Minik sürgün kuş / Gökhan Barış Pekşen
“Sana yazıyorum / seninle konuşuyorum / minik sürgün kuş..”
Kimimiz cennette doğdu
kimimiz cehennemde
arafta kalan kimdi
söyle bana Gizimera?
Kaç kez düştüm toprağa
kaç kez tutup ellerimden kaldırdın..
Sana yazıyorum
seninle konuşuyorum
minik sürgün kuş..
Uyandığımda sen helen uyuyordun
kapı gıcırdadı
ve halen hatırlıyorum o fısıltıyı
dedi ki;
uzak, derindir
neden kendi ayak seslerini duyuyorsun bu mezarlığın içinde..
Oysa aşk
sonsuz bir siyahtır Gizimera..
Sanatoryumda bu gece Anglikan gözyaşlarımla Tanrı’ya dua ettim..
Öfkeyle öldürdüğüm tüm şiirlerime dua ettim..
İsa bir kuşun kalbini övecek kadar dindar,
bir insanın kalbini okuyamayacak kadar aptaldı..
Çocukluğumun en mahrem yerindeyim bu gece,
tüm oyuncaklarımı kırıp nasıl da dalabildim düşlere..
O gece düştüğümü gördüm,
bu sana biraz sert gelebilir ama düştüğüm betonunda çatlakları vardı Gizimera,
modern zamanda Fransız Devrimi buydu,
kaldırımları sadece boyayabiliyorduk..
Uyandığımda saat sabahın dördü idi Gizimera,
aynada kendini izlerken sen usulca sokuldum arkandan ve fısıldadım sana..
Aşık olmak için bitkileri gömdüm toprağa,
güneş ve su ile zaman harcayıp,
konuştum..
Büyümek ölmek demektir,
bu yüzden kimseyi sevme dedim,
makasla kestim dallarını..
Çünkü;
Günah olduğunu bildiğim kimseyi özlemedim..
Virginia Woolf kadar öfkeli olduğum için hayata,
seksi ve gözlük takan kimseye inancım yoktu..
Yakınlardaki nehir de kalmadı..
Alıştığım bardağı kırabilmek gibiydi,
lütfen üstünü giy ve çık dedin odadan,
istediğin kitabı al,
yolun uzun demek istedin..
Sonra kapıyı çaldı hatırlamıyorum..
Bana benim annem olmayan anneleri anlatır mısın, dedin..
Sen tavşanların gözlerindeki tedirginlik gibisin diyemedim diye,
Senden uzaklaştığımda,
çok uzaklaştığımda
korku
Pişmanlıktan ölen bir kahkahanın son nefesiy miş..
Uçup gidiyorum Gizimera;
Kendi ellerimi tutarak
Hemen arkamda bir gölgeyle
O parçaları birbirine ait hissediyorum..
Çünkü izledim parçalanmalarını
Çok tanıdık ve bunaltıcı bir azaptı bu..
Şimdi büründüğüm bu biçim
Hatırlıyorum burası öldüğüm yerdi..
Senin Tanrın ben değil miydim Barış dedi;
korktuğum her şey çocukluğundaki şefkatsizlik miş meğer ..
Senin karın olarak dünyaya gelmeyi ya da seni kendim doğurmuş olmayı isteyecek kadar çok seviyorum ..
“Siktir git bu evden”, dedi ..
– Gökhan Barış Pekşen
– Gizimera’ya notlar/1
– Photography / Jarek Kubicki
– 20102018