İki Eylül Caddesi | Ersin KURT
Bir yerde his de yanılır
Ona bakma
Senden bana fayda yok
Benden sana olur ama.
Ne bileyim abi
Hiçbir şey yapamazsam
Yörende dolaşırım
O da bir şey, değil mi?
Kimse cesaret edemez sana bakmaya
Sayemde rahat edersin
Belki yan yana görünce bizi
Utanır eskiliğinden
Yeniler kaldırım taşlarını da İki Eylül Caddesi
Seni işten aldığım bir gün
Ekmek asalım fırın demirlerine
Karnı acıkanlar alsınlar
Ben doyarım
Hem bizden görürlerse
Utanır, zenginler de asarlar
Sence olasılık dışı ama
Denemeden bilemeyiz
Fırın demirlerine ekmek asalım
Paramız yetseydi fırını asardık
Kimse aç kalmazdı
Üzerine alınma da
Tanıdığım herkes neden fakir abi?
Dur, yorulma sen ben açıklarım:
Kesinlikle yoksulluğun tek suçlusu
İki Eylül Caddesi
Bak, gördün mü demiştim sana
Isı derecem yüksek değilmiş işte
Tamamen annemin işgüzarlığıymış o.
Yahu ben bir başımayken ”bir” bile olamadım
Ama birlikte yoksul olduk seninle,
Az şey mi bu?
İnsanlığımız sayesinde ve
Eksiklerimiz yüzünden çabucak kaynaştık.
Benim hiç sevgilim olmadı be abi!
Seninle sevgili olsaydık
Demirkubuz filmine iki bilet alırdık
Demirkubuz filmlerinde de nedense bütün kadınlar
Soğuk, geçimsiz, aksi…
Geç oldu kalkalım mı?
Eve gitmezsek merak eder İki Eylül Caddesi.
Tamam, tanıdığım bütün abileri öldürdüm
Ama romantizme hazır değilim henüz
N’olur yapma!
Sırası değil şimdi
Ben her şeyi ağırdan alanlardanım
Aşırı münzevilikten kör kütük sarhoşum
Ellerinse aşırı dinci,
Dokunursan çarpılırız
Çarpılmalar hep korkutur da beni.
Varsın bir dokunuş alacağım olsun senden
Nasıl olsa sabaha unuturum
Ama yalnızlığımı ölsem unutmam!
Her durumun en az bir sorumlusu
Aranır da bulunur ya hep;
Alçak, kalleş, sinsi…
Tek sebebidir kimsesizlikten yok oluşumun
Alenen ilan ediyorum
Kanlı bıçaklı düşmanımdır artık
Yok olası İki Eylül Caddesi.
Çoktan çıktı ok yaydan
Bütün caddeler, yok olsun şimdi!