İbrahim Demirel’in Sanat Atölyesi | Ayşe Kaygusuz Şimşek
Fotograf, resim ve grafik sanatına açılan bir kapı var Ankara-Beştepe’de: Fotoğraf, resim ve grafik sanatçısı İbrahim Demirel’e ait Galeri Sanatyapım Plastik Sanatlar Atölyesi!
Ankara – Fotograf, resim ve grafik sanatınaaçılan bir kapı var Ankara Beştepe Alpaslan Türkeş Caddesi’nde. Her gün açılır ve ilgilisini, içinde barındırdığı derin bilginin, güzelliğin alıcısını bekler. Mütevazi, ama şık bir kapıdır ve sanatın büyülü havasıyla karşılar sizi. Kırk yıllık dost gibi açılır yüzünüze, sıcak bir insan sesi dokunur yüreğinize, gülümseyen bakışlar eşliğinde: Galeri Sanatyapım Plastik Sanatlar Atölyesi! Böyle bir kapıyı açık tutan ise, 50. Sanat Yılı’nı kutlayan ressam, grafiker ve fotoğraf sanatçısı İbrahim Demirel’den başkası değildir. Galeri Sanatyapım’ın sahibi Demirel aynı zamanda yayıncıdır da. Sanatın çok çeşitli dallarında sürekli bir üretim içinde. İnsana ve insani değerlere, sanata evrensel bir pencereden bakan, insan ilişkileri güçlü, dost canlısı biri.
İbrahim Demirel, 1941’de Malatya, Körsüleymanlı Köyü’nde doğdu. Akçadağ Öğretmen Okulu, Çapa Öğretmen Okulu Resim Semineri ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1982’de Galeri Sanatyapım Plastik Sanatlar Atölyesi’ni kurdu. Bugün Başkent’in seçkin sanat merkezlerinden biri olan bu atölye ciddi, tutarlı eğitim anlayışıyla sanat eğitimi vermektedir. Birikimini, atölyeye bir okul, bir müze niteliği kazandırarak geliştirip gelecek kuşaklara aktarma mücadelesi içinde Demirel. Fotoğraf sanatçılığı, eğitimciliği, koleksiyonerliği, çeşitli kuruluşlardaki danışmanlıkları, yayımladığı kitaplarıyla kültür yaşamımıza birçok ürün ve hizmet kazandırdı. Eğitimciliğini, emekli olduğu Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve İletişim Fakültesi’nde sürdürdü.Grafik ve fotoğraf çalışmalarıyla yurt içinde, yurt dışında (Çin, Yugoslavya, İtalya) çok sayıda ödül aldı. Ayrıca dia gösterileri, sergiler, konferanslar, radyo ve televizyon programları, çeşitli sanat yayınları yaptı. 2004 yılında yaptığı fotoğraf çalışmalarıyla Truva Sanat ve Kültür Derneği‘nce Yılın Fotoğraf Sanatçısı Ödülü’ne layık görüldü. AFSAD, FSK, İFSAK ve Gezginler Kulübü’nün de onur üyesidir.
Emanet bir fotograf makinesiyle başladı her şey
İbrahim Demirel, fotoğrafa 1966’da, doğduğu topraklarda yaşayan, üreten insanları, emanet bir makineyle fotoğraflayarak başlar. Amcasının cenaze fotoğrafıyla Çin’deki bir yarışmada birincilik ödülü alır… Enver Gökçe, Ahmed Arif, Nâzım Hikmet gibi şairlerin şiirleriyle eşleştirdiği siyah beyaz fotoğraflarını çeşitli formatlarda yayımlar. Kitap, kartpostal, afiş ve broşür haline gelen fotoğrafları, yurt içi ve yurt dışında -özellikle Almanya ve Yunanistan’da- geniş kitlelere ulaşır. Kitapçılarda satılır, dağıtılır ve sergilenir. İnternetin olmadığı o yıllarda, onun bu fotoğrafları tebrik kartı olarak insanlar arasında büyük bir rağbet görür
Gün gelir, Nâzım Hikmet fotoğrafları ve şiirleriy ile değişik yörelerden çektiği çocuk fotoğraflarından hazırlanan bir takvim yüzünden hapse girer.
“yer depremi sel baskını kuraklık filan/ kara sevda ayyaşlık filan/ polis copu hapishane kapısı filan/ senin yolunu gözlüyor atom bombası filan/ hoş geldin bebek/ yaşama sırası sende/ senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan”
Bu tutuklanmayla, kendi deyimiyle “Nâzım şiirleri yüzünden hapse giren ilk adam” ünvanını alır. “Toprak Ana”, “Anadolu’yum Ben” ve “Canlar Pazarı” adında peş peşe dizi fotograf kitapları çıkarır. Her bir karesi Anadolu’yu, Anadolu insanının gerçekliğini, acısını, duygusallığını, yokluğunu, üretkenliğini gözler önüne serer. Bir bakıyorsunuz okul çağındaki çocuk dağda koyun otlatıyor; bir bakıyorsunuz, yöresel giysiler içinde bir kadın taş duvarlı dam evinin önünde ip eğiriyor; bir bakıyorsunuz, ‘köprübaşı’ denilen bir meydanda işsizler, dizilmiş bir duvarın dibinde iş bekliyor!..
