Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Kadın değil, Günah Keçisiyiz! | Ali Asafoğullar

09.03.2020
1.363
A+
A-
Kadın değil, Günah Keçisiyiz! | Ali Asafoğullar

Sayelerinde çırılçıplak geziyoruz memlekette. Gözlerini, sözlerini eksik etmiyorlar çünkü bedenimizden. Ne kadar giyinsek de fark etmiyor, kafalarında hep çıplağız biz. Kıyafet özgürlüğümüz elimizden alındığı gibi, vücudumuz de bize ait değil…

Memelerimiz var mesela ama bizimle alakaları yok. Başbakanın şiddetle tavsiye ettiği üzere, doğuracağımız üç çocuk için, kutsal ailenin yapıtaşı, kutsal süt ünitesi onlar. Emzirme sutyeniyle sıkı sıkı korunsun, uslu uslu otursunlar. O kadar! Olur da elbisemizin penceresinden aksilik yapıp görünmeye kalkarlarsa vay hallerine! Elinde kumanda, kanal kanal gezen iktidar partisinin genel başkan yardımcısı düzeyinde muhatap alınıp kovulurlar.

• • •

Vajinamız var mesela ama vajina dememiz ayıp. Böbrek, dalak gibi bir organ ama Başbakan yardımcısı tarafından yüz kızartan sözcükler listesine alındı. Yumurtalar izin verdiği sürece ayda bir kanıyor, adına regl deniyor ama o da ayıp. Kısık sesle ‘halam geldi’ dememize izin var. Bu eşsiz benzetmenin çıkış noktasını bulmak için geleneklerimizin karanlık dehlizlerine dalmaya hiç niyetim yok. Ama bu regl öyle ayıp bir şey ki, ramazanda toplum içinde yemek yiyen başörtülü kadınlar böylece regl olduklarını ilan etmiş sayıldıkları için, elbette ki bir erkek tarafından kınandı. Başörtülü bir kadın ramazanda oruç tutmuyorsa vajinası kanıyordur çünkü misal şeker hastası olma ihtimali bu kafa için fazla bilimsel.

• • •

Dudaklarımız var bizim. Kırmızı çok yakışıyor. Ama işte erkek üzerinde bir kilo keçiboynuzu yemişçesine afrodizyak etkisi yaratabileceğinden, THY’de kurum düzeyinde tartışıldı. Hostes kırmızı ruju sürünce ne olacak, servis yaparken, demli çay isteyen yurdum erkeğinin aktive olan testosteronu, kalbinde meydana getirdiği ritim artışıyla bedenini titretip, sıcak bardağı üzerine dökmesine neden olacak! Kırmızı rujuyla “içecek ne alırsınız efendim” diyen kadının dudaklarının arasındaki bu büyük tehlikeye “dur” demek elbette yine erkeklerin işi.

• • •

Özgürlüklerimiz için sokağa çıktığımızda, devletin polisi saçımızdan sürükleyip, vura vura kalçamızı kırdığında adı hatırlanmayan -aslına bakarsanız gerek de duyulmayan- Başbakan tarafından “ bir tane ‘kız’ mıdır, ‘kadın’ mıdır artık bilemem” olarak seslendiği insanlarız biz… Ya üzerinden etiketi sökülmemiş yeni bir tişört, ya paketi açılmış eski bir hediye… Çok affedersiniz o yüz kızartan vajinanın içindeki zar da bizim değil elbet, erkeğe sunmakla yükümlü olduğumuz, bize emanet edilmiş hazine o.

• • •

Eşşek gibi çalışırız ama emeğimiz bizim değil. Merdiven altlarında, pencere pervazlarında güvencesiz, üç paraya çalıştırılıp görmezden geliniriz. Kadının yeri evi tabii de mecburiyet olunca… Gerçi iki ucu kakalı çomak! Kadınlar iş aradığı için işsizliğin yüksek olduğu, bakan düzeyinde ciddiyetle öne sürülmüştü. En iyisi gözden ırak olsunlar, erkeklerin istemeyeceği işleri yapsınlar, bir de çok kazanıp şımarmasınlar. Maazallah kendimize güvenimiz falan gelir de ‘’başlarım böyle hayata’’ deyip, çekip gideriz! Gerçi bu asiliğin de çaresine bakılmış. Sokak ortasında öldürülmemizin önünde pek bir engel yok. Cezası, ‘namus temizliğine davetiye…’’ Tahrik indirimi memleketin erkeklik haklarının en iyi avukatı…

• • •

Biz varız ama biz bize ait değiliz. Başbakan düzeyinde dillendirilen kürtaj yasağı “anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, anası ölsün” şeklindedir. Başkent belediye başkanı düzeyinde ise “tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar” şeklindedir. Konu bakan düzeyinde ele alınmış ancak dibin dibi olarak tanımlanabilecek olan açıklama, görevi insanlığa karşı işlenmiş suçları araştırmak olarak belirlenmiş, meclis insan hakları komisyonu başkanından gelmişti. “Tecavüzcü, kürtaj yaptırmak isteyen, iğrenç bir mahlukun yavrusunu doğurmak istemeyen mağdur kadından, tecavüz kurbanından daha masumdur.”

• • •

Onlar, günde beş kadının öldürüldüğü, son on yılda kadın cinayetlerinin yüzde bin dört yüz arttığı memleketimizin iktidar temsilcileri. “Biz karısını kırk yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bu güne kadar duymamıştık” diye şaşıran Bülent Arınç’ın yol arkadaşları. Bugünlerde bir hayâdır, iffettir almış yürüyor. Sıfırlanamayan paralarla, kirli ortaklıkla, özgürlüğü ve hayatı yalan dolanla elinden alınmış insanlarla, öldürülen çocuklarla, çekirdek gibi çitlenen işçilerle, tabutu bedeninden ağır çeken Berkin’le, onun acılı anasını yuhalatmakla falan ilgili değil. Mesele kahkaha ama durum gülünç değil.

• • •

‘’Kadınlar toplum içinde kahkaha atmasın’’ demek; kadın katillerinin “güldü, tahrik etti, vermedi, öldürdüm” savunmasının temelini oluşturuyor. Bu, komşumuz X efendinin ağzından dökülmüş bir saçmalık olsaydı, karşısına geçip katıla katıla güler, kapısını çalıp “kim o?” dediğinde, ‘’vajina’’ der eğlenirdik. Ama değil… Bülent Arınç, AKP’nin kadına bakışını temsilen yaptığı konuşmayla gündemi değiştirmiyor, aksine on iki yıldır hiç değişmeyen kendi gündemlerini hatırlatıyor. Örtülü, örtüsüz bütün kadınların vücudunu, gözleri ve sözleriyle yıllardır çıplaklaştırmaları hiç gülünç değil, aksine çok korkutucu. Haramdan, kıyımdan değil de, vajinadan utanıp kahkahayla irkilen bir zihniyetten ve her gün kadınları hedef alan bu tacizden nasıl kurtulacağız? Asıl soru bu.”

*Alıntı

Ali Asafoğulları
Ali ASAFOĞULLARI’nın şiirlerini okudukça kelimeleri ya da cümlelerin tesadüfen seçilmediklerini göreceksiniz! Bir mimar titizliğinde inşa edilmiştir her bir kelime. İmge, hayal gücü, duygu yerli yerindedir. Sözcükler arasındaki anlamsal bağlantılarda kopukluk göremezsiniz, ses görselliğine önem verir. Yurdagül ÖZAY
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.