Hayata Dair | Selin Işıl
Merhaba…
Bu köşede her hafta, biz bize ” hayata dair ” sohbetler yapmak için kalemimi oynatacağım.
Hayata dair demişken, tam da yaşamın ortasından üzücü bir gündem haberiyle sizlere ” merhaba ” diyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.
Evet, kara yazımız olan deprem felaketinden bahsediyorum.
Ülkenin her yeri bizim, her tüten ocakta var olan biziz.
Canı acıyan,
Üzülen,
Yarası kanayan yine bizleriz.
Öyle ya , Elazığ demek ; Istanbul, Izmir, Ankara , Konya, Bursa, …Ve daha niceleri demek değil mi aslında?
Orada bir can yandığında Türkiye’nin batısı kuzeyi güneyi ayırt etmeksizin derin bir ahhh çekmiyor mu?
Bu gibi durumlarda eksiklerin, gediklerin,detayların, kusurların, ihmallerin pek de önemi kalmıyor aslında!
Adından, sanından, kimliğinden bi’haber olduğumuz ama aynı toplum insanı olmanın yakınlığı ile yek vücut olarak yitip giden insanlarımız için gözyaşı döküyor, ağıt yakıyoruz.
Yüreklerimiz acıyor içten içe…
Ve her nedense böylesine üzücü durumlarda farkına varıyoruz, aslında hayatın ne kadar kısa olduğunu ve uğruna hırs yaptığımız, deli divane olduğumuz fani dünyadaki çırpınışlarımızın gereksizliğini.
Hatta belki de çoğumuz sahip olduklarımızla yetinmeyi ve eldekiyle mutlu olmamız gerektiğini de yine böyle vahim olaylarda anımsıyoruz nedense!
Bu hafta bu köşede, yaşadığımız deprem acısının hüznüyle hayata kıssadan hisse bir bakış atalım istedim sizlerle birlikte.
Çünkü biliyorum ki acılar, paylaştıkça serinliyor yüreklerimizde.
Haftaya, umutla boyanmış bir dünya gerçeğini vurgulayabilmek ve hayata dair güzellikleri paylaşabilmek dileğiyle…
Esen kalın.
Selin IŞIL