Kayboldum, kendimi bulamıyorum | Gökhan Barış Pekşen
Her gün tenimi giyiyorum kıyafet gibi..
Sadece duygular yetmiyor insan kalmaya;
dünyanız sert dedi Dasha,
dünyanız görsel,
dibinde ince kırmızı bir halka kalır içtiğin şarabın ve dünyanızı o ince halkanın kan rengine benzetiyorum dedi..
Kanatlarımı söküyorum her sabah Dasha,
dünyamızda yer çekiyor,
gök itiyor;
uçmak yasak..
Kanatlarımı söküyorum her sabah Dasha..
Çizili bir düzeni adımlıyor ayaklarım;
kaldırımlar dar,
yollar hep yalnız..
Dünyanız beni havaya mı hapseder, suya mı bular dedi Dasha?
Dünyanız beni fark eder mi?
Korkuyorum;
tenimi unutmaktan,
dünyanızın benliğime karışmasından..
Hatta kendimi bulabilmek bile mümkün mü Barış?
Aziz Francis Bazilikası– Assisi/İtalya 2019/Şubat
Bu kartı sana Hikkim köyünden
atıyorum Dasha,
aşağı düşersem 4400 kanadımın kırılmasına en çok Amshu üzülecek ve karanlık tüm
ruhumu ele geçirecek..
Hatırlıyor musun;
seni derinlemesine hissedip, suçluluk hissini yok etmek için uğraştığım o son geceyi..
Bazen kapana kısıldığında seni kurtarması için bir kurbana ihtiyacın olur,
ben,, beni sundum sana o gece..
Sonrası hanginiz daha hızlı çıkarsa evden,
evde kalan kişi mutlu olsun diye iki çizik attım göğüslerime,
o izlerle Tanrı‘ya olan ibadetimi tamamlıyorum her yenilenen günle..
Sevdiklerimiz ve seviştiklerimiz cinsiyetsizdir Dasha..
Gereksiz baş ağrıları
suya eğilmiş yüzümün acı tadından vazgeçişler..
Oysa;
yorgun ve kendi kapımı çalacak kadar yalnızım..
Kendini tekrar eden Tanrılar
yenilikçi olamadıkları için aydınlık hapsoluyordu ruhuma..
Bazen aldandığım her şeyin anal seks kadar acı verdiğini, bazen aldandığım çoğu
şeyi, pencere üzerinden dağınık odaya giren eski bir türküye dökülen gözyaşı
kadar anlık olduğunu çok fark ettim ama yine de ağlamayı o ana eksik etmedim..
Bu kartı sana Hikkim köyünden atıyorum Dasha..
Kendi kanımı kendi damarlarıma
enjekte edeli kaç sene oldu
hatırlamıyorum..
Hayatı hiçleyişimin filmini henüz çekemediim..
Ötekilerinin isyanları henüz bastırılamadı şehirde,
tamamlandıkça eksik kalan bu sesler
artık onların fısıldadıkları sözcükleri eritip
kendimi uyuşturacak bir tür antidepresan almamı sağlıyordu..
Korkuyorum Dasha,
işte anlam kargaşası, kime neden sustuğunla alakalı..
Sadece en çok seninle zaman geçirdim ben, bu yüzden kısacası suskunluğumu
sevmek için emek göstermeyecek kadar yorgundum..
Tanrı utangaç bir engelli aslında, sadece cevap arıyor, her annesinin yalanına inanmak isteyen gibi..
Bu yüzden artık kolaylaştığını
sanıyorum pek çok şeyin..
Bu yüzden meditasyon yapan insanları samimi ve kolaycı buluyorum,
tıpkı yansımalarda olduğu gibi kendini aramakla geçen yılların bu ölümcül
vebasına kapılmak gibiydi yaşamak..
Sonra dedim ki aynadaki
suretime;
senin sevgin yaşamdan iyidir
bu yüzden dudaklarım seni yüceltir..
Ömrümce övgüler sunacağım, senin adınla ellerimi kaldıracağım..
Ağzım sana övgüler sunacak
hatırla –
kimsenin dokunmadığı yerleri acıtıyorlar..
Bu kartı sana Hikkim köyünden atıyorum Dasha..
Hayatı uzaktan seyreden,
tamamen tepkisiz,
edilgen ve kendini yücelten,
üstün kılan bu adama neden açmadın kapılarını!
(senin acı kışını eriten deli
bir fısıltı)
Sonsuza dek ruhumdaki bu acıyı bir kez çarmıha gerdim
içinde gömülü,
bir yanlışlık olamaz mı Dasha?
Zamanın kumları benim için mi aşağı akıyor?
Ne düşündüğünü bilmek
istiyorum,
bilmek istiyorum..
(mezarında çıplak iken, o yalnız kaldığında)
Bir karanlık ve güneşi kör eden bir ninni
duvarda yazı
meselde bir azir..
O, ışıktan korktu
o, feda etti
Ve o, Tanrı ve gazabından onun emri ile ifşa edildi..
Hikkim postanesi – Nisan/2019
Himaçal Pradeş 172114, Hindistan
– Hatta kayboldum, kendimi bulamıyorum
– 13042019