Söyle Margos Nerelisen? | Mıgirdiç Margosyan
Mestan’ın
gizlice, yavaş yavaş, çaktırmadan yürüttüğü ufak tefek yiyeceklere, anam
başlangıçta uzun boylu bir tepki göstermedi.Görmezlikten geldi. “Küçüktır, daha
barmağ kederdır” dedi ve zaten teki görmeyen gözünü bu tür olaylar karşısında
tamamen kapattı.Mestan onun bu iyi niyetinin pek farkında olmadı. Giderek
şımardı,
işi yüzsüzlüğe vurdu. Anamın sabrı taştı. Önce
tatlı dille uyardı:“Mestan, ğırğızlığ
yapma!”Mestan’ın hiç tınmadığını, laf dinlemeye hiç niyetli olmadığını görünce
aynı cümleyi bir de Kurmanca yineledi:“Mestan, diziyê neke!”
Mestan anlamamazlığa vurarak, tutturduğu yolu
inatla sürdürerek tam anlamıyla sağırlık numarasına yattı. Anam onun sağır
olmadığını gayet iyi bildiğinden belki kulaklarını daha iyi açar,belki bu kez
söz dinler düşüncesiyle yine Mestan’ın kulakları
dibinde ve daha yüksek sesle, Zazaca tekrarladı:“Mestan,
dizdeniyê meke!”
Mestan, anamın tüm çabalarına, tüm didinmelerine
karşılık, işi daha da azıttı, laf dinleyeceğine vurdumduymazlıkta diretti.
Anam,sabrına biraz daha sabır katıp son bir kez de, Mestan daha çok küçükken,
bir kırtik”ken kulağına eğilip öğrettiği Ermeniceyle söylemeyi denedi.“Mestan,
koğutyun mene!”Anam, dil konusundaki tüm bilgisini, tüm kültürünü Mestan’ın
önüne serip döktüğü halde, onu, tuttuğu bu yanlış yoldan vazgeçiremeyeceğini,
harcadığı çabaların boşa gittiğini acı da olsa,
istemeyerek kabullendi. Hanım Baco’nun bütün iyi
niyetine karşılık Mestan, bir parça peyniri, bir parça sucuğu, pastırmayı
tercih etmekte sakınca görmedi. Kısaca Mestan yoldan çıkmıştı. Başka dillere
kulak asmıyor, kendi dilinin doğrultusunda gidiyordu.
Anam, Mestan’dan tamamıyla ümit kesince, bu kez
Mestan’ın anlayacağı dili kullanmaya ister istemez,içi burkularak,karar verdi.