Siyaset İlmi | Erhan Tığlı
Eski
devirlerden birinde bir medresede ders veren müderrislerden birisinin çömezi
hocasından imamlık yapmak için destur ister. Hocası, “Oğlum, sen daha siyaset dersini belleyemedin. Biraz daha sabret.
İşler bildiğin gibi değil. Pişmelisin” der ama dinletemez.
Çömez gider, bir köye imam olur. Her minbere çıkışında hocasını kötüler,
kendini yüceltir. Onun kırk yılda öğrenemediğini kendisinin dört yılda
öğrendiğini söyler.
Hocanın değerini bilenlerden biri yanına gidip, “Hocam, çömeziniz size teşekkür
edeceğine, kendisi kadar bilginiz olmadığını iddia ediyor” der, durumu anlatır.
Hoca kızar ama belli etmez. Kıyafet değiştirerek çömezinin bulunduğu köye gider
ve bir Cuma vakti camiye girer. Çömez gene alıştığı gibi hocasına verip
veriştirir. Müderris hiç sesini çıkarmaz. İkindi namazı geldiğinde çömezine
“namazı ben kıldırayım bu sefer” diye teklifte bulunur, rica eder. Çömez biraz
nazlandıktan sonra “peki” der.
Hoca namazı kıldırdıktan sonra köylüye döner; “Hocanız çok değerli bir kişidir.
Kadrini kıymetini bilin, kendisine çok hürmet edin. Böyle mübarek bir zatın bir
kılına bile sahip olabilenler doğrudan doğruya cennete giderler” diye konuşur.
Bunu duyanlar imamın başına üşüşürler, saçını sakalını yolarlar.
Çömez oradan zor kaçar, nerede yanıldığını anlamak için hocasının yanına varır,
ondan af diler, “Ben sizi kötüledim ama siz beni övdünüz. Öyle bir övdünüz ki
köylüler üzerime hücum edip beni tüyleri yolunmuş tavuğa döndürdüler. Bunun
nedenini anlayamadım. Ne olur anlatın da bileyim, öğreneyim” diye yalvarır.
Hocası başını sallar, “Oğlum, ben sana siyaset ilmini öğrenmeden bir yere gitme
demedim mi? Bu gidişle sadece yolunmakla kalmazsın, kesilip tencereye bile
atılırsın. Siyasetçi dediğin överken yermesini, yererken övmesini bilir ve bunu
bir silah gibi kullanır. Meşhur laftır; Sen seni bil sen seni, sen seni bilmez
isen patlatırlar enseni. Köylülerin daha ileri gitmediklerine şükret. Siyaset
ilmini iyice öğrenmeden kürsüye çıkma” der.
Siyaset böyledir işte; Her şeyi bildiğini sanıp hava atmaya, rakiplerini
küçümsemeye, afra tafraya, böbürlenmeye gelmez. Yandaşlarının pohpohlamasına
kanma, aldanma. Alçakgönüllüğü elden bırakma. O okulda iyi oku, dersine güzel
çalış; gülünü koklarken dikeni olduğunu unutma. Ne oldum delisi olup da kendini
fasulye gibi nimetten sayma!
———