Ömrümüz / Loti’den Mazhar Osman’a | Yaşar Üstün
Ah Loti…
bilmem kaç yüzyıldır
altın boynuza bakan tepelerin
mezar taşlarıyla
sükut-u evvel
sana nasihatlar
ömrümüze şiirken
hayata ” fransız ” kalanların
bize bir şey olmazlarla
askıya asılmış yüzlerle dolu
ülkemin göbeğinde kalmışken
yıldızlar topluluğunda
oynadığım ebesiz saklambaçlar gibi
senin edebi ve şahsi masumluğun
dikensiz güllerin burnuma derin derin
çektiğim içime koklamalar
ah Loti
sen elimizde açmış çiçekken
el değilsin ki
ne zaman dirilecek senin
kahvesini yudumlayan o hoş
miski amber dinginliğin
sana ayak direyen zaman değil
göğüne
masalına elma yüklediğin
aşkın
yedi tepeli
havsalası bozulmuş
ise kire pasa bulanmış
muayilesini kaybetmiş
adınlı yokuşların
hüzün coğrafyan
seni özlemez ki burjuvası yarım
kalmış kalpler
arz ettiğim gökyüzü
senin oradan bulutlara
yüklediğin ağlamaların
şimdi yağan yağmura karışmış
oturduğun sandalyeye
düşen gözyaşların
ah Loti
sevgili loti
millilik sana ne utanç
ben bu köprü üzerinde avucunda ateş tutuyorum
cehennemi
yakacak
tecellin bile
sen ben biz
hepimizi yalnız bıraktı
anadolu gezmelerinde
tren düdüğü öttüren
varsıl sofralarda
“son akşam yemeklerine katılmayan”
mazhar osman’dan bu yana
işgale uğrayan
toz kondurmadığımız
haraç.mezat
ömrümüz
o da senin gibi
dostun gibi
kalbi
dağ kanadı gibi
mecnun kaldı
eyüp’e gelenlerin
mozaiği dolu
yara besleyen
hiçlik sığınanakarı
koşarcasına kaçılan
yokuşu kaldı
ah bu
çatlak
kimyası bozuk
hayat
girmediği damar
akıtmadığı kan kalmadı
…
…
…
yaşlılığını bitirmiş
yaşlı bir kentin
avuçlarında
kırışık gülmeler
ömrüne yol
mavi çizgiler
varlığın
gidilecek zamanın
ötesine
bu dünyadan taşmış duruş güzelliği
seni en iyi anlayan dokunduğun kalpler
daha gelmeden
bir bahar selamı
kedin belkıs’tan
fransızlığına olsun…
ah Loti…
Yaşar Üstün-Mart-2020-