Pın(a)rtemis’e Notlar/1 | Gökhan Barış Pekşen
Mecburiyetten
yalnız kalanlara diyecek bir lafım yok..
Ancak seçilmiş bir yalnızlığa sahip insanlara da her zaman çok büyük saygım
vardır..
Bende onlardan biriydim..
22/Nisan/2019 Üsküdar
Kızıla dönen bir geceydi,
bulutlar maviliğini ateşe atmışcasına gülümsüyordu o akşam,
Tanrı derki;
size verdiğim şansların farkına varmalısınız belki de bu sondur..
Tükettiğin her şeyden yola
çıkarak söylemem gerekir,
bunu içimde barındıramazdım artık..
Ayrılalı bir sene olmuştu evimden,
bilmediğim bir evde,
bilediğim duvarlarla konuşalı tam bir sene ıolmuştu..
Yalnızlığın ne olduğunuda bildim,
seviştiğim kadınların adınıda unutalı –
Ve benimle sevişmek isteyen kadınların çokluğunuda..
Bazen yorulursun işte,
kendi kabuğuna çekilirsin,
kendinle sevişmek istersin,
kendine yetebilmek istersin,
herkesi öldürüp kendinle yaşamak istersin..
Ama sıkılırsın bundan,
çünkü yalnızlık Tanrı’ya biçilmiş bir kefendir..
Yalnızlığımla boğulmamak için bir
kedi almak istedim evime,
onunla beraber yaşamak ve büyümek,
ama yapamadım bunu,
yaparsam ihanet edecektim,
yaparsam kendimi bir kedi gibi masum hissedecektim,
masum değildim,
masum olan sadece kedilerdi,
masum olan sadece geride bıraktığım ve özlediğim iki evlattı..
Hayat bize mükemmeli sunmuyordu,
hayat acımasız ve sert bir dilde ana avrat küfrediyordu bize..
Ben evimi çok eski bir dostumla
paylaştım,
hayatın tüm renklerini siyaha çevirmiş bir adamla,
bana benzeyen ruhu için kendi dünyamı onunla yaşayabilmek için bir ses olsun
istedim bu evde,
beni seven bir dostun gölgesi beni yüceltsin istedim..
Hayat cidden zor bir muamma
Pın(a)rtemis
ikiye bölünmüş bir elmanın içinden çıkan kurdun evsizliği gibi..
Gözlerime baktı uzunca,
o çok eski bir yaraya bakar gibi baktı..
İnsan yalnız kalmamalı Barış dedi..
Hani öldüklerini sandıkların ya
da senden uzaklaşan insanlar daha kalabalıktır,
ve onların bıraktıkları izler o senin içine tıktığın korkunç kuyudan
gözyaşlarıyla düşüşünü izlerler..
En azından biliyorum Barış,
kalbinin iyi olduğunu ve masum bir çocuğun şevkatini barındırdığını ruhunda,
ama öyle bir an geliyor ki uzaklaşıyor herkes,
o korkunç ve yalanlarla dolu yüzlerin ülkesine doğru koşuyor ve yetişemiyor
Tanrı sana,
yetiştiğimi sanırken kaybetmiş oluyor seni o korkunç kalabalıkta..
Seni ben doğurdum Barış
Bacaklarımın aralığından
dirilişini Tanrı değil ben izledim,
bir küçük nefes idin ve senin toprağına ilk ben attım tohumu..
Şimdi öptüğün ellerimle o korkunç
siyahın içinde kayboluşunu izlemek kanatıyor duvarları bu kez,
acı çekiyorum sadece,
acının rengini bilmeyerek kayboluyorum ilk kez bu dünyada..
Ufacık dahi olsa bir işaret bekledim ben Tanrıdan!
İyi biri olmadığımı biliyorum Pın(a)rtemis
Çok yorgunum sadece,
bu içten içe o mavi limana çıkamama hissi beni kör ışıkların o en kuytu
köşelerine itikliyordu ve sabahında uyandığım saatlerde apansızın bir uyanış
gibi ağzımda bir ton kan ile güne merhaba demek benim küçük bahçemin nasılda o
küçücük ellerimde kirlendiğini bana sunuyordu..
Sadece ikimizin uyandığı o
saatleri arzulamak ya da hissetmek için ömrümün 42 senesini verdiğimi anlaman
için sana nasıl bir miras bırakabilirdim ki,
bunu düşündüm uzunca ama gidebildiğim kadar yorgun ve çaresizdim bu satırların
arasında..
Susuyorum..
Beni bırakma!
24/Nisan/2019 Mayk Cafe/Mecidiyeköy
– Gökhan Barış Pekşen
– Pın(a)rtemis’e Notlar/1
– 14072019