ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Haftanın Filmi | 7.Koğuştaki Mucize | İbrahim Uysal

Haftanın Filmi | 7.Koğuştaki Mucize | İbrahim Uysal

MUTLULUK, LİNGO LİNGO ŞİŞELERDE!

Şimdi bu başlığı biri görse, “Be adam, insanlara kötü örnek olacak ‘lingo lingo şişeler’den başka söz bulamadın mı?” derdi.

Üzgünüm ki bulamadım, çünkü bu ne kafa çekilecek içkiyi ima ediyor, ne de benzer başka bir şeyi. Bu sözler insanı ve bir mutluluğu tanımlıyor, iletişimi anlatıyor.

Hayda, bulmaca gibi oldu değil mi!?

Anlatayım…

Her ne kadar yurdumun bazı TV kanalları, gazeteleri bambaşka bir dünya gösterseler de (ki onlar yalan söylemiyorlar, onların yaşamı gerçekten masal gibi. Çünkü bu masalımsı yaşamı onlara hepimiz armağan ediyoruz) caddelerde, sokaklarda gördüklerimiz öyle değil. Düşündüm, sıradan masum insanların yaşamlarını yine bizler kendi ellerinizle zehir etmişiz! Öyle ki çoğunun kiracı olarak yaşayan insanlara, gençlere dahi ev alma hayali bile kurdurmaz olmuşuz!

Bazen, arkadaşlarımız ile birlikte olduğumuz zamanlar her nedense konuşulan konu hiç de güzel ve mutluluk veren şeylere gitmiyor. Uğraştığımız şeylere iş mi, asgariye mi desem bilmedim, ama zamanımızın önemli bir bölümünü sonuç alamadığımız uğraşılar almaya başlayınca, üzülüyorum.

Çalışmaya pek ihtiyacımız yoktu, hepimiz bir süreçten sonra emekli olmuştuk, böyle koşturmanın ne anlamı vardı ki!..

Derdimiz para kazanmak değildir. Bilgi birikimlerimizi, deneyimlerimizi zamanımızı yaralı bir şekilde kullanmak, güzel zamanlar geçirmek, mutlu olmaktı.

Böyle düşünürken, bir kaç yıl önce gittiğim bir film aklıma geldi.

Bir gazete köşesinde okuyunca öğrendim. Film bir Kore filminden uyarlamış.

Adı da “7.Koğuştaki Mucize”.

Film izlemede seçiciyimdir. Açıkçası izlemeye gitmeden önce nedir diye merak eder, bilgi edinir öyle giderdim ama bu sefer böyle olmadı. Sinemanın önünden geçerken içeriye girdim, salonda ne oynuyor ise ondan bilet aldım.

Doğrusu enteresan bir filmdi.

Günlük yaşamda pek rastlanacak olaylar olmasa da düşünülünce insanın neler yapabileceğine, inanasınız gelmiyor, ama öyle.

Dünyanın adil bir yer olduğunu elbette düşünmüyorum. Hatta bazen, ortalıkta kötü İnsanlardan geçilmeyebiliyor.

Konuya genel bir tanım yapmak istersek, hepten iyi insan olmadığı gibi, insanlar hepten de kötü değildir. İnsanların iyilikleri ve kötülükleri yaşadıkları olaylar, durumlar, şart ve koşullara da bağlıdır.

7.Koğuştaki Mucize filmi, tam da bunun kanıtıdır. Şartların zorladığı iyi ve kötü olaylar, durumlar ve sonlar var.  Bir çocuktan duyduğunuz “Ligoda lingo” sözlerine karşı Babadan gelen yanıt “Lingo lingo şişeler” yanıtı, muhteşem bir iletişimin kanıtı.

Memo doğuştan zekâ özürlüdür. Küçük köy yerlerinde insanlar, bir şekilde “baş göz edilerek” evlendirilirler.

Zekâ özürlü de olsa fiziki bir engeli olmadığı için Memo, bir kız ile evlendirilir ama kızı Ova’nın Annesi ölünce öksüz kalır, Ninesi büyütür. Ova Memo, dönemin güçlü bir Kamu yöneticinin kendisi küçük, yüreği kocaman kızı ile tanışırlar. Kız, ailesinden habersiz kaçıp Ova ile oynamaya geldiği dağ başında kayalıktan denize düşer, ama Memo onu kurtaramaz ve kollarında ölür.

İşte burada Anadolu’nun şu sözü aklıma gelir; ” iyilikten maraz doğar.”

Güçlü kamu görevlisi, kızını Memo’nun öldürdüğünü düşünur ve cezalandırılmasını ister.   Sonunda da Memo, idam cezasına çarptırılır.

Masumiyet, kötü durumlar, acı, güç, gücün kin ve acıyla karışımı gibidir. Vicdan azabı ve cezaevi şartlarında yaratılan ve yaşanılan muhteşem bir durum ve felsefesi…

Devletin gücü, yasaları vardır ama bu İNSAN denilen yaratığın da bir aklı, vicdanı vardır.

