Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Tottenham Çocukları – Rahim Gür

Tottenham  Çocukları – Rahim Gür

 Roman

 

“Hayata Karşı erken havlu atan o güzel gözlü çocukların anısına…” 
Saygımdan, havlu atmamak için direnmemin saygınlığıyla başlarım söze…

Öykülerinden yoğunlaşan ilgiyle, öykü kitaplarını severek okuduğum, okumakla kalmayıp düşüncelerimi de yazıya döktüğüm Sayın Dursaliye Şahan’ın romandaki gücünü aramak için; “Tottenham Çocukları”nı seçmem kısa sürede ikinci basımını yapmış olmasından çok, içeriğindeki ustalığı görmekti.

Asparagas bir haberin doğrulanması için; İngiltere’nin göçmen cenneti Hackney’de başlar roman. “ Hackney, Türkiye’nin uzaydaki küçük bir uydusu gibiydi… Hackney bizim gettomuzdu.”  “Sahneden dansöz indirme” haberinin, ilgi çekme amaçlı olduğunu anladıkları sırada magazin gazetesine haber peşinde koşarken, “ İki göçmen gencin intihar girişimi” haberi üzerine hastahaneye gittiklerinde  “…Tipik Anadolu çocuklarına benzeyen…(s-11) Keko’yu, başucunda ağlayan annesini görürler. Keko’nun anı defterinden, annesinin sonuçtaki anlatılarına değin süren uzunca yanallar(sayfa) da Keko anlatılır.

Anadol’nun Heredile köyünde doğan, dokuz yaşında başladığı ilkokulu on dört yaşında birincilikle bitiren, kısa süre sonra da amcasının on iki yaşındaki kızıyla nişanlanan Keko (Ali Kemal Karadağ), ‘Tottenham Boys’a nasıl bulaşmıştır?

Yenileri Türkçesiyle “ Adrenali çok yüksek bir roman!” değil mi?

Roman konusunda ilk söyleyeceğim söz, 21. yüzyılın başlarında ülkemizin ve dünyanın çok hoşuna gidecek serüven romanı olduğudur. Özellikle polisiye severlerin kesinlikle okuması gereken bir romandır. Arka kapakta Adil Olcay’ ın “Bu roman hakkında yazmak mayınlı arazide dolaşmak gibidir.” tümcesi okuru oldukça kışkırtan güdüleme olmaktadır. “Yılmaz Güney filmlerinin günümüze uygun uygulaması olabilir mi ?” sorusuna yanıt olarak da düşünülebilir.

Serüvenin ötesinde duyurulmak istenen bir haritayı görmek has okurun uzmanlığına bırakılmış. Sayın Dursaliye Şahan’ın ereği hızla akan sinemayı izletmek mi yoksa haritadaki lekelerin birbirleriyle ilişkilerini siyasal, toplumbilimsel, tarihsel, eğitimsel bağlamlardan incelemek midir? Roman okumada amacınıza göre en azından iki kez okunmalıdır düşüncesindeyim. İkinci okuma bölümcelerin, tümcelerin, sözcüklerin altını çize çize, üzerinde düşüne düşüne yapılmalıdır. Romanın izleğinde çok önemli ülke sorunlarının olduğunu yakalamak olasıdır.

Ülkemizde 1960 yılından başlayan işçi göçü Avrupa’ya, Amerika’ya uzmanlaşmamış ucuz emek taşırken, ülkesiyle uzlaşamamış insanların çelişkisinden doğan siyasal istenmedikleri de taşımıştır.  Makineleşme, ulaşım, köyden kente göç olgular, kırsalın durağan- geçimlik yapısıyla çelişmiş; gelenekçi toplumsal kökler değişip çağdaş yapıyla değişemeyince önemli dikey değişmelerin sancıları siyasal boyutlara ulaşarak çatışmalar örgütlü siyasal karmaşalara yol açmıştır. Çatışmaların sonucunda var olan siyasi güce karşıt öğeler de yurt dışına yasal/ yasal olmayan yollardan çıkmıştır. Gittikleri ülkelerde de emeğe dönük iş edinemeyenler kolay para kazanmanın yasadışı yolları kolayca bulmuşlardır. Aslında bulduklarını sandıkları geçim yollarının, uluslararası yasadışı işlerin yürütüldüğü yer altı dünyasında önemsiz elemanlar oldukların anlasalar da dönülmezliğinin acısıyla buluşmuşlardır.

