Kanadalı Türkler’in 105 Yıldır Unutulan Tehciri | Prof. Dr. Kemal Çiçek
Osmanlı hükumetinin 1915’teki Ermeni tehcirini yapmasından 8 ay önce Kanada hükumeti bir ‘Savaş Önlemleri Kanunu’ çıkardı ve 200 Türk’ü Osmanlı oldukları için esir aldı. Bin kilometre uzaklıktaki toplama kampına sürülen Türkler ne mektup gönderebildi ne de seslerini duyurabildi. Türk olmaktan başka suçları olmayan bu insanların bir kısmı topluca gömüldü.
Tarihimizle yüzleşmenin gerekliliğinin konuşulduğu bugünlerde Birinci Dünya Savaşı’nda Türk ve Müslüman oldukları için tehcir edilen Kanada’daki Türkler için en azından bir taziye mesajı beklemek hakkımızdır.
Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıl dönümünü hatırlamak ve özellikle savaşla ilgili az bilinen konulara değinen yazılara devam ediyoruz. Bu hafta Birinci Dünya Savaşı’nda Kanadalı Türk tehcir mağdurlarının unutulmuş hikâyesini anlatacağız. Bu hikâye İpek Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Işıl Acehan’ın çalışmasına kadar mezarları bile bilinmeyen insanlarımızın hikâyesi. Osmanlı hükumetinin Ermeni tehcirini yapmasından 8 ay önce ‘Savaş Halinde Tedbir Kanunu’ çıkarıp esir toplamayı yasal hale getiren Kanada hükumeti, Osmanlı vatandaşı Ermeni ve Rumlara dokunmadı. Sadece Türkleri tehcir ederek Kingston kentindeki Fort Henry esir kampına götürdü.
EKMEK İÇİN
AMERİKA VE KANADA
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı vatandaşlarının hatırı sayılır
bir kısmı geçimlerini temin etmek için Amerika kıt’asına gitmeye başlamıştı.
Güney Amerika’ya genelde Osmanlı Devletinin Suriye, Arabistan ve Afrika
topraklarından Müslüman göçmenler gidiyordu. Kuzey Amerika’ya gidenler ise daha
çok Ermeniler olmakla birlikte çok sayıda Müslüman Türk, Kürt vs. vardı. Savaş
öncesinde sadece ABD’ye göç eden Osmanlı vatandaşlarının sayısı 70 binlere
yaklaşmıştı. Bunların hikâyelerini iyi kötü biliyoruz. Ancak Kanada’ya giden
bir avuç Osmanlı Müslüman vatandaşı hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz.
Dr. Acehan’ın anlattıklarına göre gözden ırak ve yüzyıldır belleklerimizden
silinmiş olan bu insanların çoğu bugün Erzincan’a bağlı olan Kiğı kazasındandı.
SÜRGÜN
SEBEBİ: TÜRK OLMAK
10 Kasım günü askeri vagonlara doldurulan Türkler’in, bütün Osmanlı
vatandaşlarının düşman muamelesi görmediğini anlamaları uzun sürmedi. Osmanlı
vatandaşı olmalarına rağmen kendileriyle aynı iş yerlerinde çalışan Ermeniler
ve Ortodoks Makedonlar tutuklanmamıştı. Hatta gazetede çıkan haberlere göre
Türkler’in alıkonmalarının asıl nedeni Brantford kentinde yaşayan 400
Ermeni’nin korunmasıydı. Kanada, savaş ilan edildiğini duyan Türkler’in isyan
edebileceğinden ve Ermenilere saldıracaklarından endişe etmişti. Yine bazı gazetelere
göre Türkler’in yeni kurulan posta ofisine bombalı saldırı düzenleyeceklerine
dair sayısız ihbar yapılmıştı. Hâlbuki çoğu okuryazar olmayan Türkler’in
muhtemelen savaştan bile haberi yoktu.
BİR
MEÇHULE YOLCULUK
Türkler önce 30 askerin eşliğinde karakola götürüldüler. Burada
protestolar ve açlık grevleri oldu. Daha sonra kendilerine Toronto’da Stanley
askeri barakalarına götürülecekleri söylendi. Ancak orada boş yer yoktu. Burada
iki gün kaldılar. Sonra Kingston’da bulunan Fort Henry kalesine nakledilecekleri
bildirildi. Tekrar tren vagonlarına bindirildiler. Kendilerini istasyonda
binlerce meraklı kalabalık bekliyordu. Ancak Türkler tecrit edildiler ve
kimseyle görüştürülmediler. Askerlerin vagonlara getirdikleri yiyeceklerle
beslendiler. Daha sonra yaklaşık 1000 kilometre uzaklıkta ücra bir yer olan
Kampuskasing’deki toplama kampına yolculukları başladı. Burası rayların bittiği
ve kasım ayında Kuzey Kutbu kadar soğuk olan bir yerdi.
MEKTUP
GÖNDERMELERİ BİLE YASAKTI
Kanada hükumeti kamplardaki insanlara tecrit uyguladı. 25 Kasım 1914’te
yakınlarına akıbetlerini bildirmek isteyen Türkler’e Osmanlı İmparatorluğu ile
haberleşme yasağı getirildi. Bir mektup bile göndermek yasaktı. Hâlbuki Suriye,
Halep ve Deyrizor’da zorunlu iskâna tabi tutulan Ermeniler istedikleri zaman
Amerikan Konsolosluğu’na gidebiliyor ve yardım alabiliyorlardı. İsteyenler
Amerika’daki akrabalarına mektup gönderebiliyordu. Amerika’dan gelen mektuplar
kamplarda sahiplerini bulabiliyordu. Ordu komutanı Cemal Paşa ordunun levazım
deposundan Ermenilere gıda ve malzeme gönderiyordu.
