Günün Kitabı | Tuhaflıklar Fabrikası | Eyüp Aygün Tayşir
Kitap Yorum: Meral Baltacı Nalbantoğlu
Okurken yüzünüzde sürekli bir gülümseme
yaratan bir romanın konusunun “Türkiye’de üniversite” olduğu hiç
gelmez insanın aklına. Ciddi bir konu olduğundan, bu dünyanın içinde olup biten
şeylerin alabildiğince tuhaf, dolayısıyla da komik olduğuna ihtimal
vermezsiniz. Aslında romanda sadece üniversite anlatılıyor, ancak üniversite
örneğinde bürokrasinin hakim olduğu benzer devlet kurumları, askeri kurumlar,
sağlık kurumlarında da bu tür olayların
olabileceğini hissediyorsunuz. Üniversite örneğinde, toplumsal (kötü / nahoş)
alışkanlıklarımız, hantal yapılarımız eleştiriliyor. Bu yapıların işleyişleri
öyle hantal, öyle akıldışı ki; saçmalık derecesine gelmiş. Böylece, ister
istemez, insan hüzünlü bir mizah duygusuna kaptırıyor kendini.
Akademik kadroda bulunanların lakapları bir yandan
güldürüyor, bir yandan da sistem içinde en kuvvetli işlevleri hakkında fikir
veriyor: Avcı Hoca, Sinirli Hoca, Hatip Hoca, Sapık Hoca, Susmaz Hoca, Alıngan
Hoca…
Çarpıcı
bir sistem eleştirisi. Sistemin çürümüşlüğü çok üzücü olsa da, karikatürize
karakterle güçlendirilen mizahla karılan romanı okurken çok yıpranmıyorsunuz.
Kitabın değerine değer katan güçlü bir yönü de epigraflardı. Roman bittikten
sonra, epigrafları bir kez daha okumak, fazladan keyif verici olabilir.
“Tuhaflıklar Fabrikamızda, diyebilirim ki, ahlaksızlığı görmezden
gelmek sıradan bir olay, hatta kuraldır. Aksi ahlaksızca bulunur da
diyebilirim. İş ki çıkarlar çatışmasın. Öte yandan, bizlerin çeşitli
ahlaksızlıklarıyla muhatap olanlar, Tuhaflıklar Fabrikamızdan bir süre sonra
ayrılıp bir daha asla hatırlamak istemediklerinden, yani bir kişi nadiren aynı
kişinin iki kez kurbanı olduğundan, olayların üstüne gitmezler. Konuyla ilgili
olarak, benim burada yazmaktan hicap duyacağım, şikayetin faydasızlığına vurgu
yapan ve şikayet edilenle yargılayanın aynı soydan olmasını eleştiren kimi
deyimlerin de Tuhaflıklar Fabrikamızda yüzlerce yıl önce yaşanmış olaylar
neticesinde dilimize kazandırıldığı tarihsel bir hakikattir.”