ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Kış Ayları Vazgeçilmez Kestane Hakkında | Hüdaverdi Doğanlı

10.12.2021
415
A+
A-
Kış Ayları Vazgeçilmez Kestane Hakkında | Hüdaverdi Doğanlı

Yarım Kalmış Hayatlar- kitabımdan alıntıdır.

Bu arada Yolumu Ararken Karşıma çıkan Kestane Camii ve kestane hakkında biraz söyleşelim mi? Türkiye’nin en kaliteli kestanelerinin yetiştiği yer Nazilli’dir. Ancak “kestane adı”, “kestane şekeri” ile kestane şekeri de Bursa ile özdeşleşmiştir.

Kestane şekerinin ilk üretildiği yer kesin bilinmemekle beraber, birçok dünya dilinde Fransızcadan geçen Marron glacé adıyla bilinen kestane şekerinin günümüzdeki haliyle ilk 16. Yüzyılda üretildiği sanılmaktadır. Ülkemiz de ise Balkan ve Kafkas göçmenlerinin yoğun olarak yaşadıkları ve pastacılık ve şekercilik faaliyetleri ile uğraştıkları Bursa ilimizde, üretilip geliştirilerek tanıtılmış ve markalaşmıştır.

Kestane şekeri; kestanenin kaynatılmış şurup ile işlem görmesi ile elde edilen, ileri bir teknoloji gereksinimi duyulmayan, önceleri Bursa’da evlerde üretilirken, sonraları gıda sanayi içerisinde önemli bir yer tutmaya başlayan, Bursa’nın simgesi haline gelmiş güzel bir hediyelik  Uludağ eteklerinin ünlü kestanesinden yapılan kestane şekeri, asırlardır şekerli şerbette kaynatılıp evlerde üretilirken, 1900’lü yılların başında duble olarak satışa yönelik üretilmeye başlanmıştır.” denilmesine rağmen; toplam kestane üretimin ancak %3 kadarı Bursa’ da, %50’ye yakını Aydın ilinde üretildiğini yazmaktadır kaynaklar. Aydın’ın Nazilli ilçesi üretimin yoğun olduğu yer olup, bununla ilgili ürün ticareti de çok eskiye dayanmaktadır. Kısa adı Kestane Camii olan Kestane Pazarı Camii, 1290 yılında kilise olarak inşa edilmiş, daha sonra büyük Nazilli Depremi’nde yerle bir olan tarihi yapı, 1868 yılında hayırseverler tarafından tamir edilip cami olarak hizmete açılmıştır. Kurtuluş savaşında da yanarak zarar gören, daha sonra tekrar onarılan cami “fevkani şeklinde” olup, üst katı ibadethane alt katı dükkânlardan oluşmaktadır.

 Otuz sekiz yıllık ziraat mühendisi, yirmi beş yıllık da gıda denetim görevlisi olarak, Bursa’da on beş yıl kamu görevi yapmış, kendi memleketi Nazilli olan birisi olarak; her iki bölgeyi çok iyi tanıyan birisiyim. Kestane üretim alanı olarak, üretim miktarı olarak, ürün ticareti ve tarihi geçmişi olarak bir Nazilli ürünüdür. Ancak bunu konun dışında kimse bilmemektedir. Kestane, Bursa’da üretilen ve tanıtılan “kestane şekeri” sebebiyle Bursa’ya has bir ürün sanılmaktadır. Oysa Bursa İpek merkezidir, Osmanlıya başkentlik yapmış kadim şehrimizdir. Başta “Koza Han” olmak üzere her türlü ticari, sınai, idari ve dini tarihi yapının olduğu şehirde bir “kestane borsa binası” ya da “kestane cami” bulunmamaktadır. Bursa’dan Nazilli’ye ziyaretlerimizde özlem giderirken, Bursa’ya özgü kestane şekeri almak lazım…

Nazilli’de kilosu 20 liradan satılan kestanenin kendisi, şekerli şurupla işlem görünce oluyor kilosu 120lira. Yarım alsan az olur, bir kilo almalı bari. Akraba eş dost çok; birini alıp öbürünü almasan olmaz. Her gidişte bir kısmına hediye şeker almak galiba en makul olanı… 5-6 paket almış olsan 1 çeyrek altın ediyor. Hediye işi kolay, buna kafa yormayalım. Bizim kendimiz ve gönüllerin buluşması zaten hediye; hem de çeyrek altın değil, gremse altın. Esas konumuz 20 liralık kestanenin, şuruba girip işlem görerek 120 lira olması ve bize olan etkileri. Bunun karşısında bizim duruş ve tavrımızın ne olduğudur.

Kestane ve kestane şekeri, Türkiye’nin her yerinde bilinir ve tüketilir. Ancak Türkiye’nin bir başka şehrinde kestane cami ve kestanenin ticari geçmişi yoktur. Nazilli bu konuda tek örnektir.

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.