Dolar 35,6011
Euro 36,7757
Altın 3.097,79
BİST 10.016,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 15 °C
Az Bulutlu

Geçmişten Gelen Kadim Türk İnançları

19.12.2024
40
A+
A-
Geçmişten Gelen Kadim Türk İnançları

Yaşı elli ve üzerinde olan neslin, değişik geleneklerle iç içe bir gençliği olmuştur.

Geceleri dışarı sofra Örtüsü silkmenin ve kirli su dökmenin sakıncalı olduğunu söyleyen annesinin,

Gece ıslık çalınmaz, şeytanlar gelir diyen anneannesinin otoritesine karşı çıkmış babayiğit bulunur mu..!

Gece sakız çiğnemek ölü eti çiğner,gece aynaya bakmak,tırnak kesmek uğursuzluk sayılırdı..

içten gelen törensellikleri cahillik olarak değil, kaybedilmemesi gereken bir tradisyon aktarımı olarak görürlerdi.

Kafama bir örtü koyup, üzerinde tutulan su dolu çanağa kurşun döktüklerinde, duyduğum cazırtılar bitip de gün ışığına ulaştığımda, merakla bakmıştım tasın içerisine.

– Çatlamış bu oğlan nazardan, gözleri çıksın inşallah!..

Hepimizin bir nazar boncuğu vardı bir tarafımıza iliştirdikleri.

Kafasının üzerine tuz çevrilip üzerine atılmayan kişi kalmamıştır o çağlarda.

Karnı ağrıdığında, beline atkı sarılıp üzerinde ütü gezdirilirken bilmem ne duası okunmayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez sanırım.

Hangi muskaların omuz başlarına çengelli iğneyle tutuşturulduğunu,

Komşu teyzelerle gidilen yatırlarda ağaçlara bağlanan çaputlara, gözlerini kırpıştırarak baktığı günleri hatırlamayanlar var mıdır?

Issız bir yerde sinerken ”desturr” diye seslenilerek meleklerin kaçışmasının sağlandığını, kibritle oynamanın uyurken altınıza işeteceğini, incir ağacına tırmanılmayacağını,

Makası açık bırakırsan kavga çıkacağını, Namaz kılan babaannenin sırtına atlanılmayacağını, Pilav yerken tabağında bıraktığın pirinç taneleri kadar çocuğun olacağını..

Yemediğin lokmalarının ardından ağlayacağını, gidenin peşinden su dökmenin kısa zamanda döneceği umutlarını beslediğini, ciklet çiğnersen sakallarının çıkmayacağını, yaramazlık yaparsan polislerin gelip babanı hapse götüreceğini, Unutan yoktur sanırım yaşıtlarımızın arasında..

Okul ve iş kapısına sağ ayakla girmenin, tahtaya vurup kulak çekmenin, çekerken dudaklarımızın arasından  ”cucuukk”  diye ses çıkarmanın pratik faydalarını nasıl inkar edebiliriz mutlu bir jenerasyon olarak.

Bir arkadaşım su içerken çömelir, elini başının arkasına koyarak aklının kaçmasını önlerdi!..

Ona öyle demişti anacığı, çaresiz çömelirdi çocuk!..

Köpek uluduğunda kalkıp terliklerin ters çevrilmesini istediklerini anlayamazdım ama korkar yapardım hemen.

Üstelik eve girince çıkardığın ayakkabın ya da terliğin ters durursa, hemen düze çevirme gerekliliği varken.

Köpeklerin gece serenatları tersine işletiyordu tradisyonları!..

Öyle yetiştirilmişlerdi ve öyle de korumaya çalışıyorlardı kendi çocuklarını türlü kötülüklerden.

Bacaklarımın arasından geriye bakma oyunu oynadığımda,

– Bakma öyle misafir getirirsin, hazırlığımız yok şimdi… derdi annem!?

Dikeceği kumaşı keserken, yan odadan koştururdu beni ”kolay gelsin” diye bağırtarak.

Kaybolan şeylerin hemen bulunmasını sağlayan duaları ezbere bilirdi eski kadınlar.

Olmasını istedikleri ivedi dilekleri gerçekleştiren bir ”Aceleci bacı” vardı. Duasını gönderdin mi bizzat meşgul oluyordu.

Cenaze geçerken çoluk çocuk geceleri kestirmedikleri tırnaklarımızı saklardık nedense.

Sabahları yüzümüzü yıkamanın nedeni açılmak değil, gece boyunca  suratlarımız yalayan şeytanların salyasından arınmak içindi!..

 

Alıntı

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. https://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   https://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Okey Oyna ankara chat istanbul chat