Sezai Karakoç’un Mülkiye’de okurken uzaktan uzağa aşık olduğu kadına yazdığı şiirin kıtalarının ilk harflerini birleştirdiğinizde “Muazzez Akkayam” ismi okunuyor. Okulun en popüler kızlarından olan ve kendisine Cemal Süreya’nın da şiirler yazdığını anlatan Muazzez Hanım şairin kendisine olan aşkının da farkında olduğunu söylemiştir. Aşkına bir türlü açılamayan Karakoç ise ona şiirleriyle seslenmiştir.
Monna Rosa
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Monna Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Monna Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Monna Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Piraye – Nazım Hikmet Piraye
Nazım Hikmet’in uğruna şiirler yazdığı pek çok kadın var ama en uzun sürelisi ve Nazım bu ilişkinin büyük kısmını hapiste geçirdiği için en çilelisi Piraye ile olanıdır herhalde.
Piraye için Yazılmış: Saat 21-22 Şiirleri
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken…
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti…
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
güneşli bir rahatlık ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık…
4. Makber – Abdülhak Hamit Makber
Abdülhak Hamit Tarhan’ın kaybettiği eşi Fatma Hanım’ın ardından yazdığı bu şiir bir kadın için yazılmış şiirlerin en hüzünlülerindendir.
Makber
Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim, o haksar kaldı,
Bir köşede tarumar kaldı,
Baki o enis-i dilden, eyvah,
Beyrut’ta bir mezar kaldı.
5. Mari Gerekmezyan – Bedri Rahmi Eyüboğlu
Mari Gerekmezyan – Bedri Rahmi Eyüboğlu Bedri Rahmi’nin bu şiirini çoğu insan ezbere bilse de hikayesi pek bilinmez. Şair sanılanın aksine bu şiiri karısına değil, asistanlık yaptığı üniversitenin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmiş olan Mari’ye yazmıştır. Mari Gerekmezyan ile yaşadıkları büyük aşk maalesef hüsranla noktalanmış, 1946 yılında hastalığa yakalanan Mari, şairin tüm çabalarına rağmen kurtulamamıştır.
Karadut
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
6. Tomris Uyar – Cemal Süreya,Turgut Uyar, Edip Cansever
Tomris Uyar kendisine şiir yazılan kadınların en şanslısıdır herhalde. Kocası Turgut Uyar, tutkulu bir aşk yaşadığı Cemal Süreya ve ona olan ilgisi ve hayranlığını saklamayan arkadaşı ve belki de platonik aşığı Edip Cansever, yani şiirimizin 3 büyük ismi de satırlarında kendisine seslenmiştir.
Sayım / Cemal Süreya
Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur / Turgut Uyar
Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
Durmadan
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan
Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
Seni övdüğüm zaman
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman
Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir / Edip Cansever
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet’nin Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
7. Mevhibe Beyat – Özdemir Asaf
Mevhibe Beyat – Özdemir Asaf Mevhibe Beyat ismini bilmiyorsanız bile Lavinia’yı mutlaka duymuşsunuzdur. Güzel Sanatlar Akademisi’nde okuyan ve güzelliğiyle dillere destan olan Mevhine Hanım’a duyduğu karşılıksız aşk Asaf’a bu dizeleri yazdırmıştır.
Lavinia
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun, ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim Ama gitme, lavinia
Adını gizleyeceğim.
Sen de bilme, lavinia.
8. Maria Missakian – Attila İlhan Maria Missakian
– Attila İlhan bu şiiri, Paris seyahati sırasında tanıştığı ve oldukça etkilendiği Maria Missakian’a yazmıştır. İlhan Türkiye’ye dönmek zorunda kalmış ama Maria’yı bir türlü ülkesine getirtememiştir. Mektuplarla devam eden aşkları aradan geçen seneler içinde kopmuş ve yıllar sonra şair, Maria’nın evli, mutsuz ve alkolik bir kadın olduğunu öğrenip yıkılmıştır.
