Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Siyaset İlmi | Erhan Tığlı

16.07.2020
3.376
A+
A-
Siyaset İlmi | Erhan Tığlı

Eski devirlerden birinde bir medresede ders veren müderrislerden birisinin çömezi hocasından imamlık yapmak için destur ister. Hocası, “Oğlum, sen daha siyaset dersini belleyemedin. Biraz daha sabret. İşler bildiğin gibi değil. Pişmelisin” der ama dinletemez.
Çömez gider, bir köye imam olur. Her minbere çıkışında hocasını kötüler, kendini yüceltir. Onun kırk yılda öğrenemediğini kendisinin dört yılda öğrendiğini söyler.
Hocanın değerini bilenlerden biri yanına gidip, “Hocam, çömeziniz size teşekkür edeceğine, kendisi kadar bilginiz olmadığını iddia ediyor” der, durumu anlatır.
Hoca kızar ama belli etmez. Kıyafet değiştirerek çömezinin bulunduğu köye gider ve bir Cuma vakti camiye girer. Çömez gene alıştığı gibi hocasına verip veriştirir. Müderris hiç sesini çıkarmaz. İkindi namazı geldiğinde çömezine “namazı ben kıldırayım bu sefer” diye teklifte bulunur, rica eder. Çömez biraz nazlandıktan sonra “peki” der.
Hoca namazı kıldırdıktan sonra köylüye döner; “Hocanız çok değerli bir kişidir. Kadrini kıymetini bilin, kendisine çok hürmet edin. Böyle mübarek bir zatın bir kılına bile sahip olabilenler doğrudan doğruya cennete giderler” diye konuşur.
Bunu duyanlar imamın başına üşüşürler, saçını sakalını yolarlar.
Çömez oradan zor kaçar, nerede yanıldığını anlamak için hocasının yanına varır, ondan af diler, “Ben sizi kötüledim ama siz beni övdünüz. Öyle bir övdünüz ki köylüler üzerime hücum edip beni tüyleri yolunmuş tavuğa döndürdüler. Bunun nedenini anlayamadım. Ne olur anlatın da bileyim, öğreneyim” diye yalvarır.
Hocası başını sallar, “Oğlum, ben sana siyaset ilmini öğrenmeden bir yere gitme demedim mi? Bu gidişle sadece yolunmakla kalmazsın, kesilip tencereye bile atılırsın. Siyasetçi dediğin överken yermesini, yererken övmesini bilir ve bunu bir silah gibi kullanır. Meşhur laftır; Sen seni bil sen seni, sen seni bilmez isen patlatırlar enseni. Köylülerin daha ileri gitmediklerine şükret. Siyaset ilmini iyice öğrenmeden kürsüye çıkma” der.
Siyaset böyledir işte; Her şeyi bildiğini sanıp hava atmaya, rakiplerini küçümsemeye, afra tafraya, böbürlenmeye gelmez. Yandaşlarının pohpohlamasına kanma, aldanma. Alçakgönüllüğü elden bırakma. O okulda iyi oku, dersine güzel çalış; gülünü koklarken dikeni olduğunu unutma. Ne oldum delisi olup da kendini fasulye gibi nimetten sayma!


———

Erhan Tığlı
Yazı ve şiirlerim 50 yıldır çeşitli gazete ve dergilerde çıkmktadır, on ödülüm, yayınlanmış 21 kitabım var.
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.