/ 13 Şubat 2016 Cumartesi
Melankoli yaşamak kim, ben kim? Anlayışlı bir koca, düşünceli çocuklar istiyorum. Kociş İkram Bey’in geçirdiği lobektomi ameliyatı malum. Sağır sultana bile duyurdum. İşte bu ameliyat sonrasında uzun mu uzun bir iyileşme süreci bizi bekliyordu; hala da devam ediyor. Adam, Çarşamba günü havanın da güzel olmasını fırsat bilerek bahçıvana nezaret edeceğim bahanesiyle kendisini kafesten dışarı atan aslan gibi sitenin bahçesine attı. Daha önce belirttim mi bilmiyorum, sitede yönetim beş kişiden oluşuyor ve benim kociş de yönetimde. Görevi de bahçıvanı yönlendirmek, sitenin yeşil alanlarının bakımı ve yenilenmesini sağlamak. Ameliyattan sonra askıya aldığı görevine tozu dumana katarak koşunca, aynı hızla yatağa geri döndü. Bana söylemiyor, biliyor başına gelecekleri ama kolunu kaldıramıyor, dönemiyor, oturup kalkarken anamlar, amanınlar gırla gidiyor. Ben de basıyorum fırçayı:
“Ev zaten dar bir da ananı çağırıp durma başıma, ben melankoli yaşıycaktım, bi ağız tadıyla yaşatmadın, bla bla bla, tırı vırı, vır ıtırı….”
Kaynanamın emaneti yetmezmiş gibi bir de kız çıktı başıma:
“Anne hasta oluyom bennnn, ne biçim annesinnn, kalk bana ıhlamurrr yappp…!”
Oooof oof,ne bitmez çilem varmış anlamadım ki. İçimdeki ses al diyor terlikatörlüğü ele, kızamık çıkarmışa çevir şunları…
Ama anne yüreği işte, yine kıyamıyorum.
Bu arada elimdeki kitap biteli kaç gün oldu, yenisine başlayamadım. Şu anda Dürsaliye Şahan imzalı Fakir Cennet adlı öykü kitabı geçti elime.
Hem şarkı dinlerim, hem de okurum.