Haftanın Kitabı | Tottenham Çocukları | Nevruz Uğur
|Roman Yazarı : Dursaliye Şahan
Öncelikle şunu söylemeliyim ki; okumayı bir iş, bir görev gibi algılayıp başladığım Tottenham Çocukları romanı beni ilk okumamda elli ikinci sayfaya kadar götürmüştü.Yazın yaşamım boyunca bir roman ya da bir öykü kitabı hakkında, hatta bir tek öykü hakkında yazı yazmış değilim. Çok iyi bilmediğim konularda yazmaktan çok yazanları, okumayı, bilenleri saygıyla dinlemeyi seçerim. Özetle, ilkez bir roman değerlendirmesi yapıyorum; değerlendirme denilebilirse tabi.
Yazarının bir senarist olduğunu bilerek okuduğum Tottenham Çocukları’nda sağlam bir kurgu ve sosyal yaşamla ilgili biribirine bbağlı, biribirini akardion gibi tamamlayan yakıcı öykücükler buldum. Bu öyküler alışık olduğumuz, klişeleşmiş Güneydoğu Anadolu sorunları ve duyarlılklarıyla değil, çağdaş bir bakış açısıyla, yine çağımızın güncel örgüsü içinde anlatılmıştır.
Okurken daha çok kendinizi bulduğunuz romanlar sizindir, onu sever ve kahramanlarıyla dost olmasanız bile tanış olursunuz; Tottenham Çocukları’nda yazarın çizdiği karekterler okurun belleğinde bir önceki okuduklarının önüne geçebiliyor ve artık unutulmayan karekterler arasına giriyor.Bu roman yazımında olmmazsa olmaz, önemli bir içsel konumluluk bence. Bu bize gerçeğin hangi biçimde gösterileceğinin de örnneğidir. Dursaliye Şahan bunu başarmış.
Roman şayet, özetle, hikaye etmenin laboratuvarı ise biz bu romanda bunu görebiliyoruz. Önce kurgu güzel, öyküler sıcak, eski ve yeni, feodalite ve metropol çelişkileri kaplamında kendi yazınsal varlığını, yenisini de güncelliyor. İddiasızlık içinde yürüyen mütevazi -bence iddası olmalı- bir roman.Zaman zaman bana Yılmaz Güney’in romanlarını anımsatsa da içinde çağdaş duyarlılıkar, çağdaş sorunsallar ve görüngüllerle günümüzün yazınsallığının tam da içinde olduğunu vurguluyor. Romanı okurken Avrupa dahil, yoksula tüm yeryüzünün, adeta bir yazgı olduğunu zannedeceğiniz noktada yazar düşünsel geçişleri ya da olay öyküsü içinde, umudun işaretlerini detone olmadan veriyor.
Roman tekniğini roman ve öykü eleştirmenlerine, değerlendirmelerine bırakarak söylersem ben, Tottemhan Çocuklarını okumasıyla ve kişilikleriyle çok sevdim. Daha sonra adı sözde Türkçeleştirilerek Kemal olarak değiştirilecek olan Keko’yu, şimdilerde fazlaca idealist bulduğum, belki de çok az olan, ama, varlığına inandığımız Fatih öğretmeni ve diğerlerini pek sevdim. İkinci özne üstünnden yazarın değişik, kendine özgü ayrıntılarını da. Bu romanda Güneydoğuda halkla devlet ilişkiisnden batıdaki göçmen yüzümüze kadar görmemiz gereken çok şey var. Ben güzel bir roman okudum, Dursaliye Şahan’ın bu retorik ve uslup içinde roman yazımını daha da yükselteceğini görür gibiyim.
İyi okumalar