Şiir Nasıl Demlenir? | Cafer Türkseven
Tavşan kanı çay içelim,
Muhabbet çok olsun.
Şiiri demleyelim,
Başka âlemi bulsun.
Demleme, henüz her şey bitmedi demektir.
Şiir duyguyla (ilhamla) başlar, dizeleri (mısraları) alt alta yazarsınız. Günümüzde, yazdığı şiiri hemen yayınlamaya kalkan, okuyucuya sunan “Şiirde demlenme” kavramını bilmeyen şairleri görüyoruz. Şiiri hazır hale getiren; düzeltmelerle, arayışlarla ve sabırla yapılan demlemedir. Şiiri şiir yapan da bilgi, birikim, kültür ve bakış açısıyla yapılan demleme çalışmasıdır. Şiirler belli bir olgunluğa erişmeden (demleme) kitaba girer ve okuyucu önüne çıkarsa; dalından koparılan ham meyveye benzer. Koparılan ham meyvenin tadı ise yavan olur.
Şiirin demlenmesi..!
Erdoğan Alkan: “…Yazdığın ilk dizeleri coşkuyla seversin, beğenirsin. Onları beklet, yeniden ve yeniden oku. İlk coşkun azalınca eksikleri daha iyi görürsün. Şiirlerini, dizelerini hemen yayınlama, sürekli imbikten geçir, damıt. Zamanla daha bir olgunlaşacaktır.”
Orhan Veli: “Kolayca okunabilen bir şiirin, kolayca yazılabileceğini mi sanıyorsunuz.” derken; serbest şiirin her şeyiyle “serbest” olmadığını anlatmaya çalışmış ve şiir konusunda; okumaya, öğrenmeye, derin bilgiye ulaşarak “gerçek şiiri” yazabilmeyi işaret etmiştir.
Prof. Dr. Mustafa Özbalcı: “Daha yakın devirlerde yayınlanmış yüzlerce dergi ve gazetenin sararmış koleksiyonları arasında, kendi devrinde şiirle uğraşmış, karınca kararınca mısralar düzmüş binlerce isme rastlayabilirsiniz. Ama şiir ve şairlik söz konusu olunca bugün onların esâmesi okunmuyor.”
Nazım Hikmet: “Ben kendi payıma bir iki iyice şiir yazdımsa, bunların tümünün içeriğini önceden iyice pişirdim. Sonra en uygun biçimlerini ne çeşit uyakla (kâfiye ile), ne çeşit ölçü yazılabileceğini, boyutunun aşağı yukarı ne olabileceğini, dilinin edâsını, çeşnisini, peşinen kestirmeye çalıştım.”
Hemen her gün dizeleri alt alta yazarak, sosyal medyada şiir paylaşanları görüyoruz. Gerçek şairler çok şiir yazmayı değil, yıllar geçse de; isimleri ve şiirleri hafızalarda kalacak “büyük şiir” yazmayı tercih ederler.
Şiir, edebiyat, kültür ve sanat adına iş yapan; radyo programlarını, televizyon programlarını, sosyal medya gruplarını, yayınlanan dergileri, çıkan kitapları, dinletileri, söyleşileri vb. programları düzenleyenleri ve katılımcıları alkışlıyor, destekliyor ve kutluyorum. Edebiyat türlerini tanıtan, sevdiren, toplumla buluşturan, keyifle sunulan “edebi, sanat doluluğu” olan programların çoğalmasını diliyorum.
Yaşayan üstatların yüreğini yakan, şiirde yeni bir moda gelişti. Eski yıllarda, bir sanat dalında uzman olanlara “üstat” diye hitap edilirken, günümüzde şiire yeni başlayanlara bile “üstat” denilmesi maalesef moda oldu. Dinletilerde, sosyal medyada, internet sitelerinde hemen hemen herkes kendini “üstat” ya da “gerçek şair” olarak görenlerle dolup taşmaya başladı.
Şiir, tarihin her döneminde var olan ve kıyamete kadar yaşayacak olan bir sanat dalıdır.
Evet… Serbest şiir, aruz şiiri ve hece şiiri, eşsiz Türkçemizle kullanılan şiir formlarıdır. Serbest şiiri, her şeyiyle serbest zanneden şiir severler olduğunu da görüyoruz. Ruhundan gelen ilhamla şiir yazan her kalemi, her yüreği kutluyor, alkışlıyorum. Yazılan şiirin daha çok alkış alması, daha çok beğenilmesi ve gelecek yüz yıllarda yaşaması için; ilk önce okumalıyız, yine yeniden okumalıyız.
Sosyal medya platformlarında, her gördüğü şiiri beğenenlerle, sürekli alkış gönderenlerle Türk şiiri nereye gidiyor? Şair olanların olumlu eleştiriye, tenkite açık olmaları gerekmez mi? Beğeni veya eleştiride objektif olmak gerekmiyor mu?
Unutmayalım!
Buğday tarlaya ekildiği gün başak vermez,
Alt alta yazılan “ham mısralar” şiire ruh vermez.
Yazdığın şiiri demliyorsan, sen bir harikasın… Çünkü: Şiir, dinleyenin ruhunu başka âleme götürecek kadar güçlü bir sanat dalıdır. Şiiri demleme, okuma ve öğrenme kanaatimi, şiir yüreklerinize, hoş görünüze ve takdirinize sunuyorum.
Şiir hayattır… Ve unutma ki, şiirde başarı ayrıntıdadır,
Saygı, sevgiyle
Cafer Türkseven
Turizm Akademisyenleri Derneği Genel Koordinatörü