14 Şubat Dünya Öykü Günü ve bizim hikâyelerimiz
ÖYKÜ SİNSİ DE OLABİLİR / DURSALİYE ŞAHAN
Her bir atom zerreciğinden insan aklına sığmayan evrene kadar, bütün sırlar ve gerçekler ait olduğu nesnelerin masalında gizli. İşte bunun için dogmatik değil, has öykü kutsaldır.
Sistem dünyanın hemen her yerinde sınıflardan birbirlerine yabancılaşmalarını ister, istemekten öte dayatır.
Öyle olmasa, muhalefet de dahil olmak üzere kendi maaşları için kesenin ağzını sonuna kadar açan Meclis’ten, asgari ücret için “gözünüze dizinize dursun” türünden bir cümle duyabilir misiniz? Ya da kocasından dayak yiyen kadına karakoldaki polis, “Kocandır, yuvanı bozma!” tavsiyesinde bulunur mu?
Velhasıl gençler yaşlıları, beyazlar siyahları, Hıristiyanlar Müslümanları, Müslümanlar ateistleri derken ırklar, mezhepler ve aklınıza gelen bütün gruplar birbirlerini dışlar, aşağılar, öteler ve ezmek için fırsat kollar.
Hikâyelerin sinsiliği
Bu arada sanat insanın her halini aynalar. Örneğin edebiyatla toplumun bütün resimleri kaleme dökülür. Hikâye, öykü, masal, anı, roman… Ve hikâyecik işte der geçeriz ama örneğin bazen öykülerdeki toplumu iğdiş eden o sinsiliği fark edemeyiz.
Oysa toplum mühendisliği tam da Cin Ali’yle başlar. Uzun uzun yazmaktansa iki küçük örnek verelim. Birincisi İngiltere’den: 5-6 yaş grubuna hitap eden Tony Bradman’ın yazdığı Happily Ever After hikâyesi. Olay akışı kısaca şöyle: Kurnaz baba tilki her akşam olduğu gibi ava çıkar ama bir şey bulamaz ve çocuklar o gece aç yatmak zorunda kalır. Eskisi gibi kolay yiyecek bulamayan aile çaresiz ve mutsuzdur. Sonunda anne ve baba tilkiler çareyi vejetaryan olmakta bulur. Herkes için mutlu son…
Çocuklara kâbuslar
Bu örneği verirken elbette İngiliz çocuk edebiyatı tertemiz demek istemiyorum. O ayrı. Şimdi içe dönüp son bir yıl içinde basına konu olmuş bizdeki örneklere bakalım: Aynı yaş grubuna hitap eden, üç masal kitabından bazı cümleler: “Ağabeyinin eti asla ağzına değmesin”, “Kemiklerinin hepsini topla gül ağacının dibine göm.” Bunlar ilkokul 2’nci sınıf masal kitabı “Kahkaha Gülleri”nden.
“Kızım büyüdün artık, güzel bir kız oldun. Ne yazık ki annen öldü. Ölen ile ölünmüyor, yaşam sürüyor. Benimle evlenir misin?” Bu cümleler ilkokul masal kitabı
“Açıl Kabağım Açıl”dan.
“Amcamın güzel kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ona yaklaşmak istedim. Ama bana yüz vermedi. Bir süre sonra kıtlık oldu. Amcamın kızı bana geldi. Açlık ve yoksulluk içinde olduklarını söyledi ve benden yardım istedi. Ona, kendisini bana teslim etmesi karşılığında yüz yirmi altın verdim. Kabul etmek zorunda kaldı. Arzuma kavuşacağım sırada bana, ‘Allah’tan kork! Allah’ın yasakladığı şekilde bana sahip olma’ dedi.” “Sünnet Olmadan Ümmet Olmaz – Peygamberimizden Dini Hikâyeler” kitabından.
Cinnet noktası
İlk örnekle sonrakileri kıyaslamak mümkün mü? Birincisi yeni dünyaya çözüm üreten çocuklar yetiştirirken, sonrakiler okuldan eve döndüğünde, “Anne bu dünya sıkıcı, biz ne zaman ölüp öbür tarafa gideceğiz” cinnet noktasına gelmiş beyinler yetiştiriyor. Ha tabii geleneklerimiz, göreneklerimiz, kültürümüz, dinimiz, mezhebimiz, coğrafyamız işte bildiğiniz şeyler falan!
Çocuklarımızın ne yediği kadar ne okuduğu da önemli. Ve bu düzen en çok çocuklardan korkuyor. Aklını kaçırmış gibi dokuz yaşında evlilik önerisi başka türlü nasıl izah edilebilir? Onlar iyi biliyor. Eğitim sistemi beslemezse düzen çabucak bozulacak.
Hikâyelere emanet
Unutmayın, okullarda adı terennüm edilmese de Samed Behrengi okuyan çocuklar farklı yetişir. Bir yerde okumuştum. Özet olarak, “Sadece bir kuşağın çocuklarına yoga öğretirseniz ikinci kuşakta dünyadaki bütün savaşları bitirebilirsiniz” diyordu.
Yeryüzünün birçok yerinde çocuklar Cin Ali gibi öykülerle okuma yazmayı öğrendikten sonra sinsi masallarla doğru değerlerini kaybediyor. Oysa dünkü tarih en sahici haliyle öykülerde saklı. Bugünümüzü en özgür anlatacağımız alan yine öykülerimiz. Yarınımıza bırakacağımız mirasımız da hikâyelerimize emanet.
Her bir atom zerreciğinden, insan aklına sığmayan evrene kadar, bütün sırlar ve gerçekler ait olduğu nesnelerin masalında gizli. İşte bunun için doğmatik değil, has öykü kutsaldır. 14 Şubat Dünya Öykü Gününüz kutlu, hayatınız özgür olsun.
DURSALİYE ŞAHAN
Yazar
Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/926063/DURSALiYE_SAHAN_Yazar_-_Oykuler_sinsi_olabilir.html