Maria Missakian
Yüksekkaldırımda bir akşam
Maria Missakian’ı düşündüm
Eğer kendimi bıraksam
Yağmur olabilirdim yağardım
Kasım’da bir çınar olurdum
Yaprak yaprak dökülürdüm
Kalbimi sıkı tutmasam
Döküp saçıp boşaltsam
İçimde yükselen şiiri
Kaldırımlara döküp harcasam
Gözleri balıkçıl gözleri
Dudaklarında tutup rüzgarı
Maria Missakian adında biri
Gelse göğsüne kapansam
9. Fahriye Abla – Ahmet Muhip Dıranas
Fahriye Abla – Ahmet Muhip Dıranas Şairin annesinin arkadaşı ve komşuları olan Fahriye Hanım’ yazdığı ve eşinin “Evlendiğimizde o kadın 70 yaşındaydı. Ben Fahriye Abla’yı hiç kıskanmadım” dediği şiir, edebiyatımızın en bilinen şiirlerinden biri olmuştur.
Fahriye Abla
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin,
dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!
10. Ayten – Ümit Yaşar Oğuzcan Ayten
– Ümit Yaşar Oğuzcan Ayten; şairin İş Bankası’nda çalışırken tutulduğu, kendinden oldukça ufak stajyer bir kızdır. Evli olan Oğuzcan, Ayten’e olan tutkusunu dizelere şöyle dökmüştür:
Milyon Kere Ayten
Ben bir Ayten’dir tutturmuşum
Oh ne iyi Ayten’li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorumAyten üstüne
Saatim her zaman Ayten’e beş var
Ya da Ayten’i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Ayten’deyiz
Günlerden Ayten’ertesidir
11. Burçak – Ah Muhsin Ünlü Burçak
– Ah Muhsin Ünlü Nevi-i şahsına münhasır şairin, Burçak’ı meşhurdur. Hakkında şiirleri dışında konuşmayı sevmediği Burçak’ına adanmış pek çok dize tek şiir kitabı olan Gidiyorum Bu’da yer alır.
Ah!
Ah! ben bundan sonra bir karı sevmek
başkasını sevmek*
-burçak’a evet
işte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar
gözlerim dönüyor sevdadan,
merkezden değil tam beş milyon park oluyorum,
mavzerler caba defterime tartışmasız bir kuzu çiziyorum da!
12. Azime Korkmazgil – Hasan Hüseyin Korkmazgil
Azime Korkmazgil – Hasan Hüseyin Korkmazgil Şair oldukça ilginç ve güzel bir hikayeleri olan, zor kavuştuğu ve çok sevdiği eşine pek çok dize ve görkemli şiirler armağan etmiştir.
Azime’li Temmuz Bildirisi
2 saksılarda çöl bitkileri, salonlarda kartpostal mutluluklar eskidi
maskelerin sırıtan düşmanlıkları –ve nice yazlar
oh ne güzel yeniden — bu senin güzelliğin ne demek sel ne demek azime’m, savaşlara durmak ne demek,
güzel ne demek sen geldin ey benim kadın ülkem — yepyeni ufuklar geldin dürülü bayraklarım güldü gülüm — sen geldin kutuplarım değişti.
13. Mihrimah Hanım – Cahit Sıtkı Tarancı
Mihrimah Hanım – Cahit Sıtkı Tarancı Arkadaşı Vedat Günyol’un kardeşi Mihrimah Hanım’a aşık olan ancak aşkını gizlice içinde yaşayan Tarancı, Kara Sevda şiirini onun için yazmıştır. Bu aşkını çok uzun seneler sonra arkadaşına itiraf etmiştir ancak Mihrimah Hanım artık evlidir. Vedat Günyol “Keşke zamanında söyleseydin, evlenmenizi çok isterdim” demiş, bunun üzerine Tarancı derin bir pişmanlığa düşmüştür.
Kara Sevda
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?
Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir.
14. Mihriban – Abdurrahim Karakoç
Mihriban – Abdurrahim Karakoç Abdurrahim Karakoç bu şiiri gençlik çağında sevdiği, “seviyordum ama olmadı” dediği bir kıza yazdığını söylemiştir. Kızın adı başkadır, orası şairde saklıdır, Mihriban ise onun temsil eden bir semboldür sadece. Şiir bestelenip pek çok sanatçı tarafından seslendirilmesi ile oldukça meşhur olmuştur.
Mihriban
Sarı saçlarına deli gönlümü Bağlamıştın,
çözülmüyor Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban
Yar, deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban