Fırsat Tatilleri
Fırsat Tatilleri / Avrupa Gazetesi
Dursaliye Şahan
Hiçbir şey eskisi gibi değil. Birçok şey gibi tatiller de değişiyor. Artık güneşin altında pineklemek demode oldu. Çikolata rengine dönmek için hasta gibi şezlonglara uzanarak saat sayanlara biraz aptal gözüyle bakıyorlar.
Yeni oluşumlar var. Öyle güzel tatil programları duyuyorum ki; birçoğuna da hevesleniyorum.
Çocuklarla birlikte beş yıl önce Cunda Adasında bir kısa film atölyesine katılmıştım. En güzel tatillerimizden biri olarak kaldı anılarımızda.
Geçtiğimiz günlerde böyle bir davet aldım. Çevreci yazarlarımızdan Suna Güler bir yazı atölyesi düzenliyor. Üstelik Datça’da; üstelik Jale Sancak ile.
Datça’yı bilen bilir; bilmeyenler için Can Yücel’in mekanı diyelim. Türkiye’nin en güzel bölgelerinden biri. Bir kez yolu düşen bir daha unutamıyor. Can Yücel boşuna demir atmamış.
En son bir ay önce oradaydım. Zeynep abla ile birlikte eski Datça evlerini yeniden gezdik. Kır bayır dolaştık. Denize girdik. Köylere indik. Köylü pazarından baharat alışverişi yaptık.
Neyse mekandan çok eylemi konuşmak gerekirse; okumak insanın olmazsa olmazı. Ne yalan söyleyeyim bunun bir hobi olduğunu söyleyenlere şaşkınlıkla bakıyorum.
Yazmak! Bakın işte o konuda hak veririm. Yazmak hobi olabilir. Ancak naçizane bir önerim olacak. Her birey yazmalı derim. Kayıt tutmalı. Kendinden sonrakilere aktarmalı.
Ne kadar çok insan yazarsa o kadar iyi olur. Bizden sonra gelecek kuşakların bilinmezlerini azaltmak için onlara kendi tarihlerimizi vermeliyiz. Günümüzü, düşüncelerimizi, duygularımızı, hayallerimiz, tahminlerimizi, beklentilerimizi, yorumlarımızı yazmalıyız.
Yazmak zor diyenlere inanmayın. Yazmak konuşmak kadar doğal. Belki biraz teknik bilgiye ihtiyacınız olabilir. Ya da daha kısa sürede yol almak isterseniz bir kursa da ihtiyacınız olabilir ama hepsi bu kadar.
Yazın. Geçmişten kalan anılar, biyografiler, belgeler daha fazla olsaydı belki biz dünü biraz daha farklı yorumlayabilirdik. Gelecek için de daha donanımlı olurduk. Düşünsenize iki kuşak önceki dedenizin ninenizin nasıl bir olduğunu biliyor musunuz? Ya üç kuşak, dört kuşak… Devam eder bu. Sizden sonra gelecekler için de durum böyle. Hatta gidişata bakılırsa onların bizim yazdıklarımıza bizim geçmişe duyduğumuz ihtiyaçtan daha fazla olacak gibi geliyor.
Sağlıcakla kalınız…
https://www.avrupagazete.com/dursaliye-sahan/index.1.html