Haftanın Yazarı | Fakir Baykurt
Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Fakir Baykurt, Toplumcu gerçekçiliğin en önemli temsilcilerinden olan Baykurt, sadece bir edebiyatçı değil, aynı zamanda mücadeleci bir eğitimciydi…
Yılanların Öcü, Irazcanın Diriliği, Onuncu Köy gibi unutulmaz eserlerin yazarı, Köy Enstitüleri’nden çıkan, köyü ve kırı edebiyatına taşıyan Fakir Baykurt, 11 Ekim 1999’da Essen’de aramızdan ayrıldı.
Asıl adı Tahir olan Baykurt, Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy’de doğdu, doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber şu sözleri ile 1929 yılının haziran ortası olduğu varsayılmaktadır: “1929 doğumlu olduğum doğru. Ay, gün bilinmiyordu. Anamla konuştuk. Köyde orak mevsimi. Tarlada sancılanıp eve gelmiş. Haziran ortasıdır…”
Tahir Baykurt’un annesinin adı Elif ve babasının adı Veli idi. Doğduğunda ona savaşlarda vurulup geri dönmeyen amcasının adı olan Tahir adı verildi. 1936 yılında Akçaköy İlkokulu’na başlayan yazar, iki yıl sonra babasını kaybetti. Babasının ölümünden sonra dayısı Osman Erdoğuş tarafından Balıkesir iline bağlı Burhaniye’ ye götürüldü ve dokumacılık yapmaya başladı. II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile dayısı askere alınınca, Tahir Akçaköy’e dönerek okula devam etme imkânı buldu. 1942 yılında ağır bir sıtma geçirdi ve bu dönem aynı zamanda şiir yazmaya başladı.
HAYATINI DEĞİŞTİREN YER: KÖY ENSTİTÜSÜ
Tahir, ilkokulu bitirdikten sonra Isparta Gönen Köy Enstitüsü’ne yazıldı. Köy Enstitüsü yıllarında özellikle şiire olan ilgisi arttı, kendini okumaya verdi. Bu dönemde özellikle Türkçe’ye çevrilen klasikleri okudu. Fakir Baykurt, Köy Enstitüsündeki yıllarını ve kendisine kazandırdıklarını şöyle anlatmıştı: “Köy enstitüsü benim için olağanüstü bir fırsat oldu. İlkokulu bitirdikten sonra gidebileceğim başka hiçbir okul yoktu. Ailemin gücü yetmezdi. Ben okumak istiyordum enstitü benim gibi köy çocuklarını çağırıyordu. Klasiklerin en iyi okuru enstitülü gençlerdi. Ceplerimizi ona göre yaptırırdık, kitap sığsın. Kız arkadaşlarımız koyun kuzu gütmeye giderken, torbaya azıkla birlikte kitap da katardı.”
O yıllarda Bursa Cezaevi’nde yatan Nazım’ın şiirlerini bulan Fakir Baykurt, gizli gizli bu şiirleri okumaya başladı.
Nazım’ı gizli gizli okudu.
‘Kitaplıkta Nazım Hikmet’in kitapları yoktu. Yasaklandığını öğrenince Denizli Çivril’in bir köyüne gidip onları buldum. Nazım’ın yedi kitabını kendi yaptığım defterlere kitap harfleri ile yazıp defalarca okudum.’
Köy enstitüsü yıllarında ilk şiiri Fesleğen Kolum, Eskişehir’de çıkan Türke Doğru dergisinde çıktı. 1947 yılında Köy Enstitüleri ve Kaynak Dergisi’nde şiirleri çıkan yazar, tüm yazılarında Fakir Baykurt adını kullanmaya başladı. Köy enstitüleri üzerindeki baskıların artması ile birlikte müdürüyle sorun yaşasa da 1947 yılında Köy enstitüsünü başarı ile bitirdi. Ve Yeşilova’nın Kavacık Köyü’ne öğretmen olarak atandı.
1951 yılında ölene kadar birlikte olacağı Muzaffer Hanım’la evlendi. 1954 yılında Gayret Dergisi’nde çıkan bir yazısı nedeni ile yargılandı. 1955 yılında Gazi Enstitüsü’nü de başarı ile bitirdi ve Hafik’te açılan ortaokula atandı. Aynı yıl ilk kitabı olan Çilli yayınlandı. 1957 yılında askere alınır ve Ankara Piyade Yedek Subay Ortaokulu’na öğretmen olarak atandı. İlk kızı Işık da bu yıl dünyaya geldi.
