İstanbul’un orta yerinde sinema | Ünata Öztürk Akkoyunlu
Okul çantamızda “Orhan Velı”
Sokaklarda
Salkım söğüt “Hanımelleri” vardı
ve sokaklar o yüzden
Sevgilimizin eli gibi kokardı..
Biz ne güzel anılar biriktirdik..Aşkın en güzelini,dostluğun en yücesini yaşadık da…
Şimdilerde geçmişin aynasından yansıyan günlere bakıp avunuyor birazda övünüyoruz kendimizle.
Mesela, o Fötr şapkasının altında kalın çerçeveli gözlükleriyle bile asi bakışlarını savuran “Cem Karaca’nın” Ayaklı mikrofonu iki eline alıp savururken, o müthiş sesinin İspanyol paçalı pantolonu ile birlikte, sağa sola savruluşuna tanık olduk..
Mesela Tanju Okan’ın “Hasret” şarkısını bizzat kendisinin karşısında dinleyip de ağlamışlığımız da oldu..
Ya, Barış Manço’nun “Kurtalan” Expres’inde birlikte yolculuklarımız…
Cıgaralardan Harman’ı, şaraplardan “Derdalan’ı” içip içip Yasemin harmanlı gecelerin koynunda sızdığımız günler..de.
Hatta biz,
her gece bir yatakta aşık olmayı
hele de aldatmayı
hiç bilmezdik
gün olur sokağında yarimizin
yarı aydınlık bir direk lambası gibi
sabahlara dek beklerdik
hem… Bir sevdik mi
Allah’ına kadar
uğrunda sokakları yakacak kadar
SEVERDİK..
Biz ne anılar biriktirmişiz..!!
Göçüp gitsek ne yazar..Yüreğimizde bir yığın aydınlık anılar,başımızda hala sevdanın kavak yelleri..
Derin bir darbenin ortasında kalan insanlığın son “romantik şövalyeleri” olarak diyeceğim odur ki…
Biz severek,hayatın sundukları ile sevişerek öldük..
Üzüntüm ise; tepeden tırnağa fiber ağlarla örülmüş bir dünyanın sibernetik kaosunu gerçek sanan ve yanılgıları bile zafer olarak algılayan yeni neslin, doğallıktan uzak ve bencilleşen dünyanın (ASLINDA İNSANLIĞIN) acımasız sunumları ile yaşamak zorunda kalacaklarına üzülmekten başka elimizden birşey gelmiyor..
Biz ne güzel anılar biriktirmiş ve herşeye rağmen ne de sade ve doğal yaşamışız.
Şükürler olsun.