Kim Bilir | Yılmaz Pirinççi
Yılgın bir akşamın kıyısında ne güzel gülümsüyor yüzün bir bilsen.
Yollar niye kuru diyordum bu mevsimde
Yağmur içime yağıyormuş
Yüreğim ıslanınca far kettim
Sonra sağ yanım üşüyünce anladım ne çok özlediğimi
Sarılınca iki yanımda sen oluyorsun ya.
Ne güzeldi oysa her şey bu sabah
Taze ekmek kokusu
Soyulmuş domates
Zeytinyağı ve kekik
Bir de arada bir gülümseyen güneşin sıcak sarısı
Yüzüne bakar gibi ısıtıyordu içimi
Yumurtayı yine boyuna kesmiştim
Ortasında akacak gibi bir sarı.
Tuzu, karabiberi ekleyince
Dudağının dudağıma ne çok yakıştığı geldi aklıma.
Kim bilir belki aynı tezgâhta işlenmişti hasretler.
Kim bilir,
Ben seni böyle özlerken sen bir yudum suyun serinliğine yatırmıştın dudaklarını
Seni özlemek çok beter bir şey
Seni özleyip sesini öpmek çok daha beter
Kanatlanıp uçuyorum sesinden kalkan kuşlarla birlikte
Sonra dönüp dönüp yanağının sıcağına bırakıyorum yüzümü
Gözlerinin gölgesinde bir ömür
Ahh ne güzel olur
Sakla beni sesinin çocuk çığlıklarında
Sesinden havalanan kuşların kanatlarında sakla beni.
Yüreğinin o en kırmızısına göm.
Yüreğinin yedi kat dibine.
Kimseler görmesin
Çıkarmasın beni kimse.
Beni al. Al beni..
—-