Rüya İşte | Yılmaz Pirinççi
Dün gece rüyamda gördüm seni.
İyisin umarım.
Bilirsin ben pek rüya görmem.
Görsem de hatırlamam zaten
Oturuyorduk öyle cam kenarı masanın iki yanında
Önümüzde
iki kekre çay.
Dışarıda
yağmur
Bir
camlara vuruyordu kristal taneler
Bir
yüreğimize.
Kelimeler
susmuş.
Vakit
epey geç olmuştu.
Üşüdün.
O
sevdiğin yün hırkamı alıp attım omuzlarına
Sonra
hiç konuşmadan çaylarımızı tazeledim.
Hala
şeker kullanıyor musun diye sordun gözünü camdan ayırmadan
İnsan
sevdiği şeylerden kolay vazgeçemiyor dedim
Sonra
yine sustun.
Sustuk.
Dışarıda
yağmur.
İçimizde
aşk…
Saçlarının rengi eskisi gibi
değil.
Daha az yemek yiyorsun
Daha az konuşuyor.
Daha az gülüyorsun.
Eksik bir şeyler var sende.
Sanki bir şeyleri kaybetmiş
Sanki garip bir hüzün.
Sanki korkuyorsun.
Şimşekler çaktı birden.
Artarda gök gürlemeleri…
Hep olduğu gibi irkildin yine
Gökyüzünden denize düştü binlerce ışık huzmesi
Balkon çiçekleri hala olduğu
gibi…
Kış geldi, hala gülümsüyor sardunyalar
Şımarık, arada bir bakınıp gidiyor.
Her gördüğümde duvarın ardına yiyecek bir şeyler götürüyorum ona.
Anlayacağın her şey bıraktığın gibi…
Ben her gün yürüyorum aynı yolu
Sonra sessizce gittin
geldiğin gibi.
Rüya işte.
Hayra yordum yinede.
İyisin umarım.
İyi ol e-mi