Ülkemizin Kuzeydoğu, Güney, Güneydoğu bölgelerindeki toplumsal yapının geçimlik, gelenekçi yapısının toprak düzeniyle desteklenen paylaşımından oluşan istemleri etnik- kangüder duygularla desteklenerek düş ülküsel siyasetlere odaklanmıştır. Kökleri 1789 yıllarında başlayan düş ülküler son otuz yıla değin sürmüş, Ülke çocuklarının kanlarıyla beslenen düşler ancak başka ülkelerin çıkarlarına yaramıştır. Bu ortamın insanları Tottenham Çocukları olup canlarıyla öğrenmişlerdir.

Heredile’nin eğitim ortamı, okul, okul – halk ilişkileri, ortaokulda okuma isteksizliği, çocukların ücretsiz aile işçisi olarak görülmesi, çocuk gelinler/ damatlar engelleri tansık biçimde Kök’ aştırılıp İstanbul’da özel okula getirilmiştir. İstanbul varoşlarında ekmek kazanan amcanın aşiretten dışlanması,  Keko’nun kolejde liseyi okuması aşamasında karşılaşılan en önemli nedenin ekonomik kaygılardan çok etnik köken olduğu duyurulmuştur. Oysa aynı güçlükler kırsalda yaşayan her yoksul evin sorunudur. Sıklıkla dile getirilen “Kato Dağı’na çıkmak, korucu olmak, dağa gidenin dönmeyeceği, komutanlarla ilişkiler” değişik boyutlardan okura sezdirilmektedir.

Keko, Tavşan, Ali Kemal, bölgenin kırsalında geleneklere, töreye sıkı sıkıya bağlı aşiret çocuğu olarak betimlenir. Kıvırcık kara saçları, ince yapısı, sürmeli kara gözleriyle betimlenirken; yalan söylememesi, sözüne bağlılığı, sır saklaması, sözüne canı pahasına iyelenmesi (sahip çıkması), arkadaş canlılığı, babasına bile direnmesiyle kişilik kazandırılmıştır. Aşiretin geleceği de Keko’dan beklenir olmuştur. Roman içerisinde önemli yer tutan Beden Eğitimi Öğretmeni Hayrettin Bey’in “ İnsanlar sevdikleri kadar da sevmedikleri insanlarla birlikte yaşamak zorundadır!” sözüyle ana izleği oluşturduğuna inanıyorum. Üst okula gönderilmek istenmeyenleri okula ulaşması, Gülistan’ın Kato Dağı’ından beklediğini bulamayıp İstanbul’a kaçıp hizmetçi olması, Dede’nin İstanbul’da yaşamaya başlaması, Keko’nun babası Ajar’ın korucu olması ve bilinmeyen kişilerce öldürülmesi, anasının töreye uyup amcalarından biriyle evlenmeyerek İngiltere’ye kaçması da geçimlik ( feodalite), töresel ilişkilerin yıkılmaya başladığını örnekleyen ilişkiler olarak ilgi çekmektedir.

Roman birinci tekil kişilikte, tekil (monolog) biçiminde anlatılmıştır. Dursaliye Şahan, öykülerindeki kısa tümceli, az betimlemeli, olayı öne çıkaran anlatımını romanında daha da geliştirmiştir. Film senaryosu olabilecek özgünlükte konuşmalara dayalı, dar ölçü betimlemeli, “Yüksek adrenalli” bir yapıya büründürmüştür. Konuşmalar, konuşturulan kişilerin kültür düzeyine uygun, yer yer kesin emredici, korku verici tonlamalara yatkındır. Uzmanları sinema dili diyebilir mi bilemiyorum? Düşünce, duygu, durum anlatan betimlemeler romanda daha göz doldurucu olmuştur.