CUMHURİYET’TE YAZMAYA BAŞLADI
1958 yılında ilk romanı Yılanların Öcü, Cumhuriyet gazetesinin açtığı Yunus Nadi Roman Ödülleri’nde birinci oldu. Ancak roman nedeni ile hem Baykurt hem Cumhuriyet gazetesi kovuşturma geçirdi. Baykurt bu dönemden sonra Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başladı. Askerlikten sonra Şavşat Ortaokulu’na öğretmen olarak atandı ve ikinci kızı Sönmez dünyaya geldi. Cumhuriyet’teki bazı yazıları yüzünden öğretmenlikten alınıp Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı Yapı İşleri Bölümü’nde görevlendirildi. Sürüp giden yazıları ve Yılanların Öcü romanı yüzünden Bakanlık buyruğuna alınarak cezalandırıldı. Altı ay açıkta kaldıktan sonra 27 Mayıs 1960’ta Ankara İlköğretim müfettişliğine atandı ve aynı yıl Efkar Tepesi adlı kitabı basıldı.
YILANLARIN ÖCÜ SİNEMADA VE TİYATRODA
1961 ve 1962 yıllarında yazarın Yılanların Öcü adlı romanı tiyatroya ve filme uyarlandı. Tiyatro gösterimi yasaklanır, film ise ancak Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in konuya el koyması ile gösterime girdi ancak filmin gösterimi sırasında olaylar çıktı. Bu yıl ayrıca yazarın Onuncu Köy, Karın Ağrısı, Irazca’nın Dirliği kitapları yayımlandı. Bir sene sonra yazarın oğlu Tonguç dünyaya geldi. Baykurt Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek, Bloomington’daki Indiana Üniversitesi’nde göze kulağa hitap eden ders araçları ve yetişkinler için yazma öğrenimi gördü. 1963 yılında yurda dönerek Ankara İlköğretim müfettişliği görevini sürdürdü. Onuncu Köy Bulgarcaya çevrildi ve kitapları Bulgaristan’da Türkçe olarak da basıldı. Yılanların Öcü ile Irazca’nın Dirliği de Almanya’da, Die Racheder Schlangen adıyla basıldı. Yılanların Öcü Rusçaya çevrildi.
TÜRKİYE ÖĞRETMENLER SENDİKASI’NIN İLK BAŞKANI
1965 yılında TÖS’ün kuruluşuna katıldı ve genel başkan seçildi. 1966 yılında İlköğretim müfettişliğinden uzaklaştırılarak yeni kurulan Millî Folklor Enstitüsü’nde uzman olarak atandı. Kaplumbağalar ve Amerikan Sargısı romanları yayınlandı. 1967 yılında Onuncu Köy adlı eseri de Rusçaya çevrildi. Yazıları ve TÖS’teki çalışmaları yüzünden sık sık kovuşturma geçiren Baykurt Gaziantep’in Fevzipaşa bucağına sürüldü. TÖS’te ‘Devrimci Eğitim Şurası’nı düzenledi. Bir yıl sonra da TÖS ‘Büyük Eğitim Yürüyüşü’nü, bir sene sonra da Genel Öğretmen Boykotu’nu düzenledi. Bu faaliyetlerinden sonra tekrar görevden alınarak bakanlık emrine alındı ancak Danıştay kararı ile görevine geri döndü. 1970 yılında Fevzipaşa’dan Ankara’ya Ortadoğu Teknik Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Anadolu Garajı ve Tırpan kitapları yayımlandı. Tırpan ve Sınırdaki Ölü ile TRT Ödülleri’ni kazandı Ardından Onbinlerce Kağnı adlı kitabı yayımlandı.
71 DARBESİ’NDE CEZAEVİNE GİRDİ
1971’de ordunun yönetime el koyması ile başlayan sıkıyönetim döneminde Baykurt iki kere gözaltına alındı. Aynı yıl Tırpan ile Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazandı. Kitaplarının yeni basımları yapılırken yazar askeri tutukevinden Ankara Merkez Cezaevi’ne aktarıldı. 1973 yılında Can Parası ve Köygöçüren basıldı. Baykurt’un yurt dışına çıkışı da yasaklandı. 1974 yılında İçerdeki Oğul basıldı. Keklik romanını yazdı. Can Parası ile Sait Faik Ödülü’nü kazandı. Askeri Yargıtay’da TÖS Davası’ndan beraat etti.
Baykurt, göçmen işçi konusunu incelemek üzere Almanya’ya gittiğinde, Duisburg şehrinde yaşamaya başladı. 1984 yılında Berlin Senatosu Çocuk Yazını Ödülü’nü kazandı. Türkiye’de ‘Barış Derneği İkinci Davası’nda sanık olarak arandı. 1985 yılında Gece Vardiyası ile Alman Endüstri Birliği BDI’nin Yazın Ödülü’nü aldı. 1986 yılında Duisburg’ta öğretmenliğe başladıve yurt dışında oluşan Türkiye Aydınlarıyla Dayanıma Girişimi’nin yönetiminde görev aldı.
1999 Nisan genel seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi İzmir milletvekili Adayı oldu. 11 Ekim 1999 Pazartesi günü tedavi gördüğü Almanya’da Essen Üniversitesi Kliniği’nde pankreas kanserine yenik düşerek hayata gözlerini yumdu.
Kaynak: Sözcü