Kargo | Necdet Arslan
Demirden kemikten ve ilkyazlardan
Daha yalancıydı diyeceksin
Biliyorum
Neden bozdun suskunluklarını alaca karanlıkların
Diye sormayacağım
Hep bu tür yanıtlar…
Kıyamet bakışlı ağlamalarını dindirmeden
Ellerini suçu sabit şarkılarla bağlayabilirdin
Kaçınca bir ağırlık kalıyor ortada
Külden daha ağır
Gizli yakarılardan daha karışık
Bir noksanlık var bu öyküde
Üstelik korktuğunu hiç kimseden işitmemiştim
Lanetli taşlara dokunduğunda
Ay birazdan darmadağın olur
Beklenilmezliğin geri adımlarını sür vahalara
Sürüye sürüye götür ve
Tıka basa doyur kum çorbasını kaşıklayarak
Zehirli adımlara geçit vermez İthakiler.
Rüzgarların ıhlamur kokularıyla yıka bedenini
Tohum yerine bütün suçüstülerini savur toprağa
Hararetin ve soğuğun minder güreşi
Birazdan başlar
Yıkılmak istemiyorsan
Bekletme boşu boşuna kaçıp götür buralardan
Adımlarının çöle bıraktığı çelik izler
Ne kadar suskun olursa…
Haykırma ki
Herhangi bir sınırsızlığın arkasına sığınmasın ninniler
Yapraktan yaprak
Güneşten güneş
Dirençten direnç doğuracak yeni birini bulmak gerek…
NECDET ARSLAN