Hayat / Selma Sayar
Biraz yalnızlık, biraz hüzün, biraz çaresizlik, biraz isyan, biraz umut…
Mevsimlerden hazan misali,,. Bütün duygusallığını akıtır bu mevsim. Gönül kırıklıkların hemhal olmuştur seninle. Nereye baksan buğulu bir görüntü takip eder seni. Tabiat ana da bu hüzne ortaktır bütün ihtişamıyla!
Hayat biraz çaresizlik;
Gözündeki yaşıdır insanın. Kirpiklerinden dökülürken yaşlar, sen olan ben’i de alır. Sevince dair ne varsa süpürür, biçare bırakır seni!
Hayat biraz isyan;
Yaşamının seyrini çizdiğini sandığın bir anda: “Ne yapıyorsun? Bir soluklan hele! Sağına soluna bak bakalım. Hırsın, bencilliğin dayanılmaz ağırlığı altında ezilme!” deyip sarsar seni, düşünmeye davet eder.
Hayat biraz yalnızlık;
Kalabalıklar içinde tek olmak gibi. Gecenin bir vakti hiç bilmediğin bir sokağın zifiri karanlığında kulaç atmak gibi. Ya da ayaza kesmiş bir günün sabahında buzlanmış yüreğinle uyanmama ihtimalini taşımak gibi.
Hayat biraz umut;
Yoldaştır sana, sarar, sarmalar, bağrına basar, dertlerine ortak olur. Sevinçlerini çoğaltır, kederini azaltır. “Oh be! Ne güzelmiş yeni bir güne doğmak, mutlanmak, hayallere kaldığın yerden devam etmek” demek gibi. Sevinç, umut, hayal, gönül kırıklığı, dostluk, sevda, yalan… Hayatın tanımı ya da anlamı uzayıp gider.
Hayat, şairin dediği gibi:
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana”