“İhale”ye Çıkarılmış Edebiyat / Taylan Kara
Türkiye’de edebiyatın isyanı yoktur. Piyasa edebiyatı/edebiyat piyasası, “isyan”dan arındırılmış bir “roller geçidi”dir. İsyanın, olumsuz ve amiyane anlamıyla anca “edebiyatı” yapılmaktadır.
İsyanı alınmış edebiyat
Türkiye’de edebiyatın isyanı yoktur. Piyasa edebiyatı/edebiyat piyasası, “isyan”dan arındırılmış bir “roller geçidi”dir. İsyanın, olumsuz ve amiyane anlamıyla anca “edebiyatı” yapılmaktadır. “Edebiyat parçalamak” denir ya işte tam o anlamda… Piyasa edebiyatı-edebiyat piyasası karşısında bir kedi kadar uysal onca şair-yazar, bir kedinin isyanını bile göstermekten aciz, piyasa edebiyatının gönüllü köleliğini yapmaktadır. Bir kedi bile belli koşullarda isyan eder. Oysa çıkaranlar dahil kimsenin okumadığı bir dergide iki satır şiiri çıkacak diye her türlü pisliğe karşı sus-pus kalan, dergi sahibinin ya da editörlerinin apaçık hırsızlığını, torpilini görmezden gelen şairler-yazarlar oluşturmaktadır piyasa edebiyatını…
Türkiye’nin en büyük birkaç ödülünden birisi olan Yunus Nadi Ödülü’nün 14 yıl boyunca tam 12 yıl aynı yayınevinden çıkan kitaplara verilmesi (1)…
Bu ödülün jürisindeki 5 kişinin 4’ünün, ödülün abonesi olan yayınevinin yazarı olması (2)…
Aynı yıl ödül alan yazarın, bir diğer yarışmada jüri olup kendisine ödül veren jüri üyesine ödül vermesi (3)…
Bir kişinin bir yılda tam 16 yarışmada jüri üyesi olması (4)…
Yıllarca jüri üyeliği yapmış yazarların, kendilerine gelen dosyaları hiç okumadıklarına dair birçok itiraf (5)… Okunmayan ve asla okunma olasılığı olmayan dosyalar…
Jüri tarafından eşe, dosta, akrabaya, sevgiliye, hatta ve hatta kendi kendine verilen ödüller(6)…
Kültür Bakanlığı’nın, ayıp bir iş yaptığını doğrularcasına seçici kurul üyelerinin ve yazarların isimlerini gizli tutarak dağıttığı 463 bin TL (7)…
“İhale”ye çıkarılmış edebiyat
Bu ülkede asgari bir ahlak düzeyi olsaydı bu kişilerin utançtan sokağa çıkmamaları gerekirdi. Bu ülkede asgari bir ahlak düzeyi olsaydı bu kişilerin edebiyatçı olarak saygı görmemeleri gerekirdi. Oysa tam tersine çok saygınlar. Hatta bunlar yetmiyormuş gibi hâlâ yeni yeni ödüllerin jüriliğini yapıyorlar. Bunun nedeni, bu kişilere karşı saygıda kusur etmeyen şair-yazar topluluğudur.
Piyasa edebiyatının şairi-yazarı tam da budur.
Bu kadar açık hırsızlığı, torpili, ahlaksızlığı, liyakatsizliği alkışlayıp sonra da “vay şu ihalede şu kadar para çalınmış”, “vay şu bakan akrabasını şu müdürlüğe atamış” diye eleştirmek ne kadar da gülünçtür!
Ahlakınız aynı kumaştansa, yandaşlara niçin kızıyorsunuz? Fırsatını bulduğunda aynısını yapıyorsunuz zaten; yapacak konumda değilseniz, yapanları alkışlıyorsunuz.
Hâlâ piyasa edebiyatının bu en yozlaşmış kurumunun eşe dosta akrabaya dağıttığı şiir, öykü roman “ihaleleri”ne, “edebiyat ödülü” diyorsunuz.
İhale avcısı yandaş müteahhitlere niçin kızıyorsunuz? Sizler nasıl torpil olduğunu bildiğiniz halde bunu yapan jürilerle çıkarlarınız gereği arayı bozmuyorsanız,yandaş müteahhitlerde ihale alabilmek için onlardanmış gibi görünüyor, onları destekliyor. Sonuçta hepsi ekmek parası değil mi!
Bilmem ne bakanının yakınının, bilmem ne müsteşarlığına atanmasına torpil diye karşı çıkar ama jürinin kendi yandaşına, akrabasına, sevgilisine ödül vermesine karşı “gık” çıkmaz. Birçok ödül jürisinin, gelen dosyaları okumadıklarını bizzat kendilerinin söylemesine rağmen, bu edebiyat ödüllerine karşı hâlâaçıklanamaz bir saygı gösterir. Adam havuz kurmuş kendi yandaşına ihale dağıtıyor. Edebiyat farklı mıdır?
Bugünedebiyat piyasası-piyasa edebiyatı, siyasette ve toplumda gördüğümüz bütün iğrençlikleri fazlasıyla içinde barındırmaktadır. Her türlü, her türlü pislik yolsuzluk, hırsızlık, torpil, rüşvet fazlasıyla vardır.
Bir yandaş müteahhitle aynı ahlaka sahip olmak nasıl bir duygu bilmiyorum ama bütün bu suskunluk sonucunda elde ettiğiniz köşelerde 3-5 iktidar karşıtı yazı, birkaç Gezi güzellemesi, Berkin’in kaşlarına diye yazdığınız birkaç mısra ile bu korkunç ahlaksızlıkları gizleyemezsiniz. Kanalizasyon suyuyla yıkanarak temiz olamazsınız.
İktidarın liyakatsiz ataması hepinizi rahatsız ediyor. Torpillere hepiniz karşısınız. Yandaş seçmene makarna kömür dağıtılmasına karşısınız. Ama 463 bin TL’nin yandaş yazarlara dağıtılmasına karşı değilsiniz! O parayı bakanlık adına gizlice dağıtan edebiyatçılara muhalif edebiyatçı gözüyle bakıyorsunuz.
Umurunuzda değil.
Kılınızı kıpırdatmıyorsunuz.
Garipsemiyorsunuz bile…
“Eee ne var ki bunda?” diyorsunuz.
Kimi alkışlıyorsan osun
Bir tezgah, ancak ondan rahatsız olan insanlar varsa bozulur. Detayları onlarca yazıyla ortaya konan bu tezgahtan fazla kimse rahatsız değil. Sokakta bir adam, bir kadını dövüyor, birileri müdahale ediyor. Kadın: “kocamdır dövebilir, aile arasına girme” diyor. Bu durumda, “Allah aile huzurunuzu arttırsın!”’dan başka ne denebilir?
Bu da böyle bir okur kitlesi işte.
Bana saygı duyduğunuz kişileri söyleyin size kim olduğunuzu söyleyeyim. Kim olduğumuzu benim ya da başkalarının yargıları değil bizzat kendimiz belirleriz.
Kim olduğunuzu merak mı ediyorsunuz? Şu soruyu yanıtlamanız yeterlidir?
Saygın bulduğunuz kişiler kimlerdir?
Kimleri alkışlıyorsanız osunuz.
Taylan Kara
taylankara111@gmail.com