Hasret | Yılmaz Pirinççi
Acıtıyor bu hasret yalan değil.
Çok acıtıyor.
İnsanın kulağı bir sese acıkır mı
Acıkır mı insanın gözü bir yüze
Ben acıkıyorum.
Ve senin açlığın benzemiyor hiç bir şeye.
Her gün defalarca yürüyorum aynı yolu
Her gün aynı hayatı defalarca yeniden tasarlıyorum gözlerimde
Seninle şu sahilde oturup iki çay içmenin
İki küfür etmenin bedeli bu kadar ağır olmamalı
Yaşayıp gidiceğiz şunun şurasında
Alt tarafı birlikte uyanacağız
Çocukların gözlerine bakacağız uyumak için
Alt tarafı seni öperken kapıyı zorlayacak ufaklık
Sen elime dolanan saçlarını düzelteceksin
Sonra çocuklar okula gidecek
Ben etrafında dolanacağım
Elim, sakar elim durup durup çarpacak bi yerlerine
Sonra bir kahvenin telvesinde gözlerin
Ben seni içeceğim kırk yıl
Han hamam istemedik şu kahpe dünyadan
Ulan kimsenin varlığına da göz dikmedik ki
Çok şey mi ya
Şu pezevenk asfaltı bir de birlikte dövsek uygun adımlarımızla
Pazar yerine girerken elin hep elime değse
Bölüşürken poşetleri.
Sana hile yapsam.
Hafifleri versem sana
Sesini ağzımla kapasam geceleri
Üstüne yüreğimi örtsem
Sevsem ulan işte.
Sevsem seni.
Çok şey mi