Romanın ana çatısı geriye dönüşlerle, iç konuşmalarıyla, sessiz düşünmelerle, anımsamalarla, içten dışa –dıştan içe dönüşümlerle beslenmiştir. Başlangıç ve sonuç bölümleri dışında Hackney’ den uzaktır okur. Heredile, İstanbul – 19 Mayıs Mahallesi, Kato Dağı, Silivri villaları  anlatılarak roman olgunlaştırılır.  Sonuç bölümünde Herdile’den, Hackney’den son durumlar anlatılmasa romanın adıyla bağ kurmak da zorlaşırdı sanırım. Gidip gelmeler kurgu hızını oluşturuyor. Keko’nu sıklıkla geçmişi, köyü anımsamaları da bilinç akışıyla romana zenginlik kazandırır.  Roman başlı başına kurgu zenginliğidir. Ülkenin son yetmiş yılını içinde barındırırken, son koparılma çabalarına da akılcı bir yaklaşım önerir. Türkiye,Türkiye dışında yaşayanların düşlerine, düş ülküsel istemlerine dayalı bir geleceği yaşayacak toplumsal yapıda değildir. Kendine göre bir geçmişi, geleceği, gerçeği vardır. Değişimi de kendi gerçeğine göre olmalıdır noktasını sezinler okur.

Ülkemizin her kültür düzeyindeki okurun anlayabileceği sözcüklerle, kısa tümcelerle, çokça konuşmalı, uzamayan bölümcelerle oluşturulmuş roman. Açık anlatım, yerli yerinde kullanılan söz kalıpları, anıştırmalarla, anlam kaymalarıyla ve soyutlamalarla desteklenmiştir. Sıkıntılı, sakıncalı görülebilecek sözler, tümceler imgelerle, simgelerle anlatılarak okurun sezgisine bırakılmıştır. Keko, Kato, Dağ, komutan çoklukla görülen simgeler olarak görülür.
Dursaliye Şahan’ın öykü ve romanlarında kurduğu tümceler ilk bakışta kaba, argoya yakın, sinema repliği gibi görünse de gözden kaçmaması gereken bir gerçek vardır. Tümcelerin çoğunda toplumsal alaysama(ironi) vardır. Acımsı gülmeceyi çağrıştırır. Bu ince tadın yazdıklarının okunur olmasında bir alışkanlık yaratacağını sezdim.

Türkiye yazınında 21.yüzyılın dayatması olan piyasacılık, istem sunu, görsele dayanan sulandırılmış içerikli roman karmaşasında kendine bir yol çizmeye çalışmasını saygıdeğer buluyorum. Tabulaştırılmaya, korku yaymaya, etkisizleştirilmeye çalışılan konularda akılcı bakış açısı, akılcı önerileriyle görülmeye, okunmaya değer buluyorum. Özellikle yetişkinlerin, gençliğin okumasında bireysel ve toplumsal yararın yanında insancıllığın önemini duymanın gereğine inanlara seslendiği bilinmelidir. Başarılarının sürmesi dileğimle.

Ödemiş; 2018

•    Dursaliye ŞAHAN.Tottenham Çocukları. Roman.2. basım, SOLA Yayınları

Rahim Gür


Kaynak: https://www.liseedebiyat.com/kuetuephaneler/242-ktap-tanitimi/11667-tottenham-cocuklari-dsahan.html


LİSE EDEBİYATI

SINIR: ORTALAMA İNSAN AKLININ SINIRLARI (MI?) – DURSALİYE ŞAHAN

KOD ADI YEŞİL Mİ? – DURSALİYE ŞAHAN

YALAN SÖYLEYEN TARİH UTANSIN – DURSALİYE ŞAHAN

AZİZ – DURSALİYE ŞAHAN

ÖYKÜ SİNSİ OLABİLİR – DURSALİYE ŞAHAN

KADIN ÖYKÜLERİNDE YASAK AŞKLAR (DURSALİYE ŞAHAN) – RAHİM GÜR

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.