Kim kan doğradı Türk dizi sektörüne?
Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar’ı ele geçiren Türk dizi sektörü, yeni ölçüm şirketiyle bu kazanımını kaybediyor. Türkiye de yılda 60 milyon doları bulan bir kayıp yaşayacak.
Biz de televizyonda dizi izlemeyi sevenlerden misiniz? Yoksa “Artık bu diziler de kabak tadı verdi” diyenlerden mi? Bundan tam 10 yıl önce Türk televizyon sektörü ‘dizi furyasına’ tutuldu. Diziler Türk televizyonlarında çok seyredilmeye başladıktan hemen sonra sektör, dizileri yurtdışına ihraç etmeye başladı.
Türk televizyon sektörü için yeni bir ‘para kazanma’ kapısı açıldı. Hem kanallar hem de yapımcılar için. Artık Türk dizileri Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Kuzey Afrika’da hatta Uzakdoğu’da en çok seyredilen yapımların arasında yer almaya başlamıştı. Yani kanallar için dizi yapmak, hem yurtiçinden hem de yurtdışından para kazanmak anlamına geliyordu. Hatta bu pazar öyle bir pazar haline gelmişti ki pazarın toplam hacmi 60 milyon doları buluyordu.
Türk televizyon dizileri yurtdışında en çok izlenen, aranan, talep edilen diziler haline gelince dünya pazarındaki diğer oyuncuların payının çoğunu da Türk dizileri kaptı doğal olarak. Artık Türk dizileri, Amerika ve Avrupa dizilerinden daha çok talep görür hale geldi.
Türk televizyon sektörünün bu ‘mutlu’ günlerinde, televizyon izlenme ölçümlerini AGB, sonrasında da sektörün tamamı itibar etmese de SBT şirketleri yapıyordu. Daha sonra hepimizin hatırladığı, yapım şirketlerine reyting baskını oldu, baskından hiçbir sonuç çıkmamasına rağmen, reyting ölçüm şirketi değişti. Bu değişimin sonucunda da sektör yeni bir ‘ölçüm paneli’ ile karşı karşıya kaldı. Önceki bir yazımda bu panelin ne gibi özellikler taşıdığını anlatmıştım ama hatırlatmak açısından yine burada yazmamda fayda var. Eski panelde AB grubuna dahil olmak için gereken ‘eğitim’ ve ‘yaşam biçimi’ gibi kriterler, bu yeni panelde göz önüne alınmadı. Yeni panelde yeni şirketin göz önüne aldığı tek kıstas ‘alım gücü’ yani ‘para’ oldu.
Ölçüm paneli değiştikten hemen sonra neredeyse bütün televizyonların nasıl bocaladığını, yeni panele ulaşmak için nasıl deneme yanılma yöntemlerine başvurduğunu herhalde seyirciler de fark etmiştir. ‘Deneme yanılma’ yöntemi ve ‘reyting raporu’ okumalarımızdan çıkan sonuç, karşımızda daha ‘eğitimsiz’ ve ‘beğeni düzeyi’ daha düşük bir panelin olduğu idi.
Sonrasında tabii ki hızla bu panele uygun işler yapılmaya başlandı. Ve bu işler de hızla reyting almaya başladı. Görüşüme itibar eder misiniz etmez misiniz bilmem ama yeni panele uygun olarak yapılan işlerin yurtdışına satılma ihtimali bence hiç yok. Neredeyse sıfır!
Neredeyse bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika ve Balkanlar’ı ele geçiren Türk dizi sektörü, yeni ölçüm şirketiyle bu kazanımını kaybediyor. Tabii ki Türkiye de yılda 60 milyon doları bulan bir kayıp yaşayacak.
Bunun en güzel örneği ‘Kurt Seyit ve Şura’. Dizinin prodüksiyon kalitesine hiçkimse bir şey diyemez. Ama içinde Kıvanç Tatlıtuğ olmasına rağmen dizi panele ulaşamadı ve istenilen reytingleri alamıyor. Hatta son birkaç gündür sezon sonunda dizinin bitme ihtimalinin olduğu konuşuluyor. Yazık. Dizi eğer biterse bu kadar az bölümle yurtdışına satışının yapılması ihtimali de zor, ne yazık ki. Ama bunun yanında ‘yeni panele’ uygun olarak yapılan dizilerin yurtdışına pazarlanma ihtimali ise neredeyse sıfır! Hem içerik hem de prodüksiyon kalitesi açısından.
Peki kim oynadı Türk televizyonlarının reyting sistemiyle sizce? Kim kan doğradı Türkiye’nin 60 milyon dolarına?
Gülşen ile Murat Boz’un düeti ‘İltimas’ ve klibi yayımlandı biliyorsunuz. Biliyorsunuz diyorum çünkü yayımlandığı ilk gece 400 bin kere tıklanarak, bir rekora imza atmış klip. Ben de ilk gece o 400 bin kişinin arasındaydım. Merak etmemde o gün gazetelerde çıkan Gülşen ve Murat Boz’un ‘erotik’ fotoğraflarının etkisi var mıydı diye sorarsanız, dürüst olarak cevap vereyim, evet vardı
(Gülşen Murat Boz İltimas (Murat Boz ve Gülşen İltimas düeti)
Klibi birkaç kez izledim, seyretmekten şarkının aklımda kalmadığını söylemeliyim ilk başta. Murat Boz’un Gülşen ile düet yapacağını okuyunca Murat Boz adına çok sevinmiştim. Çünkü bir ‘televizyon karakteri’ ve genç kızların ‘cinsel sembolü’ olarak piyasada çok iyi bir yere sahip olan Murat Boz’un artık herkesin dilinde olan, ‘tutmuş’ bir şarkısı ile de piyasada var olacağını düşünmüştüm. Ama nedendir bilinmez, klipte şarkıya oynanmak yerine yine ‘cinsellik’ ön plana çıkarılmış, yine cinselliğin konuşturulması tercih edilmiş. Bence Murat Boz ‘kendisine’ oynamak yerine, şarkıya oynamalıydı!
Gülşen/Murat Boz
Kaynak: Armagan.caglayan@radikal.com.tr