Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Günün Hikayesi | Aynadaki Katil  | Gülçin Yağmur Akbulut

07.02.2023
303
A+
A-
Günün Hikayesi | Aynadaki Katil  | Gülçin Yağmur Akbulut

Bu kadar erken inmemeliydi hayatın gıcırtılı bahçesine ölüm. Şaikası olduğu ıssızlık, sallanan bir salıncak gibi aklının dişlilerinde salınıp duruyordu. Ensesinin tam ortasına vuruyordu mücrimiyet acısının balyozu. Çetin bir yağmur yağıyordu başından aşağıya .

Geçmişi yargılayan onlarca çivili not asılıydı kalbinin üstünde. Dilinin ucunda keşkesiz çıkmayan sözcükler vardı.  Eriyen, eridiği gibi eriten bir şimşek düşüyordu kök hücrelerine. Dilsiz ve ağır bir karanlık çöküyordu göğsüne.   “Acele bir ağaçtır, meyvesi pişmanlık.”

Aynaya her baktığında öznesi kendisi olan kanlı bir katil beliriyordu karşısında. Zaman ilerledikçe ihtiyarlar sandığı vicdan azabı her geçen gün daha da hantallaşıyordu içinin balçıklı denizinde. Pişmanlığın örselediği kaktüslü bir avlunun çeperlerinde dolaşıp duruyordu. Sanki çıkmaz sokak, sanki bir dolambaç.

Yönü belirsiz bir gemiye bindirip azgın suların kucağına atmıştı biçare adamı. Kayalara tutunması dalgaların hışmından korumaya yetmemişti rotası yaşamak olan zavallıyı.  Kesede taşınan jilet kadar kesiciydi yoksulluğun kısır döngüsü. En dipsiz kuyunun en karanlık koltuğuna kendi elleriyle kesmişti yaşamla ölüm arası yolculuk biletini.

Göz ucuna oturttuğu yaşamıyla silik bir fotoğrafın dişlileri arasında eziliyordu Derviş Bey.  Azaltsa, sındırsa neye yarar. Tükenen bir soluğa tekrardan nefes üfleyebilecek miydi sihirli flütüyle?  Ya da o nefesin geride bıraktığı parçalanmış hayatların kiremitlerini yeniden yerine koyabilecek miydi?

Dört çocuğu, eşi ve kendisinin yaşamını Derviş Bey’in sahibi olduğu inşaat şantiyesinin emeğiyle ilmikliyordu Ferit Bey. Oyuncağı yoksulluk olan bu adam aydınlığa çıkabilmek için uzun koridorlarda yürüyordu. Sefaletin kamburu, çaresizliğin nasırlı elleriyle dokuyordu hayatın yamalı kilimini.

Sesini ve dizlerindeki dermanı yitirene kadar çalışır, bedenindeki bütün gücü işine lehimlerdi gün boyu. Devleşmiş zorlukların içinden geçtikçe, meşrulaştığına inanırdı boynuna borç bildiği ekmek parasının. Mesai bitimi bile alıkoyamazdı Ferit Bey’i içine kıvrıldığı çimento, mıcır ve tuğlalarla ördüğü emek sofrasından.

Kafesinden firar etmiş Anka kuşu gibi sağa sola çarpıyor, anlamsız ve olağandışı sözcükler dökülüyordu dudaklarından güne başlarken Ferit Bey’in. Delice esen karayele mi gıpta ediyordu yoksa hızlıca kayan Sirius yıldızına mı? Cebinde sakladığı bütün sözcükleri sağa sola savuruyor, kime çarpıp çarpmadığını önemsemiyordu.

İnşaattaki ömrünü tamamlamış gibi kalasları beton duvarlara fırlatıyor, otuz dokuz senedir göğsünde biriktirdiği çığlıkları gökyüzüne doğru dalgalandırıyordu. Çaldığı ıslıklara eşlik eden türküleriyle çalışan personelin başına üşüşmesine sebep olmuştu. Tedirgin bakışlar altında süzülen Ferit Bey, ayyaş, kafası dumanlı, akşamcı gibi ithamlarla damgalanmış, arkadaşlarının seyirlik malzemesi haline dönüşmüştü.

