ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Mor Sandıktaki Yazılar | Aylin Özgür

28.07.2022
484
A+
A-
Mor Sandıktaki Yazılar | Aylin Özgür

Öykü / Sevgiye Aç Çocuklar / 2 Bölümün Devamı/

Nahide, kimsesizler yurduna geldiğinden beri neredeyse çocukları gözlemlemekten kendini unutmuştu. Nereden gelmişti, nereye gidiyordu ailesini ve hayallerini hepsini bir çırpıda ertelemişti.

Bayram yaklaşıyordu, masasının başında dalgın dalgın bitirdiği raporu dosyasına yerleştirmeye çalışırken, telefonuna mesaj geldi.

Ailesinden, “Nahide bayramda bu tarafa gelme planın varsa, biz evde olmayacağız, bil istedik.”

Nahide, hiç şaşırmadı mesaja, aklına ilk gelen şeyi yazıp göndermek istedi.

“Haber verdiğiniz için teşekkür ederim, bende farklı bir seminere katılmayı düşünüyordum,” cevap olarak yazıp gönderdi.

İçi bir hoş olmuştu, biraz uzak kalınca ailesinden, iyi yönde değişmiş olduklarını düşünür ve her seferinde yanılıyordu.

İdareye gidip bayram nöbetini devralacağını söyleyip ekstra izin günlerini ise başka bir zaman alacağını ifade etti.

Müdire hanım çok mutlu olmuştu, ama Nahide için üzüldü.

“Sen kimsesiz değilsin, ama sanki kimsen yokmuş gibi tek başına savaşmışsın bu hayatla, Nahide senin için yapabileceğim bir şey var mı?” diye sordu, içini rahatlatmaya çalışarak.

“Müdire hanım, çok teşekkür ederim size, şimdilik bir şey yok”, deyip bahçeye çıktı.

Güllere bakarken yakaladı Leyla’yı. Onlara büyülenmiş gibi bakıyordu.

“Nahide öğretmenim, çok güzel kokuyorlar, bir tane koparsam, izin var mı?” diye sordu Nahide’ye döndü. Nahide ise onu kucağına alıp gülü koklasın diye yardım etti.

Leyla, “bir daha koklamak istiyorum, bir daha çünkü güller Anne gibi kokuyor”, dedi.

Bunu duyan Nahide, “Leyla bahçedeki gülleri koparmayalım ama ben sana saksıda ekili olan bir gül bulup vereceğim, olur mu?” diye sordu Leyla’ya baktı.

Evet, anneler bazen gül gibi kokardı bazen de yasemin.

Küçücük çocuğun anne özlemini, hiç bir cümle, kitap tarif edemezdi o an.

Nahide, annesi varken annesizliği tatmıştı.

Asla olumsuz bir etken olarak görmedi bunu. Tam tersi onu bugünkü Nahide yaptı belki de bu durum. Kimse bilemezdi.

Ama insan kaç yaşında olursa olsun hep bir anneye ihtiyaç duyar, kimse bunu dile getirmese de.

Leyla’ya saksıda gül bulup vermişti Nahide.

“Nahide öğretmenim bu çok güzel kokuyor, biliyor musun?” dedi. Leyla sevinçle Nahide’ye minnetle bakıp.

Nahide Leyla’ya, “Arada gülünü sulamaya unutma, sonra kurur, ” dedi.

“Leyla, bahçeye yasemin çiçeği de bayramda birlikte ekeriz, hem belki diğer çocuklar da yardım eder.”

Bunu duyan Leyla’nın gözleri mutluluktan parlamıştı.

“Nahide öğretmenim, her yer yasemin kokacak hepsi açınca, bu harika bir şey,” dedi Leyla neşeyle.

Çocukları sevindirmek çok kolaydı.

Tüm çocuklar mutlu olabilir, hiç biri bir sürü oyuncak istemiyor aslında, onlara ayrılan zaman ve birlikte yapılan etkinlikler.

Büyükler her şeyi gözünde büyütmese gezegenimiz daha güzel olurdu kim bilir…

Nahide yine çeşitli düşüncelere dalmıştı.

“Nahide öğretmenim çiçeğimin adını ne koydum biliyor musun?” diye sordu Leyla, Nahide’nin gözlerine bakıp.

“Bilmem Leyla, güzel bir isim koymuşsundur sen” dedi Nahide. Tahmin ettiği bir şey vardı ama dile getirmek istemedi.

“Anne gül koydum adını” deyiverdi Leyla sabırsızlıkla.

Nahide de aynını tahmin etmişti.

“Leyla, güzel düşünmüşsün ama o senin annen değil, biliyorsun değil mi?” bu sorunun karşısında Leyla biraz duraksadı ve kafasını evet anlamında salladı.

Anne diye bir çiçeğe sığınan,  küçük ve güzel bir çocuk yüreği…

“Şimdi ben bunlara, dünyanın çivisi çıkmış çocuklar,  ona, şuna, buna, dikkat edin diye nasıl öğreteceğim?” içinden isyan ediyordu Nahide.

Çocukken kendisi de çok horlanmış ve dışlanmıştı, okuldaki öğretmeni koruyordu onu.

Annesi veli toplantısına bile gelmezdi.

Hep bir işleri vardı. Bitmeyen meşgaleler, Nahide’den bile daha kıymetli olan.

Bu sayede başının çaresine bakmayı erken yaşta öğrenmişti.

Arada kantinde çalışır aldığı üç beş kuruşla dövüş sporları kursuna gitmişti. Ondan sonra da kimseden dayak yemedi

Spor etkinliği dersinde, öğrencilerine kendilerini korumayı öğretecekti, müdürden izin almıştı.

Bayram gelmişti ve ilçe müdürüne yaptığı bir görüşme sonunda çocukları yaşlılar evine götürmeye karar verdi.

Yaşlılar evini arayıp” ne ister?” diye sordu.

“Öğretmen hanım, çok tatlı bir şey almayın, çiçek ama güzel olur” dedi, telefonun diğer ucundaki görevli.

“Ben çocuklarla saksılara çiçek ekip getireceğim” deyip, gereken diğer önemli hususları da konuşup kapattı telefonu, içi içine sığmıyordu Nahide’nin.

Çocuklara olması gerektiği gibi bayram yaşatacağı heyecanıyla işe koyuldu.

Gereken tüm yazışmalar ve izinler tamamdı.

Nahide ve çocukları nasıl bir bayram bekliyordu yaşlılar evinde? Bir sonraki bölümde hep birlikte öğreneceğiz.

 

Saygılarımla…

Aylin Özgür/Mor sandıktaki yazılar.

 

Aylin Özgür
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.