Dolar 34,9529
Euro 36,7097
Altın 2.996,67
BİST 10.046,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 17 °C
Parçalı Bulutlu

Günün Hikayesi / Yasak Elma / Zeynep Güneş

Günün Hikayesi / Yasak Elma / Zeynep Güneş

Gözlerini açtığında bilinmedik bir okyanusta boyunu aşan dalgalarla boğuşuyormuş gibi hissetti. Boğuluyordu… Nefesi dikenli çiçeklerin arasında kalmış büyük bir tırtıl gibi boğazını yırtarak çıkmaya çalışıyordu. Ciğerleri, yeni tanıştığı havaya alışmaya gayret ediyor öksürerek tepkisini gösteriyordu.

“Ah Lilith, hep senin yüzünden” dedi içerleyerek. Neredeyse emindi onun yaptırdığından.  Çırılçıplak bir düzlükte yine çırılçıplak yatıyordu ve utanıyordu. Gökyüzünde güneş bütün parlaklığını ateş rengi saçlarına yansıtmıştı. Burası cezasını çekeceği dünyadan başka bir yer değildi, sanki cennetin yansımasıydı. Kalktı dizlerini karnına çekti gözlerini kapatıp kovulduğu ana gitti.

“O elma, kırmızı parlak ve göz alıcı elma! Yasaktı işte! Neden yasak olduğunu da çok iyi biliyordum, sadece iyinin olduğu cennette, o yasak meyve… Kötülüğü, utanmayı, kıskanmayı çekişmeyi, tartışmayı kısaca melek değil, insan olmanın vasıflarını taşıyordu. Ben her şeyi mahvettim.“diye düşündü. O esnada biraz uzakta, salkım salkım dalları olan ağaca bir cennet kuşu kondu.

“Ey Havva, kendini suçlama ben de oradaydım o suç sadece sana ait değil, nitekim Âdem ile beraber yediniz. Yasak sadece sana değildi bunu Âdem’de biliyordu.“ Havva kuşu iyice süzdü.

“O, yılan! Her pulu değerli taşlardan oluşan, safir ve beyaz elmasların başında oynaştığı o muhteşem yılanın bana gelmesi tesadüf değildi elbet sadece tat dedi. Hem Âdem’de çok sevecek, eğer tadarsanız aşkınız sonsuza kadar sürecek cennetten hiç ayrılmayacaksınız sonun Lilith gibi olmayacak” dedi.

Cennet kuşu, “Lilith asilik yapmıştı, Âdem’e baş kaldırmış, seninle eşitiz, aynı haklara sahibiz diye tutturmuştu sonra cennetten kaçtı da belasını buldu.” dedi.

“Ama pes etmedi şeytanla iş birliği yapıp beni de Âdem’i de cennetten kovdurdu. Benim suçum ne idi ki! Tek isteğim Âdem ile sonsuza kadar yaşamak ve eşimi sevmek idi”

Ayağı kalkıp etrafına bakındı, Âdem neredeydi? Yoksa o sürülmemiş miydi? Hani erkekti ya “Belki” dedi içinden. Cennette utanmak yoktu şimdi bu kuştan başkası olmamasına rağmen utanıyordu. Elleriyle bedenini kapatmaya çalıştı. Yanında bitiveren asma ağacının yaprağını, yaraymış gibi avret yerine sardı.

Şimdi ne yapacaktı koca dünyada. Lilith neredeydi acaba? Kızıldeniz mi demişti melekler.

Niçin Âdem’i değil de Lilith’i düşünüyordu “Çünkü” dedi kendi kendine “Lilith dünyada fakat Âdem’den emin değilim.”

Cennet kuşu omzuna kondu. “Âdem Serendip Adasında,  seninle buluşmak için Allah’a yalvarıyor.”

