Keramet Yok, İnsani Değil! | Mir Murat Demir
İnsan için öğrenmek, sorgulamak, doğruya, en doğrusuna ulaşmak, en güzeli, en iyisi. Yaşadığımız hayatta kendi bilgi dağarcığımız dışında herkim ne yapıyorsa, algılayamadığımız bir beceri, hareket, laflar ediyorsa, en kısa yoldan iki tarif yapıyoruz, keramet sahibi ya da deli. Günümüz toplumunun meselesi değil bu, asırlar boyu devam edip gelmiş günümüze. Az sayılabilecek bir kesim, bilgi ve beceri, deneyimleriyle bir araya getirip, daha iyi daha kullanışlı daha verimli bir icat yapmak maksatlı bilimsel çalışmalar içine girmişse de, kişinin fert olarak eğilimlerine, duruşuna göre, deli dememizde mümkün, keramet sahibi dememiz de. Bilim adamı, uğraşlarıyla, insanlığa daha faydalı olabilmek adına çalışıyor demekten hep uzak duruyoruz. Neden bu tutarsız hareket yığını içine hapsetmişiz kendimizi, ezberlerle yetişmişiz, tekrarlarla yaşamışız, yenilik ve gelişmişliklere hep kapalı durmuşuz ya da uzunca bir süre tedirgin bakmışız.
..
“Sabah cemaat namazından dönerken yolda, bir ineği zorla bir arabaya yüklemeye çalışan bir gruba rastladım. İnek binmekte direniyor, bir türlü binmiyordu arabaya.
Ben yaklaştım ve bir elimle ineğin alnını şöyle bir okşadım. İnek sakinleşti ve direnmeyi bıraktı. Adamlar ineği hemen arabaya bindirdiler.
Ben gururlandım ve kendi kendime “Sabah namazının kerameti işte” dedim.
Eve geldiğimde annem ağlıyordu.
– “Niye ağlıyorsun?” dedim.
– “İneğimizi çalmışlar!” dedi.
İnek beni tanımıştı, ben ineği tanımamışım.”
..
Kendimizi sorgulamakla başlayalım, art niyet barındırmayan, suç işleme gayretinde olmayan, çalmak, çırpmak, dolandırma niyetinde olmayan ve bizim keramet sahibi dediğimiz ne kadar insan, birey varsa, biliniz ki biz insanların yakıştırması, etiketlemesidir. Kişi gerçekten somut ya da somut bilimle uğraşmışsa, denemiş, üretmiş, yeni yeni güzel buluşları ya da eserleri ile insan önüne çıkmışsa, ego, kibir, kendini beğenme huylarından uzaklaşıp, iyi insan olabilme, insanlığa faydalı olabilme uğraşı içindeyse, neden kendisini “kerametli” diye tanımlasın ki? Tanrı yarattıkları içinde yüzbinlerce canlı varken, aklı sadece insana vermiş, olağanüstü güç, en zor olanı dahi yapabilme kudretini dahi insana verebilirdi elbette, görünen o ki, yaşadıklarımız gösteriyor ki, böyle bir keramet insan da yok. İnsan akıl sahibi ve yetiştiği ortama, aklını kullanabilme becerisine, algı seviyesine göre, bazılarımız daha iyi daha başarılı, bazılarımız vasat seviye de, bazılarımız ise akılsızlığından değil, tembellik ve gayretsizlikten geri planda kalmayı tercih etmiş. Biraz da içinde bulunduğu şartları ve hayatın sunduğu imkân ve fırsatlar, rastlaşmalar dersek hata olmaz. İnsanoğlu ile keramet, olağanüstü, olağandışı yakıştırmaların tümü insan marifeti, insan yanılmasıdır.
Mir Murat Demir