Seni sevmiyorum | Yılmaz Pirinççi
Seni sevmiyorum ölüyorum sadece.
Sesim sesine değmediği zaman kahrolası bir sessizlik yırtıyor kulaklarımı
Cebime koyduğum sigara paketini yokluyorum durmadan.
Öksürüyorum sonra
Gün içinde durup durup telefona bakıyor sonra saydırıyorum içimden
Aklıma her düştüğünde okkalı bir küfür savruluyor dudaklarımdan.
Seni hiç sevmiyorum.
Sadece parkın önünden geçerken birden bir hüzün çöküyor içime
Eve geldiğim zaman duvarlar üzerime yürüyor
Şiir dendiğinde bir şeyler kopuyor içimde
Sonra bakınıp duruyorum
Akşam oluyor birden.
Çayımı yudumlarken de alıyorsun nasibini benden
Çınlıyor kulakların kaçak çayın dilime değen kekresinde
Söz geçiremediğim gözlerimle konuşuyorum
Darmadağın yatağımda
Uykularım hep sende kalıyor.
Seni hiç sevmiyorum.
Sadece merak ediyorum.
Dudağın dudağıma nasıl değerdi
Nasıl bakardı gözlerin burada olsaydın
Nasıl gülerdin diye.
Sarıldığında nasıl bahar kokardı saçların
Ben seninle nasıl cennet kokardım.
Seni hiç sevmiyorum
Allah’ın belası kadın!
Hiç sevmiyorum.
Sadece seninle nefes alıyorum.
Hepsi bu işte…
NOT:
2017 yılında başlayıp bu güne gelen bir yol hikayesi.
Acılara ortak olduğumuz, sesimize ses kattığımız dopdolu zamanlar.
Dört yıl olmuş. Yüzlerce paylaşımın ardından bugün 1000 şiiri paylaşıyorum sizlerle. Gururla. Mutlulukla.
İyi ki varsınız sevgili dostlar. İyi ki buradayım. İyi ki böylesi değerli yüreklere dokunabilmiş dostluklar kurabilmişim.
Yeni zamanlara ve yeni şiirlere diyelim. Hep birlikte. Saygılar hepinize. Yürekten. Sonsuz saygılar…
Yılmaz Pirinççi