”Ben neredeyim ona çok mu uzağım?” diye sordu. “Çok uzak, Allah tövbelerinizi ne zaman kabul ederse o zaman buluşacaksınız.” “Kızıldeniz nerede?” Diye sordu. Kuş afallamıştı, “Ne yapacaksın Kızıldeniz’i?”“Lilith ile konuşmak istiyorum” dedi. Cennet kuşu iyice şaşırmıştı. Dünyaya ona kılavuzluk yapmak için gönderilmişti, bu isteği karşısında ne yapacağını bilmiyordu. Söğüt ağacının dalları kımıldadı, arasından küçük yeşil çirkin bir yaratık olan cin İfrit çıktı.“Ey Havva eğer Lilith’i arıyorsan seni onunla buluşturacağım, oda seninle konuşmak istiyor.”Cennet kuşu, itiraz etti “Hayır, Havva burada kalacak, Tanrıya yalvaracak ki tanrı onu Âdem ile buluştursun. Düzen ancak böyle sağlanacak.” Havva gözlerini cennet kuşuna dikti “Sadece kısa bir an, yalvarıyorum sana.”

İfrit, Havva’ya gözlerini kapatmasını söyledi. Havva gözlerini açtığında karşısında güzeller güzeli Lilith oturuyordu. Kendisinin aynaya yansımış olgun hali gibiydi. Lilith gülümseyerek Havva’ya baktı. “Demek ki benim itaatkâr kopyam sensin”Havva heyecanlıydı yaratıldığından beri Âdem’den ayrı ilk insanla hem de hemcinsiyle konuşacaktı aralarındaki dibi görünmeyen berrak suya adımını attı, dili sürçtü “Ni-ye yaptın? Niye cennetten kovdurdun beni?” diyebildi. “O sudan uzak dur Havva!”diye uyardı “Niye yaptığıma gelince gözünü açabilmek için seni kandırdım…” Havva suyun kenarına çömeldi, “Ama neden?” Diye sordu. “Şimdi suya bak ve gelecekte neler olacağını gör.”

Su bulanmaya, içinde hortumlar oluşmaya, yükselmeye başladı. Boyutsuz dev bir ekran döndü. Su gösterdiği her şeyin şekline giriyor Âdem ve Havva’dan türeyenler ekranı dolduruyorlardı. Birtakım erkekler alev saçlı kadınları kovalıyordu, yakaladıklarını kazıklara oturtuyorlar, bazılarını ateşlere atıyorlar ve bağırıyorlardı “Bir cadıyı daha avladık,“ hepsi zevkten dört köşe olmuştu. Arkasından ayrı bir görüntüde kadın saçlarından tutulmuş yerlerde sürükleniyordu derisini yüzüp içinde var olduğunu varsaydıkları şeytanı çıkarıyorlardı. Bir diğerinde babalar ellerinden tuttukları kız çocuklarını önceden kazılmış mezarlara canlı canlı atıyor üstlerini toprakla kapatıyorlardı.

Havva bağırmaya başladı “Lütfen, artık gösterme!” hayatında ilk defa ağlıyordu gözyaşları dudaklarına değdikçe tuzdan yanıyordu ağzının içi. “Hayır” dedi Lilith, “Devam edeceğiz senden olan insanın, insana neler ettiğini göreceksin.”Havva “Ama bunları yapanlar erkekler,” dedi. “Evet, öyle kadından ölesiye korkan erkekler, onu sürekli kontrol altına almaya çalışacaklar. Çünkü sen Âdem’i baştan çıkardın ve cennetten kovdurdun. Bütün kötülüklerin anası sensin Havva, bütün kötüleri de sen doğuracaksın.”

