Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Sihirli Cumhurbaşkanımız

15.01.2016
1.213
A+
A-
Sihirli Cumhurbaşkanımız

Sihirli Cumhurbaşkanımız / Avrupa Gazetesi

 

dursaliye -sahan -yazı - atolyesi- . -- (1)

Dursaliye Şahan

Aslında yazının başlığını “Güç onda” koyacaktım ama yetmez. Nihayetinde her gücün bir limiti var. Sihir öyle mi? Sonsuzluk yani. Balıkçılara mazbut ve sadık eş olmak için yarışan deniz kızları…

Neyse. Gelelim yazının başına.

Tarih 20 Kasım 2014. Lobide şöminenin başında kahve içiyorum. Aklım üç gün önce üçüncü sayfalarda göründüğü gibi kaybolan haberde.

“…16 yaşındaki Onur Sandal; kız arkadaşının 18 yaşındaki ağabeyi Akın Tokdemir ve 46 yaşındaki babası Ahmet Tokdemir tarafından 65 yerinden bıçak ve falçata ile işkence yapıldıktan sonra diri diri toprağa gömüldü.”

Baba kendini savunuyor: “Kızımla nişanlanmasını istedim kabul etmedi.”

Anladınız siz onu! Namus yani!

Onur Sandal 16 yaşında henüz ergenlikten çıkmamış bir çocuk.

Muhtemelen; “Ya amca ne diyosun ben nası evlenicem?” filan demiştir.

E yukarıda yazdım ya; ‘namus meselesi’ yani!

Baba oğul hazırlıklı. Çıkarıyorlar ceplerinden bıçaklarını, falçatalarını başlıyorlar. Gerisi korku filmi.

Onur’un annesi haberi aldıktan sonra yaşayan ölü olmuştur doğal olarak ama kader işte!

Haberi filim şeridi gibi düşünürken gözüm sehpanın üzerindeki dergilere, gazetelere takılıyor. Gün itibarı ile Theguardian’dan tutun Daily Mirror’a kadar hepsi irili ufaklı başlıklar atarak 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne değinmiş.

Bizim medyamızın bu konudaki duyarlılığını siz benden iyi biliyorsunuz.

Alevleri seyrediyorum. Yanan ağacın kokusu kahvenin kokusuna karışıyor. Genç yaşında diri diri gömülen Onur’u ne kurtarabilirdi diye düşünüyorum.

Bizim ülkemizde Onur için psikologların, hukukçuların, siyasilerin ve bil umum resmi kurumların yapacakları bitti. Onlardan umudum yok.

Onur’u kurtaracak bir tek kişi vardı.

O da Cumhurbaşkanımız.

Recep Tayyip Erdoğan için her şey çok kolay. Sihirli o! Parmaklarının hepsi büyülü. Büyü gerçek midir tartışılır ama Cumhurbaşkanı’nın büyücü olduğunu kanıtlayabilirim.

Mesela; çıktığı alanlardan birinde sadece 30 saniye ayırsa. Dese ki;

“Çocukları öldürmeyin. Siz kafa yormayın. Ben baktım; sevmek ve sevilmek o kadar da kötü değil. Aşıklara ve gençlere anlayışlı davranın.”

(Denedim. Bunu söylemek için 30 saniye fazla fazla yetiyor.)

Bunu söylerse ne mi olacak? Namus çığlıkları ile aklını kaybedenlerin kendine geleceğine iddiaya girerim.

Başka bir örnek. (Bu kez 25 saniye.)

“Ey bana tapan erkek seçmenim! Eşlerinize kaba davranmayın. Onlara şiddet uygulamayın. Zinhar öldürmeyin!”

Mesela bir kanalda da şöyle dese;

“Höst! Ne demek iki, üç, dört hanım? Bir tane neyinize yetmiyor? Öyle olsaydı ben Emine hanıma kuma getirmez miydim?”

İş adamlarına parmağını bir sallasa. Bir kez sadece.

“İşçi güvenliğini sağlayın!”

Siz bu Türkiye’yi bir de o zaman görün. Bakın nasıl oluyor?!

Sonra bir gün emir verse.

Bütün devlet kanallarını ve özel kanalları, ulusal yerel ne varsa toplasa.

Hepsini ama hepsini bir anda canlı yayına bağlasa.

Düşünsenize bütün ekranlarda Cumhurbaşkanımız. Haliyle bütün ulus işi gücü bırakıp onu seyredeceğiz.

Hatta onu seven ve takip eden Ortadoğu kanallarına filan da haber gitse onlar da gönüllü bağlansa.

