Günün Hikayesi | Bir Kutu Sardalye | Zeynep Güneş
Bir martı hikayesi…
Cevdet tek ayağının üstünde dakikalardır bekliyordu. Oo yanlış olmasın arada bir ayak değiştirdiği de oluyordu. Kar havadan gelin çiçeği gibi dökülmeye başlamış, naif ve zarifçe düşüyordu kaldırıma. İnsanlar, bu güzel havada bedenlerini sıkı kıyafetler içine kapatıyorken, Cevdet yağlı derisinin üzerine dikilmiş tüylerinden gayet de memnundu. Onun tek bir derdi vardı kapalı kutularda ki sardalyalar. Arkadaşları pek meth etmişlerdi bu sardalyaları. “Yağlı ve kılçıksız” ağzının suları aktı.
O Cingöz Recai yok mu Recai, bir dalışta girmişti markete, göz açıp kapayıncaya kadar ağzında kutu ile çıkmıştı, gözlerinin önünde.
İşte tam da aynı marketin önünde beklemekteydi. Bu otomatik kapılar başına bela olmuşlardı. Her açılıp kapanmasında yüreği hop ediyordu. Nabzı parmak uçlarından çıkacakmış gibi atıyordu. Bu ilk denemesi olacaktı. Onun için heyecan, ter ile ensesinden bastırıyordu.
“Tamam” dedi içinden, “bu defa yapacağım.”
Küçük gözlerini kapıya dikti, boynunu düzeltti, sırtını dikleştirdi. Kanatlarını açtı ve açılan kapıdan içeri süzülmek için gerindi.
Havalandı, hızlandı ve kapıya doğru aktı.
Kapının aniden kapanacağını, kapı ile bütün olacağını hiç düşünmemişti. Başının üstünde yavru martılar dönerek çığlıklar atıyorlardı. Cevdet sağ kanadıyla onları kovdu, birkaç ayak belirdi kaldırımın üstünde. Rikkatli insanlar onu yerden kazıyorlardı. Cevdet beyaz eldivenli eller üstünde taşınırken usta hırsızlar, Sülün Osman ile Cingöz Recai ona gaklıyorlardı.
Rikkat; ince düşünceli nazik kibar sevecen anlamlarına gelmektedir .
Zeynep Güneş
24.11.2024 …
…