Peş peşe dizi fotograf kitapları
Çıkardığı ilk üç kitapta yer alan fotoğrafların her bir karesinden esinlenerek bir şiir, bir öykü, bir roman, bir kitap yazılır diye düşünürken, arkasından, “Yaşam Kavgası” fotoğrafları çıkıyor önünüze. Ruhunuzun en derin kuytularına ulaşarak sarsıyor sizi. Yine bir kadın! Ananız, ebeniz ya da nineniz olabilir, Yörük çadırının önünde keçisiyle oturan bu kadın. Geçmişteki yaşam kavganıza dokunan uzak ve uzun bir el!
Sonra, “Boşluğun Sesi 1- 2” sıralanır çarpıcı görüntülerle… Arkasından “Sonra Renk Geldi” diye bir başlıkla dalarsınız Demirel’in renk dünyasına… Beyazı çok ustaca kullanır çalışmlarında. Beyaz rengin fotograflardaki kullanımına eşlik eden Erhan Karaesmen’in kısa metninde, “Beyaz renkten öte bir olaydır. Fiziksel, sosyal, psikolojik ve kültürel komşulukların ışık ve açık renklilik simgesinde buluşmasıdır…” diye yazılır.
“Çamurla Dans” kitabı, topraktan sınırsız üretimi konu alır. “Kınık”taki seramik üretimini fotograflamayı şöyle tanımlar İbrahim Demirel: “Bir fotoğraf sanatçısı olarak benim için, çamur parçalarının form kazanışını, estetik bir boyuta geçişini izlemek heyecan vericiydi. Pedaldaki ayağın çevirdiği tornadaki çamura eller eşlik eder, birlikte uyum içinde şekillendirirler. Çamurla terin, emeğin yoğrulmasıdır, bir danstır bu eylem.”
“Tek Ağaçlar”, doğadanın muhteşem görüntüsünü “Yalnız Ama Özgür” başlığıyla sergiler. Nâzım Hikmet’in “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür”, “bir orman gibi kardeşçesine” dizelerini anımsarsınız ister istemez.
Fotoğraf, etkisinin önemlice bir kısmını görsel sanat ürünü oluşuna borçludur. Ama bu ürün, sessiz çığlığını açığa çıkarmanın, görünmeyeni göstermenin aracıdır da. Bir fotograf üzerinden bütün bunların olabilmesi ise fotoğrafçının farkındalığı ve becerisiyle orantılıdır. İşte, Demirel’in “Kurban” adlı kitabı da buna örnektir. Naci Canpolat, Demirel’in “kurban” temalı fotograflarını şöyle yorumlar: “Varoluşun dayanılmaz yükü altında ezilen omuzların, sadece kendilerinden güçsüzler karşısında sergileyebildikleri ‘görev’ duygusu, varlıklarını kanıtlama çabası, kanla vaftiz edilen bir orji…”
“Pencere” deyip geçmemeli
Yurt içinde ve yurt dışında çekilmiş, farklı mimari özellikleri olan “Pencereler” koleksiyonu da kendine has bir çalışma. Bu pencerelerin bazıları mekâna uyumludur. Bazıları, mekânın dışında gibi durur. Kimini oldukça işlevsel bulursunuz, kimini hüzünlü ya da sevimli…
“Yemen / Zamanın Durduğu Ülke” başlıklı çalışma, başka bir ükeyi çıkarıyor karşımıza. “Yemen, insana rüyadaymış ya da zamanın ötesindeymiş, dahası, tarihi bir filmin platosundaymış hissi veren, sıcak iklimi, yemyeşil yamaçları, uçsuz bucaksız vadileri, yer yer 3000 metre yükseklikteki dağları, kayalıklar üzerine kurulmuş dantel gibi işlenmiş masalsı evleri, orta çağdan öylece kalmış izlenimi veren emsalsiz mimarisi ile belleklerden kolay kolay silinmeyecek büyülü bir diyar”, diyor sanatçı Demirel. Yemenli erkeklerin avurtlarına yerleştirdikleri bir otu ve bu otun özelliklerini öğrendiğinizde sormadan edemiyorsunuz: İnsanın kendi kendini uyuşturması, sorgulamadan yaşaması bu olsa gerek!
“Portfolyo” 1-2-3-4 şeklinde seri olarak buluşuyor alıcısıyla. Bunlardan birinde şöyle sesleniyor Demirel: “Trenler, uçaklar dolusu umut gönderdik Almanya’ya… Canları parçaladık. Anadolu’yu gönderdik parça parça.” Objektifine yansıyan o göç karelerini paylaşıyor sizinle. Ressam Kayhan Keskinok bu çalışmaları yorumlarken, “O sanatında Picasso’nun da yaklaşımıyla doğayı öykünmez (objektifine almaz) ama doğanın bütün oluşumlarında hissettiğimiz ritimleri sergiler… bu bir düz yazı değil, şiirdir”, diyor.
Fikret Otyam’la daha bir yoğun ilişki içine girilen dönemden bir ürün: “Halk Bank Koleksiyonu.” Sıkı dostluklar, el yazmalı yazışmalar ve daha niceleri… Önder Şenyapılı’nın İbrahim Demirel adına yaptığı çalışmalar, çıkardığı kitaplarsa tam bir kadirbilirlik örneği. Ayrıca Demirel’in 600 kişilik tiyatro ve sinema sanatçıları portre çalışması, gelecek için özel bir arşivdir. Şimdilerde Ankaralı ve Ankara’da yaşamış şair portreleri ve şiirleri çalışması içinde .
Beştepe’de yer alan Galeri Sanatyapım Plastik Sanatlar Atölyesi’ne ait bir açık kapı, fotoğrafa ve resime ilgi duyan herkesi bekliyor!
ayseesimsek@hotmail.com
Fotograflar: http://www.galerisanatyapim.com/ibrahim_demirel/