NEDEN
TEHCİR EDİLDİKLERİNİ ANLAYAMADILAR
Geçimlerini temin etmek için Kanada’ya göç edenler demir ve
çelik dökümhaneleriyle meşhur Brantford şehrine yerleşmişlerdi. Vatanlarıyla
tek bağlantıları belki de kazandıkları paraların bir kısmını ailelerine havale
etmekten ibaretti. Buna rağmen 9 Kasım günü aniden kapıları çalındı ve
kendilerine esir alındıkları bildirildi. Daha kötüsü tehcir edileceklerdi.
Toronto Star gazetesinin konuştuğu Türkler kendilerinin Kanada vatandaşı
olduğunu söylediler ve “Neden tutuklandığımızı anlayamadık” dediler. Bazıları
vatandaş olalı 10 yıl olmuştu. Durum ertesi gün gazete manşetlerinden
anlaşıldı. 5 Kasım günü Britanya Krallığı Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan
etmişti. Kanada teknik olarak İngiltere’nin düşmanını düşman bilmek zorundaydı.
İşte 10 Kasım günü evlerinden alınıp götürülen 200 Türk işçinin dramı böyle
başladı.
KENDİ
KAMPLARINI KENDİLERİ YAPTILAR
Binbir meşakkatle ve yüzlerce kilometre yürütülerek esir kampına
götürülen Türkler burada insanlık dışı muameleye tabi tutuldular. Günlerce
vagonlarda yaşamak zorunda kaldılar. Çünkü ortada bir esir kampı bile yoktu.
Bir Kanadalı muhafızın günlüğünden öğrendiğimize göre esirlere içinde
kalacakları barakaları ve etrafındaki tel örgüleri yapmaları emredildi. Sürekli
kar tipisi altında günlerce çalışan Türkler kamplarını inşa ettiler. Sağlıksız
koşullar ve salgın hastalıklar yüzünden birçoğu hastalandı. Bazıları öldü.
Birçoğu ruh sağlığını yitirdi. Kamp sakinlerinin akıbetleri hâlâ bilinmiyor.
MEZARLARI
BİLE YOKTU
Bugün bu kamplarda yaşayanların akıbetleri hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Tek
bildiğimiz suçları Türk olmak olan bu insanların bir kısmının Brantford
kentinde Mount Hope Şehir Mezarlığı’nda topluca gömüldükleridir. Buraya “Turkish
Plot” (Türk Bölümü) denilmişti. Mezar taşları bile bulunmuyordu.
SİVİL
TOPLUM HAREKETE GEÇTİ
Dr. Işıl Acehan’ın araştırmaları sonrasında Kanada’daki Türk sivil toplum
örgütleri harekete geçti. Yakınlarda bu insanlar için üzerinde Ay-Yıldız ve El-Fatiha
ibaresinin bulunduğu mezar taşları dikildi ve mezarları belli oldu.
KAYITLARI
SİLİNEN KANADALI TÜRKLER
Kanadalı araştırmacı Bill Darfler’in 1950’lerde Kanada hükumetinin Birinci ve
İkinci Dünya Savaşı esir kamplarına ait tüm bilgi ve belgeleri imha ettiği
söylenmektedir. Bu doğruysa, Kanada’daki bu Türkler ve kamplardakilerin
akıbetleri hakkında daha fazla bilgiye sahip olmamız zor görünmektedir. Fakat
savaş öncesi nüfus kayıtları ve gazete haberleri sayesinde Bill Darfler onların
hikâyesini kısmen yazmayı başarmıştır.
KANADALI
TÜRKLER’İN YÜZYIL SIR OLARAK KALAN SIRLARI
Bundan yüz yıl önce kasım ayında Kanada hükumeti ülkede yaşayan Türkler’i, çoğu
Kanada vatandaşı olmasına rağmen tutukladı ve süngü zoruyla tehcir etti. Bu
kamplar Brantfordlu Türkler’in sonu oldu. Dr. Işıl Acehan’ın araştırmasına
kadar kimse onlardan haberdar değildi. Şehir mezarlığında bir köşede adeta sır
olmuşlardı.
KANADA’NIN
YÜZLEŞME BEKLEYEN TEHCİR KANUNU
1914 yılının Kasım ayında Kanada hükumeti “Savaş Önlemleri
Kanunu” adıyla bir kanun çıkardı. Bu kanun çerçevesinde İngiltere’nin savaş
ilan ettiği ülkelerden gelen göçmenler tehcir kamplarına gönderildi. Aralarında
Kanada vatandaşı olan Türkler ve Ukraynalılar çoğunluktaydı. Bunların
akıbetleri meçhul kaldı
Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK
[
Resim1- Spirit Lake / yürütülen Türk esirler. Quebec-Kanada
Resim2- Kingston’da bulunan Fort Henry kalesi esir kampında Türkler-Kanada
Resim3- Yoho Kampında Türk esirler ve yol temizliği – Kicking Horse Canyon-Kanada
Resim3- Kendi yaptıkları ahşap kulübelerde esaret. Spirit Lake Esir Kampı-Kanada
](https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10153938369689760&set=pcb.10153938370639760&type=3&__tn__=HH-R&eid=ARCeHRGIzVFQiNgH3R5Rrqawty9ymrYB82qnvf7h1s5veeZfPxuu5vt1uWqCDWoCKlpbnm6VJXHXE18e)
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Güzel yazı, emeğinize sağlık.. Hak arayışları için böyle konuları güncel tutmak önem arz ediyor.