Günün Kitabı | Gerçek | Emile Zola
Kitap değerlendirme yazarı: Ali İhsan Dilmen
Okuduğum kitapların zihnimde uyandırdığı merakla okuma listeme aldığım bir roman idi Gerçek…
Yazarın daha önce Meyhane isimli romanını okumuştum.
Zola, romanları ve yazıları ile insanları gerçeğe, adalete ve özgürlüğe çağırmakta ve okurdan özgürlük, adalet ve gerçek için ödenecek bedelin insanlık ideali için gerekli ve değerli olduğunu sürekli vurgulamakta..
Fransız devriminin kalıcı olması, toplum üzerinde başta dini kurumlar olmak üzere geleneksel kurumlar ve güç odaklarına karşı bilimin, sanatın, aklın gücüne olan inancını dikkate aldığımızda karşımızda devrimci bir karakter, amasız, fakatsız, lakinsiz laik düzenden yana bir karakterle karşı karşıya kalıyoruz.
Gerçek, Fransa’da yaşanan kilise karşı, özgür düşünceden ve laik devlet düzen isteyenlerin kavgası üzerine hikaye örgüsüne sahip.
Roman kilise okulunun öğrencisi bir çocuğun tecavüz edilerek öldürülmesi, suçun laik okulda öğretmenlik yapan Yahudi bir öğretmene yüklenmesi, delillerin kilise mensubu papazlar eliyle karatılmasının ötesinde, elde edilen delillerle kendilerine karşı duran öğretmenin üzerine yıkılacak şekilde organize olmalarını anlatıyor.
Bu cinayet ile suçlanan öğretmenin yine bir öğretmen olan afkadaşı Marc’ın yılmayan ve büyük bir inatla sürdürdüğü, gerçeğin ortaya çıkarılması için müthiş çabasını bu süreçte ailevi sorunlar yaşamasını ve ödediği bedellere şahit oluyoruz.
Aslında roman ile Devlet üzerinden insanların nasıl manipüle edilebileceğini, devlet denen otoritenin her zaman gerçeği gizleme, örtme ve daha önemlisi zayıfları nasıl ezebileceğini öğreniyoruz.
Özellikle okullar ve din kurumlarını kullanarak insan imal etme imkânını da bize söylüyor.
Aslını insanı sınırlayan şey onu birilerinin gütme arzusundan kaynaklanmaktadır.
Kitap bize bunu da anlatmaktadır.
Kitaptan Alıntı
”İnsanın her idealini hemen gerçekleştirmesi mümkün olamazdı ve kendisi de birdenbire parlak bir zafer ilan edeceğini düşünmesin bir hata olduğunu kabul ediyordu.
İnsanlık evrimi tiyatroya benzetilemezdi; olağanüstü görülmemiş, harika sıçramalar olamazdı bu dünyada. Bir ulusun milyonlarca ağzının hep birden adalet istemesini beklemek mağdurun görkemli bir şenlik içinde hapisten çıkacağını düşünmek ve de bir ulusun büyük bif kardeşler topluluğuna dönüşeceğini sanmak hayalden başka bir şey değildi. En küçük, en meşru gelişme için yüzyıllarca süren mücadeleler gerekmiştir. İnsanlığın ileriye doğru her adımının bedeli kan ve gözyaşı olmuştur, oluk gibi kan ve gözyaşı akıtılmıştır bunun için, gelecek kuşakların mutluluğu için sayısız kurban verilmiştir. Kötülüklere ve kötülere karşı açılan bu sonsuz mücadele kesin bir başarı, adaletli ve kardeşçe bir insanlık hakkındaki düşleri ve emelleri birdenbire gerçekleştirecek kesin zaferler beklemek mantıklı değildi.” shf: 545
KİTAP TANITIM BÜLTENİ | KIRMIZI YAYINEVİ
“Bazıları ‘Cehalet mutluluktur,’ demeye cüret ediyordu ve bu ölümcül hatadan iki bin yıllık bir ıstırap doğmuştu. Cehaletin faydalarıyla ilgili bu efsane artık bir toplumsal suç olarak görülüyordu. Yoksulluk, pislik, batıl inançlar, tiranlık, kadınların sömürülmesi ve baskı altında tutulması, erkeklerin aptallaştırılması ve yönetilmesi, her türlü fiziksel ve ahlaki hastalık bile isteye üretilen cehaletin meyveleriydi, cehalet bir tür politik ve dini polis rolünü oynuyordu. Bu korkunç dogmaları yalnızca bilgi yok edebilirdi, bu dogmaları yayan ve onlarla yaşayanları sadece bilgi doğru yola sokabilirdi, ancak bilgi, ister topraktaki, ister insan zihninin aydınlanmasındaki zenginliğin kaynağı olabilirdi. Hayır! Mutluluk hiçbir zaman cehalette olmamıştı, o her zaman bilgideydi ve bu bilgi somut ve ahlaki sefaleti, uçsuz bucaksız ve verimli bir araziye dönüştürecekti, kültür bu zenginliği her yıl on kat arttıracaktı.”
Küçük ve huzurlu Jonville kasabasının idealist ilkokul öğretmeni Marc, bir okul tatilinde eşi Genevieve ve küçük kızı Louise’i de yanına alarak eşinin Maillebois’da yaşayan ailesi Madam Duparque ve Madam Berthereau’yu ziyarete gider. Ancak tatilleri sırasında çok talihsiz bir olay gerçekleşir. Marc’ın da çok sevdiği bir dostu olan, Maillebois okulunun müdürü Simon’un yeğeni küçük Zephirin bir gece canice işlenen bir cinayete kurban gider. Katolik dininin hüküm sürdüğü Maillebois kasabasında bu cinayetten hemen Yahudi okul müdürü Simon suçlanır ancak Marc ve Simon’un kardeşi David bunun gerçek olamayacağından emindirler. Bu nedenle Marc gerçeğin peşine düşer ve her şeyi, kendi mutluluğunu bile tehlikeye atmayı, ailesinin dağılmasını bile göze alarak gerçeği herkesin görmesini sağlamak için tüm hayatını bu yola adar. Ancak çıktığı bu yolda önüne birçok engelle karşılaşacaktır. Acaba Marc her şeyin üstünde tuttuğu gerçeği tüm Fransa halkının görmesini sağlayabilecek midir?
Emile Zola’nın bizzat müdahil olduğu Dreyfus davasından esinlenerek yazdığı bu kitap, okuyucuya kendi hayatındaki gerçekleri, bu gerçekleri savunmak için neleri göze alabileceğini sorgulatacak, akıcı ve düşündüren bir eser…
…
Çevirmen: Gonca Gül Kurtulmuş
Yayın Tarihi: 03.12.2022
ISBN: 9786254070907
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 664