Havva karşı çıktı bu sözlere“Sen yaptın şeytanla anlaştın, beni kandırdın yasak meyveyi yedirerek hem beni hem Âdem’i günaha soktun, bizi cennetten kovdurdun” LilithHavva’nın saflığı karşısında kahkahalarına engel olamadı. Aniden ciddileşerek“Kötü mü oldu sana insan denilen erkeğin, senin çocuklarının gerçek yüzünü gösteriyorum, tabi ki hepsi kötü değil, lakin kötüler” dedi ve duraksadı “Dünyada ki bütün savaşları onlar çıkaracak, ilk katil onlar olacak, ilk tecavüzü onlar yapacak ve bunların sebebi de sen olacaksın Havva!” Havva şekillenen suya baktı, küçük kızlar, büyük kızlar, kadınlar hapsedilmişti bazıları evlere, bazıları dehlizlere, bazıları hapishanelere.“Havva binlerce yıl boyunca silik bir hayatın olacak. Bazı toplumlar hariç, erkek, bütün işlediği suçlara bahane olarak seni sunacak. Kızların, kızlarından olan kızların her zaman kalın örtülerin altına hapsedilecekler, taş duvarların arkasında ne bedenleri ne sesleri ile vücut bulacaklar Oysaki bu dünya kadının eseri değil miydi Havva? Doğuran sen değil miydin? İyisiyle kötüsüyle sen anası değil misin insanlığın. O zaman bu vahşet bu düşmanlık, kendi dünyasını yaratan kadını hep tehdit olarak görmek, böcek gibi ezmeye çalışmak ne için Havva” dedi duraksadı ve yutkundu öyle üzgün görünüyordu ki. “ Seller topraklarını bastığında sen göğsünü açmış olduğun için, depremler olduğunda kahkaha attığın için, okyanuslar taştığında namahreme gözüktüğün için, kuraklık olduğunda dik durduğun için, hayır dediğin için SUÇLU sen olacaksın.”

Havva şaşırmıştı, kendi doğurduğu kendine düşman, kızına kadınına düşman olacaktı. Lilith devam etti…

“Âdem’in bedeninden yaratıldığın için, itaatkâr olduğundan mıdır yoksa şeytana ilk kanan ve Âdem’i baştan çıkaran sen olduğundan mıdır? Bu erkek sana hep düşman olacak.”

Havva Lilith’i dinlerken görüntüleri izlemeye devam ediyordu. Küçük kız (erkek) çocukları koca adamlar tarafından tecavüze uğruyor, büyükler pazarlarda satılıyordu. Kimi köle olmuştu kimi cariye, bunun adına da din diyorlardı. Havva yerinden kalktı koşmaya başladı. “Ben bunların hiç birisini istemiyorum! Doğurmak çoğalmak istemiyorum!” Lilith arkasından kavuştu.

“Havva geri dön, suya bak.” Havva durdu aynaya bakar gibi Lilith’e baktı. O bir isyankârdı ona inanmak için hiçbir sebebi yoktu tabii ki suya da inanmayacaktı. Yine kendisini kandırıyordu. Onun düşüncelerini okuyan Lilith üzgün bir kahkaha attı. “Eğer seni şimdi kandırsaydım lanetlenerek dünyaya gönderilmezdim ve sen de hiç olmazdın. Mutlu mesut yaşardım Âdem ile. Âdem kendine yoldaş değil köle istedi, ben olmayınca sen yaratıldın, hem de onun bedeninden kalbine en yakın yerden. İnsanoğlu bunun değerini de bilemeyecek yine seni ve senden gelenleri hor görecekler.”

Havva “Peki ne yapmam gerekiyor, söyle bana Lilith!”

“Yapman gerekeni zaten yaptın sen, yediğiniz yasak meyveyi cennete ben ekmiştim. Bundan sonra sizden olacak nesillerde kötüler kadar iyi erkekler iyi kadınlar, özgür erkekler özgür kadınlar, eşitlikçi erkekler eşitlikçi kadınlar olacak. Onların genlerine yasak elma kodlandı. İliklerine kadar işlendi şifreler.”

Havva derin ohh çekti; minnet dolu bakışlarla teşekkür etti Lilith’e. Cennet kuşu Lilithe doğru uçtu. “Havva burada yaşadıklarının hepsini unutacak, unutturulacak biliyorsun değil mi?” dedi.

“Biliyorum! Onun ruhunda ben varım! Beyninin en ince kıvrımlarında dolaşacağım, bilinçaltında olacağım. Belki beni kimse hatırlamayacak, bazıları kötü bilecek…

Ama o şanslı olacak adı bir gün temize çıkıp bütün insanlığın anası olarak anılacak.”

 

ZEYNEP GÜNEŞ

Zeynep Güneş
Zeynep Mete Ucak kimdir? Yazı Atölyesi Yazarı... İlgi çekici kurgular, Akıcı bir dil. Kendinizi kaptıracağınız, başından itibaren merak uyandıracak çarpıcı hikayeler...sürükleyen öyküler ve halka şiirler yazan Realist, farklı, muhalif Şiir ve Öykü Yazarı
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.