İsyanın Sebebi Cehilledir | İbrahim Ülger
Batı ve batının etki alanındaki toplumlar iki kıskaç altında heder olmaktadır. Büyük bir çoğunluk teslimiyeti tercih ederken, küçük bir azınlık isyan ettikçe, firavunlar azgınlaşır, tüm hışmıyla, topluma yüklenir. Teslimiyet bir başka deyimle kölelik daha da derinleşir. Teslimiyetin sebebi korkudur, bu gayet anlaşılabilir. Ancak isyan edenler, sözde zulme karşı çıktıkları, esareti reddettikleri zannına kapılarak hem kendilerini aldatır hem de zalimlerin baskılarını arttırması için fırsat verir. İşin ilginci, teslim olanlar, isyan edenleri destanlaştırarak veya kahraman görerek, hem korkularını gizler hem de sözde cesur olanları sürekli kışkırtır.
Zalimler, bir düşman yaratarak varlıklarını sürdürürler. İşte isyan edenler firavunlara bu fırsatı verir. Peşinde yakılan ağıtlar, kahramanlık hikayeleri, şehitlik naraları zulmü zayıflatmaz, aksine daha da perçinleştirir.
Sözde isyan edenler teslim olanların bu gazına gelerek, insanlık için ne kadar iyi bir şey yaptıklarını düşünerek, egolarını tatmin eder.
Firavunlar, asilerin bu durumundan rahatsız olmaz. Çünkü onlar kendilerine bir düşman yaratarak varlıklarını sürdürmenin gerekçesini oluştururlar. Niyetleri bu olmasa da isyan ederek firavunların hizmetkarı, başka bir deyimle fedaisi gibi çalışmış olurlar.
İsyanın bize öğretildiği gibi bilinçlilik hak arama, özgürleşme olmadığını aksine aczin içinde debelenmek, çare üretememek, aslında sözde karşı çıktıkları firavunların işini kolaylaştırdıklarının farkında olamayacak kadar cahildirler.
O halde ne yapmalı sorusuna cevap aramak zorundayız. Erdemli insanlar isyan etmek yerine çözüm üretir, firavunluğu alt etmenin yolunun ona düşmanlık yapmak olmadığını anlamalı, hayal ettiği dünyanın kültürel, düşünsel, ekonomik, sosyal alanlarını oluşturmak için, kimseyle çatışmadan, hatta firavunlara yakın durarak düzeni değiştirmenin çabası içine girerler.
Değişim kapasitesi olmayanlar, hiç bir şey yapmıyorlarsa bile, çaba harcayanlara güç vermeseler bile, olası çabaları engellemek yerine en azından sessiz kalmalı, olası alternatif gelişmelerin gelişimini kösteklemek yerine destek sunmalı, en azından yeni düşüncelerin gelişimine engel olmamalı, Diyojen’in dediği gibi gölge etmemelidirler.