Haftanın Kitabı | Şiirli Öykülü İki Kitap! Neriman Calap | Ahmet Günbaş
Neriman Calap’ın biri şiir, diğeri öykülerden oluşan iki kitabıyla karşılaştım bugün.
Calap’la Kıyı dergisine dayanır tanışıklığımız. 2003 Haziranında ilk kez konuk gittiğim Trabzon’da, etkinliği düzenleyen grubun içinde yüz yüze gelmiştik kendisiyle. Ahmet Özer’le birlikte şiirler okumuş, söyleşmiştik. Doğrusu büyülü bir yolculuktu her yanıyla.
Aşağı yukarı bir on yıllık boşluk var Calap’ın kitaplaşma serüveninde. Son şiir kitabı Uykulu Serçe’yi 2011’de yayımlamış. Üzerine birkaç satır yazdığımı sanıyorum. Öykü kitabı olarak ortaya çıkan Mor Hırkalı Şahmeran ise 2019 tarihini taşıyor. Bu bir ıssızlık olarak göze çarpsa da -yaşamın ters akışı içinde sırasını bekleyen- basıma hazır dosyaları olduğu aşikar.
Her kitabın özünde, önceliği kadın ve çocuklara veren bir duyarlık egemen. Haliyle bir parça solgun ve kırılgan duyarlıklarla yüklü sayfalar. Ne var ki yazarın içindeki yaşama sevinci arayışlarına engel değil. “Düş yolları” sonuna kadar açık; umudu, direnci yerli yerinde. “Deniz makamında” sesleştiği sularda eskimeyen bir zaman aynası gizli.
Sözümüzü, her iki kitaptan süzülen bir şiir ve kısa bir öyküyle bağlamış olalım:
ENGİNLERE
-kentin güzel çocuklarına-
çıkıp kuytulardan denizi giyiniyorum
omuzlarımda rüzgarın şalı
kentin sureti gökyüzünde
nereye gitsem başımda kuşlar
uçuyorlar ertelenen gidişlere
gözleri gülüyor denizin
dalgaları taşıyor bir taka
nilüferler açan masaya
kanuni şerbeti demli çay
açılmışız karadan enginlere
bir kırıklık ötelerden
yansıyor tüm gitmelerime.
düş içinde gece kuşları
yağmurla düşerken kente
güzü karşılayan yapraklardan
geliyordum yitik coğrafyalarda
bıraktığım uzaklıklardan.
akşamla yarışıyor dolmuşlar
düş içinde ışıklı kaldırımlar, çarşılar
süzülüyor camın buğusundan
uzaklar.
kuşların şarkısına kapıldım
azalmamak için yarına
martılar yıkanırken yağmurlarda
kent açılan göz gibi uzağıma.
hüzne ayarlı iklimlerden gelmişim
kuşların sevinçleri aynada
balkon ve masam, eski dergilerim
kapıyı açtıkça deniz sesi martılar
şimdi zaman gitmelere uyanıyor
ağustos beni esmer bir eylül sanıyor
ADI YOK ÇOCUK
Mum ışığında renkli görmüştüm kelebeğin kanadını.
gideceği yerlerin haritası yansıyınca yüzüne kızdım neden siyah-beyazsın diye.
Oysa ne suçu vardı ömrü kısacak kelebeğin?
Ağacı, ormanı suçlama, ne de kanatları çocukluğunda yaralanan kelebeği.
Ölen yarınları, öldüren sayısız!
Buğday tarlalarında kendiliğinden büyüyen gelinciklere doğmuştu.
Ne zaman içine dönse susturamadı ağlayan çocuğu.
Şarkıları isyan dolu annesi hangi makamda terk etti onu bilemediğinden…
Eksikliğe yazılı öfke ve özleme gizlenen yoksul bakışlarının çıplaklığını giydiremedi!
Her anımsayışta çocukluğunun eskitildiği tek geceden ulaşılan binlerce küfür dolusu satılmışlığın pusulasında geçti zaman.
(Uykulu Serçe – Neriman Calap, Kanguru Yayınları, 1.basım, Ocak 2011
Mor Hırkalı Şahmeran – Neriman Calap, Kanguru Yayınları, 1.basım, Şubat 2019)
—