Ne Diyeceğini Bilememek | İbrahim Uysal
Günümüzde, gerçekten doğru düzgün bilgi ve haberlere her zamankinden daha çok gereksinim var.
Çağımız, İlk sanayi devrimi “1.0”ı, su ve buhar gücünü kullanarak mekanik üretim sistemleri ile başlamıştı. Günümüzde Sanayi/Endüstri “4.0” Devrimi ise, yapay zekadan tutun üç boyutlu yazıcılar ile üretime kadar varan bir süreci yaşatıyor.
Her şeyin bu kadar hızlı ve çeşitli olduğu tarihi süreçte, insanlık gerçekten çok önemli bir dönemeçten geçmektedir.
Çok uzun zamandan beri her şeyi siyasi, her kavramı ideolojik saymak da bu dönemin modası oldu. Medyatik fenomenleriyle aynı yüzler, tek sesli koro halinde aynı söylemlerle doldu.
Bilim ortada, kavramları da….
Hani Can Yücelin mahkeme Hâkimine dediği gibi, ne deniliyor ise, onu söylemek gerek.
Bilim, sosyo ekonomik, politik süreç analizlerinde bu döneme, sermayenin her şeye hâkimiyetinden dolayı “kapitalist sistem…”
Yine aynı bilim, emek ve emekçilerin üretim araçları ve yönetim süreçlerini ellerinde bulundurmalarından dolayı da, bu sisteme “sosyalist sistem” diyor.
Günümüzde her iki sistemin olanaklarını kullanan ara sistemler de icat edilmiştir. Sosyal Demokrasi denilen sistem de üretimde kapitalist sisteme hayır demeyen, ancak kişi hak özgürlüklerinde sosyal ve sınıfsal kesimlere özgürlük tanıyan bir ideolojidir.
Ekonomi, günümüzde pozitif bir bilimdir. Hesabı, kitabı ve ölçülebilir özellikleri vardır. Sitemin bir kısım yan ve yönlerinin, bazı dinlerin bir dönem yaşanmış uygulamaları ile örtüşmesi, bu ekonominin dinsel ve inançsal olarak uygulandığı yâda uygulanacak olduğu anlamına gelmez.
Kim ne derse desin siyaset, bir ideoloji kuramı çerçevesinde yapılır. Emekten, emekçiden, sermayeden, yurttaşlık bilincinden, uluslararası tekellerden, kuruluşlardan yana tercihleri olabilir.
Burada sorun, siyaset halkın, yurttaşın çıkarına yapılan bir iş ve süreç ise, siyaseti yapanlardan önce, siyasetin muhatabı kesimlerin bu ayrımların farkında olması gerekir.
Bedava ekmek, makarna veriyor diye birilerinin siyasi olarak peşine takılanlar gibi, içeriğini anlamadan sadece “sol, emek, demokrasi” gibi kavramları sözde kullananların peşine takılan ve kendini “aydın”, sanların da bu olumsuz süreçlere katkıları az değildir.
Günümüzde özellikle siyaset ticarileşmiştir. Cebinde parası olanların “hobileri”, etraflarına topladıkları üç beş alkışlayanı ile birlikte günlük uğraşları haline gelmiştir.
Burada sorun ne cahilleri sevenler, ne siyaseti ticarileştirenler, ne halka masal anlatanlar, ne de şapkadan çıkan tavşan gibi siyasetçi olanlar değildir. Burada sorun, tek sesli korunun dümen suyuna kapılan tek tip seçmenlerin davranış biçimidir.
Özellikle de en büyük sorumluluk, gerçek yurtsever aydınların ve yurttaşlarındır.
Başka Türkiye yoktur.
Bazılarının olabilir ancak çoğu yurttaşın gidecek bir ülkesi olmadığı gibi kaybederleri bir şeyleri de kalmamıştır. Gidecek ve gidilecek tek yerleri, o da varsa bir tek göz oda ya da kuru bir dam altı…
<<<<