Hamallar ve öyküleri | Nuri Kaymaz
HAMAL ABZER: Siverek Takoran köyü doğumludur.
Abzer, kendi halinde Siverek’te hamlalık yapıp geçimini sağlamaktadır.
Hamal dediğime bakmayın o, dünyanın yükünü kaldıracak kadar sağlam ve kuvvetli yapıdadır.
Gençlik yıllarında o döneme ait siyah beyaz televizyonları, buzdolaplarını, çamaşır makinelerini, gardıropları, aklınıza buna benzer ne alet varsa hapsini taşıyıp adresine sağlam bir vaziyette teslim ederdi. Adeta güvenilir, sağlam bir nakliyat aracı olup o dönemin ev güvenilir hamallarındandır.
Hamal Abzer’in en büyük özeliği saflığı idi; öyle ki söylenilen her şeye inanır haftalar, aylar geçse bile bunu kendi kendine tekrarlar kendi kendine söylenirdi.
Onu görenler, “Abzer hayırdır, yine ne söyleniyorsun?”diye sorduklarında,“adamın biri şöyle demiş” deyip yorum yapar, cevap verirdi.
Takoran doğulu olan Hamal Abuzer, Takoran köyünü çok sevmektedir. Bunu bilen esnaflar,
Hamal Abuzer’e şöyle takılırdı;
“ABZER ABZER, haberin var mı Amerika bu akşam Takoran’a saldırmış deyince Abuzer, gerçek sanır üzülür kendi kendine söylenirdi.
“Amerika Takoran a saldıramaz, Takoran misliyle cevap verir” der dururdu. Bu haftalarca, aylarca, Abuzer dayının kafasından çıkmazdı. Arşimet’in o meşhur bir lafı vardır;
“Bana bir kaldıraç verin, dünyayı yerinden oynatayım!”
Hamal ABUZER de, “Bana bir kalın ip getirin, yükünüz ne olursa olsun ben onu dengede tuttukça sırtımdan indirmem, istediğim yere taşırım” derdi.
Zamanla Abuzer dayıyı çok yaşlanmıştı. Artık yük taşıyamaz oldu.
Takoran’a Amerikalılar tarafından saldırıları duymaz oldu. Kendi kendine konuşup cevap veremeyecek hale gelince en son Siverek’in mezarlığında, ağaçları sulayarak mezar saha işlerinden harçlığını aldı.
Kim ne kadar verdiyse itiraz etmedi. Artık çok yaşlanmış mezar ağaçlarını bile sulayamayacak duruma gelmişti.
O dünyanın yükünü kaldıran adam…
HAMAL ABZER…
Bir gece yatağında, ansızın ölüvermişti.