Yakın dostu Sait, Ferit’in birazdan düşecek olan gökyüzünün altında ezileceğini görüyor, onu susturabilmek adına kayaları parçalamaya çalışıyordu. Arkadaşının gösterdiği çaba kıskaçlarını kendi bedenine batırmasına engel olamıyordu. Ferit Bey’in sayılı vakitlerini avuç içlerine dökecek dumanlı bir hava ortamı etraflıca sarmaya başlamıştı.

Derviş Bey’in çalışanlarını denetleme için şantiyeye ayak basmasıyla inşaatın ve beraberindeki altı kişilik bir ailenin kapı eşiği kömür gibi kararmıştı. Gürültünün geldiği yöne doğru yönelen Derviş Bey, baş vermeyen bir yarayı, tuzdan bir küpe batırıp tekerleksiz bir posta arabasıyla sonsuzluğa uğurlamıştı. İçinin gri boyasını sorgusuzca boşaltan inşaat sahibi güneşin doğmaya başladığı vakitte akşamın karanlığına bürümüştü fersiz yapıtı.

Pazar kahvaltıları gümüş tepside sunulan aşk iksiri kadar ışıltılı ve vazgeçilmezdi Derviş Bey için. On sekiz yıldır sol yanını kımıldatan eşi, ciğerlerini hava yerine doldurduğu kızı İrem ve oğlu Kıraç’la birlikte çayını yudumlarken gazetelere göz atmak en büyük zevkleri arasındaydı. Boş bir sayfayı dolduran, huzurun portresi olarak tanımlardı bu tabloyu evin babası.

Gazete sayfaları arasında gezinirken rastladığı tanıdık çehre, metrelerce uzunlukta kederden bir atlas biçmesine sebep olmuştu Derviş Bey’in. “Ansefalitten dolayı deliryum semptomları sergileyen Ferit AKSAKAL çalıştığı inşaat şirketi tarafından işten çıkarıldıktan iki gün sonra geçim sıkıntısı yüzünden kendini asarak intihar etti.”

Çoğalan bir pişmanlık ve içinden dışına yürüyen lavlar, çıkış yolu olmayan hüzünden bir mevsimin ortasına savurmuştu Derviş Bey’i. Ayyaş paltosunu üstüne giydirerek yeraltı bahçesine gönderdiği zavallı adamın sarhoş değil de hasta olduğunu öğrendiğinden beri kırdığı bütün aynalar, sahibi olduğu katil yüzü gizlemeyi başaramıyordu.

 

Çıngı Edebiyat Dergisi 2022 Eylül Ekim 2022

 

….

 

Gülçin Yağmur Akbulut
Elazığ doğumluyum. Fırat Üniversitesi mezunuyum. Elazığ’da Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir kuruluşta görev yapmaktayım. Şiire sevdalıyım. On beş yıldır şiir yazmaktayım. Bir çok edebiyat dergisinde şiirlerim yayınlandı ve hala yayınlanmaktadır. Bunlardan bazıları Yaşam Sanat, Ekin Sanat, Sarmal Çevirim, Berfin Sanat, Mahfel, Kurgan, Bozkır İlleri , Kara kedi, Gökkuşağı, Temren, Deliler Teknesi,Delikli Çınar, Tomolos, Berfin Sanat, Silgi, Serhat Kültür, Bekir Abi, Ihlamur Dergisi, Aydos Edebiyat. Sinada Dergis, Üvercinka ,Yeni Gelen, Akatalpa, Son Gemi gibi edebiyat ve sanat dergileridir. Birçok şiirime beste yapıldı. Çeşitli antoloji ve gazetelerde şiirlerim yer almaktadır. Ayrıca yayınlanan denemelerim de bulunmaktadır. Şiir adına en büyük hayalim Türk Edebiyatında bir yer edinebilmek.
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.