Ömrü Bürokraside geçirmiş birisi olarak, benim yaşam felsefem olduğu gibi çalışma arkadaşlarıma hep söylediğim bir şey vardır;

Yurttaş/Vatandaş senin kapına, masana gelmiş ise, zaten bir sorun ya da sorunu var demektir. Senin görevin yurttaşa yasal çıkmazı söylemek, dayatmak değil, yasal sınırlar içinde vicdanının sesine uyarak sorunlarını çözmek olmalıdır.

İşte, filmin beni etkilediği ana teması, konusu da bu idi.

Siz, hiç vicdan azabı çekip, kendi canınızı bir masum insana kurban edebilecek kadar güzel insan olmayı bırakın, sadece düşüncesi içinde bile olmayı düşündünüz mü?

İşte bunun yanıtı, “lingo lingo şişeler” de ve “7.Koğuştadki Mucize”de.

Evet, Kötü insanlar vardır ama insan toptan kötü değildir; sadece kötü durumlar vardır.

Güçlü Kamu yöneticinin kızını öldürmekten idama mahkûm zekâ özürlü Memo, yaşadıklarının farkında değildir. Sadece kızını düşünmektedir. Kızı da her şeyinin farkında olduğu Babasını…

İdam Mahkûmlarının koğuşundaki herkes her şeyin farkındadır. Memo suçsuzdur, bilinir ama yasalar ve güç karşında yapacakları bir şey yoktur.

Şimdi size desem ki şizofren olmadıktan sonra, “acı”dan mutluluk duyan İnsan olur mu?     Yanıtınız, tebessüm ile birlikte “hayır” olur.

İşte bu film, acıyı, çaresizliği, vicdanı, insanı, insanlığı harmanlamış, hamur gibi yoğurmuş ve içinden herkesin mutluluk gözyaşları içinde “mutlu bir son”, MUTLULUK çıkarmıştır.

    Yaşamda umutsuzluk, nasıl bir mutluluk verir insana?

Burada insanın aklına, “insan insanın dermanıdır” tezi geliyor.

İdam mahkûmu Yusuf, Memo’nun masumiyetine inanan idam mahkûmları koğuşundaki arkadaşları… Cezaevi üst yönetimini de ikna ederek kendini feda eder ve Memo’nun yerine idam sehpasına çıkar. Memo’yu da kendisi firar etmiş gibi firar ettirir.

Ova’ya yazdığı mektubu da sigara tablosuna koyar. Sonra cezaevi Müdürüne vererek Momo’yu bir tekne ile yurtdışına kaçırtır.

Kızını öldürdüğüne inanan Kamu Yöneticisi, Memo’nun idam edilmesinden mutludur.

Memo’nun masumiyetine inanan koğuş arkadaşları, cezaevinin ilgili sorumluları, Ova’nın Öğretmeni ve Memo için kendini feda edip Memo diye idam olan İdam Mahkûmu Yusuf, herkes ayrı ayrı mutludur.

Devletin Kamu görevlileri, yasal olmayan bir şey yaptıklarını elbette biliyorlar ama onlar insan ve vicdanları var.

Masum bir Baba ile Kızının mutluluğu için Yusuf’u, idam sehpasına çıkmak mutlu ediyor.

Kamu görevlileri usulsüz bir şey yaptıklarını biliyorlar ama vicdanen doğru bir şey yaptıklarının bilinci ile mutlu ve gönül huzuru içinde yanlışın içinde oluyorlar.

Sahiden ya, insan hep iyi ve güzel şeyler yaparak mı mutlu olur? Yoksa temiz vicdanın sesini dinleyerek mutlu olunmaz mı?

Bu satırlara son verirken, mutluluk içinde Taaa uzaklardan “LİNGO LİNGO” diyen Memo’ya, Ova’nın “LİNGO LİNGO ŞİŞELER” dediğini duyar gibiyim.

Ya siz?

Mutluluk, her zaman insanı uçuruyor demek ki.

Evet, mutluktan uçuyorum!

***

Film Özeti

  1. Koğuştaki Mucize, 7 yaşındaki kızı ile aynı zeka yaşına sahip bir babanın adalet arayışını konu ediyor.

1983 yılında bir Ege kasabasında küçük bir kız ölür. Ölen küçük kız sıkıyönetim komutanının kızıdır ve onun ölümünün sorumlusu olarak babaannesi ile yaşayan ve 7 yaşında bir kızı olan Memo görülür. Memo, her ne kadar suçsuz olduğunu anlatsa da kimse ona inanmaz. İdam cezasına çarptırılan Memo’nun yakınları adaletin sağlanması için uğraşırken, Memo ve kızı Ova’nın tek istediği birbirlerine kavuşabilmektir. Memo, bir mucize gerçekleşip idam cezasından kurtulur.

Yönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Aras Bulut İynemli, Nisa Sofiya Aksongur, Celile Toyon, İlker Aksum, Mesut Akusta, Deniz Baysal, Yurdaer Okur gibi isimler yer alıyor.

***

ibrahim uysal
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.