Çıksa beyaz cama. Bir peygamber gibi. Dünya durmuş gibi olacaktır. Dursun elbet!

O ne? Bir elinde kırmız bir kurdele, diğer elinde bir makas. Yetenek yarışmasına çıkmış gibi. Kaldırsa kollarını hiç konuşmasa. Sol elindeki kırmızı kurdele sallanırken sağ elindeki makası böyle şıklatsa.

Beyaz Saray’a haber gitse. Obama dosyalar arasında bunalmıştır zaten anında işi gücü bırakır. Gözünü TRT ekranından ayırmadan düğmeye bassa, içeri giren sekreterine emir verse.

“Hillary’ye ve Saray’daki bakanlara söyle gelsinler! Bizimki yine dünya gündemine oynuyor galiba.”

Hillary ve diğerleri koşarak gelip odayı doldursa.

Acaba yine Müslümanlar ile ilgili ne yumurtlayacak filan diye söyleşseler.

O arada dünya kanallarında (İsviçre ve Rusya dahil) alt yazı geçse.

“Türkiye Cumhurbaşkanı dünya televizyonlarında canlı yayında.”

Mesela dedik ya!

İŞİD kurşuna dizmek için sıraladığı adamları bir an için unutup “Nooluyoruz la!” moduna girseler. O arada infaz bekleyenler durumu kendilerine yorarak şükür duasına başlasalar.

Kameraman, spiker, başbakan ve dahi cümle alem, bütün cihan Türkiye Cumhurbaşkanının elindeki kırmızı kurdele ile makasa bir anlam veremese.

O davudi ve büyülü sesi ile başlasa;

“Bu kırmızı kurdele ne?”

Beklese. Dünya’da çıt çıkmıyor. Türkiye, Ortadoğu zaten nefesini tutmuş bekliyor.

Obama ile Hillary birbirine bakıp gülüyor. Ne acaba?

“Bunu küçük bir kız çocuğunun belinden aldım!”

Kimse bir şey anlamasa.

“Küçük kıza gelinlik giydirilmişti.”

Haaaa! Çocuk gelinler meselesi dese herkes. İŞİD militanları; “E bizim dinimizde var, bilmiyor mu bu yaa!?” filan diye mırıldansalar.

O anda canımız Cumhurbaşkanımız gümbür gümbür devam etse.

“Ya bu makas ne bu makas?!”

Sahi o ne alaka? Kurdeleyi anladık. Anadolu’da genç kızların evlenirken bellerine taktıkları bekaret simgesi.

Makas anlamsız duruyor. Tam burada Cumhurbaşkanımız sesini biraz düşürse biraz kameraya yaklaşsa, sanki karşısında çocuk gelinle evlenen adamlar varmış gibi gözlerine gözlerine bakarak konuşsa.

“Keserim!”

Bunu söylerken elindeki makası şıkırdatsa.

“Şak! Şak! Allahıma; çüklerinizi keserim!”

Bir anda onu seyreden milyonlarca erkek seyirciden yüzbinlercesi elini apış arasına götürse. Refleks yani. Kesilmiş gibi yerlerinden zıplasalar.

İŞİD üyeleri birbirine baksa. Sonra sakalı göbeğini geçmiş olan biri söylense.

“Ne oluyor lan buna! Eski köye yeni adet mi?”

O büyük insan devam etse.

“Bir daha çocuk gelin olayı duymayacağım Yakarım!”

Hadi bakalım sıkıysa bundan sonra hocalar, belediyeler nikah kıysın! Muhtarlar görmezden gelsin! Hakimler düzmece yaş büyüten kız çocuklarının evliliğine izin versin. Töre desinler, gelenek görenek desinler. Peygamberimiz de evlenmişti desinler.

Kimse farkında değil ama bizim Cumhurbaşkanımızın elinde bir asa var.

Sihirli o sihirli! Bütün parmakları büyülü.

Her istediğini yaptırıyor görmüyor musunuz.

Ne istese bu halk yapar.

İstese; okullarımız bilim yuvası olur.

İstese; trafik güllük gülistanlık olur.

İstese; iş kazalarının önüne geçer.

İstese; kadın erkek eşitliği sağlanır.

Her şey onun elinde.

Yukarıda Allah aşağıda o!

Ama gelin görün ki; istemiyor.

Daha bugün; “Kadın Erkek eşitliği fıtrata aykırıdır,” dedi.

Bir kadın olarak içim cız etti!

Ateşin karşısına geçince de hayallere daldım.

Durum bu.

Sağlıcakla kalınız.

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.