Sıla Dizisi’ne İntihal Kararı / BİA Haber Merkezi
Hatırlayacaksınızdır, Cansu Dere’nin ve Mehmet Akif Alakurt’un başrollerini paylaştığı “Sıla” 2006-2008 yılları arasında ATV’nin popüler dizilerinden biriydi. 79 bölüm oynadı. İstanbul, Mardin arası süren zor bir aşkı anlatıyordu. Yönetmen koltuğunda Gül Oğuz oturuyordu.
Oysa hikâye, yapımcı firmanın söylediği gibi yönetmen Gül Oğuz’a ait değildi; yazar Dürsaliye Şahan‘ın, Hikâye Hırsızı kitabındaki “Güvercin” adlı öyküsünden ve Most Yapım’a gönderdiği dizi projesinden yola çıkarak hazırlanmıştı.
Şahan’ın yapımcı firma aleyhine açtığı telif davası sonuçlandı. İstanbul 1.Fikri Sınaî Haklar Mahkemesi, Senarist Levent Kazak, Profesör Dr. Mustafa Özkan ve Hukuk Doçenti İlhan Yiğit’ten oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinin görüşlerine dayanarak karar verdi.
Üç yıl süren davanın sonucu olumlu: Sıla dizisi, Şahan’ın hazırladığı dizi projesinden, intihal yoluyla gerçekleştirildiği kanıtlandı. Most Yapım ve Gül Oğuz; eser sahibi Dürsaliye Şahan’a maddi-manevi tazminat ödemeye mahkûm edildi.
İntihalin öyküsü
Yazar Dursaliye Şahan, 1996 yılında doğudaki çocuk gelinlerden biriyle tanışmış; berdel, bedel, kan davasına karşılık tazminat gibi verilen küçük kız çocukları hakkında bir proje hazırlamaya karar vermiş.
Önce birkaç tane öykü yazmış. Ama insanlara ulaşacak daha etkili bir yol bulmak gerektiğini düşünerek bir sinema projesi hazırlamaya karar vermiş. Biraz araştırdıktan sonra, güvenilir görünen ilk yapımcı firmayı aramış. “Gönderin bir bakalım” demişler.
Bir hafta sonra arayarak, “Proje, dizi için daha uygun” diyerek yan hikâyeleri de istemişler.
Görüşmeler iki ay kadar sürmüş. Sonra iletişim kopmuş. Şahan, Londra’ya gitmiş. Dizi başladığında arkadaşları arayıp, “Sıla diye bir dizi başladı. Senin hikâyene benziyor” demişler ama Şahan ihtimal vermemiş.
Zaman geçmiş, başka bir yapımcı firma Şahan’dan bir proje isteyince “Güvercin” tekrar raftan indirilmiş. Ancak ikinci yapımcı firmadan gelen cevap işleri değiştirmiş: “Bu hikaye Sıla’da işlendi.”
Şahan, dava açmayı istememiş ama bir özrü hak ettiğini düşünerek Most Yapım’ı aramış. Aldığı cevap: “Sizi hatırlamıyoruz” olunca, Şahan’a kendisini mahkemede hatırlatmaktan başka yol kalmamış.
“İlk adım: Özgün eser taahhüdü“
Şahan, “Mahkeme süreci Türkiye’de, fikir emekçileri ve sanatçıların haklarının korunması konusunda acilen yapılması gereken ne kadar çok şey olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Davayla uğraşırken sanatçıları korumak üzere oluşturulan Fikri Mülkiyet Hakları Yasası’nın ne kadar eksik ve oturmamış olduğunu gördüm. Bunları değiştirmek zor değil. Ama yazarlar olarak bizlerin, haklarımızı ve eserlerimizi koruyabilmek için yasanın geliştirilmesine katkı sağlamamız gerektiğini düşünüyorum” diyor.
Atılması gereken ilk adım: “Özgün eser taahhüdü” nün hayata geçirilmesi.
Bu ne demek?
“Özel kanallara, TRT’ye veya Kültür Bakanlığı’na iş götüren yapımcıların ‘özgün eser taahhüdü’ sunması demek. Yani, ‘Getirdiğim bu projenin özgün hikâyesi benim’ demek. Bu, eser hırsızlığını tamamen engelleyemez ama o taahhüt, başkasının eserini koltuğunun altına alıp, ‘benim’ diyerek pazarlamaya gidene, Fikri Mülkiyet Hakları’nın varlığını hatırlatacak. ‘Ortaya çıkarsa başın derde girecek’ hissini verecek.”
Kültür Bakanlığı’na baskı yapılması gerekiyor
Bunun için yasanın değişmesi gerekiyor. Zaten Kültür Bakanlığı, sunulan bütün projelerde yazarlardan “özgün eser taahhüdü” istiyor. Eksik olan, yapımcı firmaların da çalıştıkları kanallara ve diğer kurumlara sundukları projelerde, “özgün eser taahhüdü” verme zorunluluğu.
Bunun gerçekleşmesi için Kültür Bakanlığı’na ve gerekli mercilere baskı yapmak gerekiyor.
Kadın Yazarlar Derneği (KYD), Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği(SİNEBİR) ve Senaristler Derneği’nin (SENDER) katkısıyla bir imza kampanyası başlattı.
Şahan, Kültür Bakanlığı’na gönderilecek olan bildiriyi imzalamanın, ilgili yasa maddesinin değişmesi için önemli olduğunu vurguluyor: “Hani tarihi bir söz var ya; ‘Dünyanın bütün işçileri birleşin.’ Burada da yapılması gereken, sanatçıların ve bütün fikir emekçilerinin birleşmesi. Türkiye’deki işleyişin düzene girmesi ancak böyle bir bilinçle mümkün olacak.”
Bildiriyi imzalamak için burayı tıklayın. (IC)
Not: Yerel mahkeme yazar Dürsaliye Şahan lehine karar verdi; yerel mahkemenin kararı Yargıtay’da inceleniyor.