Türkçe Edebiyat mı? Türk edebiyatı mı? / Hilmi Yavuz
Yıllardır, birbirimizi ötekileştirilerek bölünmeye o kadar alıştırıldık ki, sonunda Türkçe edebiyat mı,yoksa Türk edebiyatı mı? Konusunda bölünmeyi de başardık…Aferin bize!
Bu tartışmanın önce Cumhuriyet gazetesi Kitap Eki’nde çıkan bir yazı dolayısıyla başladığını, gazete yönetiminin bu konuda açık seçik bir tavır aldığını biliyoruz. Şimdi de, Seyhan Erözçelik Şiir Ödülü Jüri üyelerinden bazıları arasında çıkan anlaşmazlığın şimdilik sosyal medyada ve muhakkak daha sonra da yazılı basında söz konusu edileceğine şüphe yok..
Bakın bu konunun tarihi bir hayli eskidir. Tanzimat döneminin biri Ermeni [Vartan Paşa], öteki Rum [Evangelides Misailidis] iki romancısından ilkinin ‘Akabi Hikâyesi’, ikincisinin de ‘ Temâşâ-yı Dünya başlıklı romanlarından söz ediyorum. Vartan Paşa’nın romanı, Ermeni harfleriyle Osmanlı Türkçesiyle ; Misailidis’in romanı da Grek harfleriyle Karamanlı Türkçesiyle yazılmışlardır.
O yıllarda ve daha sonraları edebiyat tarihçilerinin, bu iki romancıyı hangi kimlik üzerinden konumlandıracakları konusunda tartıştıkları tahmin edilebilir. Bu konumlandırmada ölçüt ne olacaktır? Alfabe ölçüt olarak alındığında, etnisite üzerinden mi, yoksa dil ölçüt olarak alındığında, Osmanlı Türkçesi ve Karamanlı Türkçesi üzerinden mi?
Burada sormak gerekir: Vartan Paşa Ermeni olduğu hâlde, romanını Ermenice değil OsmanlıTürkçesiyle; Mihailidis de romanını Rumca değil de Karamanlı Türkçesiyle yazmıştır. Niçin? Edebiyatı etnisite üzerinden değil, dil üzerinden inşa etmek istedikleri için!
Benim tavrımın ne olduğunu iyiniyetle soran dostlarıma ve kötüniyetle soran düşmanlarıma bildirmek isterim: Ben Vartan Paşa ve Mihailidis gibi, edebiyatın etnisite üzerinden değil, dil üzerinden okunması gerektiğini düşünüyorum. Roman, öykü, şiir vb. hangi dil’de yazıldıysa o dilin edebiyatına aittir. Etnisite edebiyatı böler, Dil, birleştirir…Neredeyse her alanda ötekileşerek bölündük;- hiç değilse edebiyatta bu bölünmeyi yaşamayalım, diyorum…