Parantez Aşklar ya da Aşkın Gücü / Erhan Sertbaş
“Hayat, aşkı meşki kaldırmayacak kadar acımasızdır.”
Dursaliye Şahan “Parantez Aşklar”da toplumun her köşesinden kadınlara, daha doğrusu o kadınların iç güçlerine öyle kuvvetli bir ses vermiş ki, her biri görünüşünden, düşünüşüne, iç sesinden, dışavurumlarına kadar bildiğimiz ama görmekte zorlandığımız kadını kolayca ortaya koyuyor. Üstelik kitap bütün bu kadınları, yasak aşkların ortak paydasında buluşturmayı çok güzel başarmış.
Dursaliye Şahan’ın kolay okunan, yalın bir dili var. Sözü döndürüp dolaştırmadan istediğini söyletiyor karakterlerine. Dil hikâyenin önüne geçmiyor daha çok arkada kalıp kurguyu destekliyor.
Öykülerin kurgusu öyle iyi kurulmuş ki, “neredeydik, nereye geldik, nasıl geldik bu noktaya” dedirtiyor insana. Ne kaçırdım acaba diyerek geri dönüşler yaptığım oldu.
Her öykü gittikçe artan merak duygusu ile kaplanmış. Nereye gidecek, finalde nasıl bir duygu ya da sürpriz bekliyor bizi gibi merak dozunu aşırıya kaçmadan başarıyla kullanmış yazar. Dursaliye Şahan kurgu ustalığını bir kez daha ortaya koymuş.
Karakterlerini, duygularını, iç seslerini çok yakından tanıdığımız insanlar arasından seçmiş ve bunları ustalıkla yaratmayı başarmış. Kitabın birçok yerinde “Aa ben bu abiyi bir yerden tanıyorum” duygusu peşinizi bırakmıyor.
“Hayat, aşkı meşki kaldırmayacak kadar acımasızdır.” Sözü ona aitti. Şimdi nasıl olurda bir kadının, üstelik böyle bir kadının oyuncağı olabilirdi.” “Cemile”nin müdürü Mehmet Beye Cemile’den kalan yasak aşkın mirası bu engelli duygulardı.
“Zaten Mecnun’u tarihe kazıyan da benim gibi aşktan anlamayan biçare erkekler.” demişti Kamil’in öğretmeni ve ablası Makbule’nin gizliden gizliye oynaştığı Ersin Hoca. Karısından gördüğü ama anlamadığı sevgiyi dile dökmek için.
Okurken çok keyif aldığım, Dursaliye Şahan’ın hem ince sızılara hem kalın acılara güçlü dokunuşlar yaptığı “Parantez Aşklar”ı son dönem kadın öyküleri içinde iyi bir yeri hak ediyor.
Erhan Sertbaş